Kriter > Dosya > Dosya / Filistin |

Kontrolü Zorlaşan “Oyunun Kuralları”


Son HAMAS-İsrail çatışmalarının, aslında bir süredir durağan ve kontrollü şekilde ilerleyen Levant bölgesindeki askeri, siyasi ve toplumsal fay hatlarını harekete geçirdiği söylenebilir. Bu nedenle, kontrol edilmediği ve sınırlandırılmadığı takdirde, sivil kayıpların yanı sıra bölgede makro değişimleri tetiklemesi muhtemel gelişmelere şahit olabiliriz.

Kontrolü Zorlaşan Oyunun Kuralları
İsrail’in Gazze’ye düzenlediği saldırı sonucu bölgeden alev ve dumanlar yükseldi. (Ashraf Amra/AA, 12 Ekim 2023)

Levant bölgesi, çatışma dinamiklerinin tarihsel süreç içerisinde hep yoğun seyrettiği bölgesel bir ekopolitik sisteme sahiptir. Bölgesel güçlerin çekişme alanı olması, küresel aktörlerin gündeminde ikincil konumu ve devlet dışı silahlı aktörlerin oldukça köklü ve etkin hayatiyetleri, bu bölgedeki karmaşık çatışma mekanizmalarının aniden harekete geçmesine ve bölgeye yayılma riskine neden olmaktadır. Son HAMAS-İsrail çatışmalarının da aslında bir süredir durağan ve kontrollü şekilde ilerleyen Levant bölgesindeki askeri, siyasi ve toplumsal fay hatlarını harekete geçirdiği söylenebilir. Bu nedenle, kontrol edilmediği ve sınırlandırılmadığı takdirde, sivil kayıpların yanı sıra bölgede makro değişimleri tetiklemesi muhtemel gelişmelere şahit olabiliriz. Bu bağlamda, çatışmanın birincil evresi ya da sahası olarak görülen ve bölgesel-küresel aktörlerin konumlarını belirlemeye başladığı Gazze merkezli HAMAS-İsrail çatışmalarının ardından dikkatler, ikinci evreyi akıllara getiren Hizbullah ve Lübnan cephesine çevrilmiştir.

 

Hizbullah’ın Çatışmalara İlk Tepkileri

HAMAS’ın geçmişteki saldırılarının aksine, İsrail askeri ve istihbari mekanizmalarını büyük oranda atlatarak gerçekleştirdiği şok ve ağır kayıpların yaşandığı baskın sonrasında, İsrail tarafından önemli sayıda sivil ve askeri rehinenin HAMAS elinde olduğu belirtiliyor. Çatışmaların seyrine etki etmesi beklenilen bu esir meselesinin, İsrail tarafının Gazze’ye yönelik en kapsamlı askeri operasyonuna yol açması ihtimaldir. Türkiye, Katar ve Mısır gibi ülkeler, esir değişimi ve serbest bırakılması amacı ile çatışmaların kontrolden çıkmaması için yoğun çaba sarf ederken, Batı ve ABD’nin tam siyasi ve askeri desteğini alan İsrail ise 1967-2005 arasındakine benzer bir topyekun işgal ve HAMAS oluşumunu Gazze’den sökme ve dahası yok etme stratejisini güçlü şekilde dillendirmektedir. Şu anda HAMAS’ın, Arap ayaklanmaları sürecinde ilişkiler derinden zedelense de sonraki normalleşme süreci ile yeniden konumlandığı Hizbullah, İran ve Esed rejiminden oluşan bölgedeki “Direniş Bloku” aktörleri, olayların seyrine göre askeri, siyasi eylem süreçlerini yürüteceklerini ifade etmektedirler. Anlaşılan o ki Hizbullah’ın da dahil olduğu İran öncülüğündeki blokun, çatışmaların derinleşmesinden ve Lübnan bölgesine genişlemesinden endişe duydukları söylenebilir. HAMAS ile birlikte aslında uzun bir süredir “devlet dışı caydırıcı” güç konumunda İsrail’e baskı unsuru olan Hizbullah’ın hem Arap ayaklanmaları hem de Suriye iç savaşı süreci ile bölgesel-yerel anlamda elde ettiği kazanımları, İsrail gibi halihazırda Batı tarafından da desteklenen askeri bir güç ile mücadelede kaybetmeme arzusu olduğu söylenebilir.

İsrail'in saldırısında hayatını kaybeden Hizbullah üyelerine tören

İsrail'in saldırısında hayatını kaybeden 3 Hizbullah üyesi düzenlenen törenle son yolculuklarına uğurlandı. Harbet Slim beldesinde, hayatını kaybeden 2 Hizbullah üyesi için düzenlenen cenaze törenine güney bölgesindeki Şiiler ile Hizbullah mensupları ve ölenlerin yakınları katıldı. (Houssam Shbaro/AA, 10 Ekim 2023)

 

Bu nedenle sert güç kapasitesini zaman içerisinde oldukça güçlendiren ve aslında bu konumu ile İsrail’in askeri-siyasi hesaplarında da güçlü risk ve tehdit olarak beliren Hizbullah’ın, HAMAS-İsrail çatışmalarında “kontrollü” gerilimi, uzun süredir İsrail ile aralarında var olan fiili “oyunun kuralları”nı sürdürdüğü söylenebilir. Bu bağlamda, zaman zaman İsrail tarafından işgal altında tutulan Lübnan’a ait Şeba çiftlikleri başta olmak üzere İsrail’in kuzey bölgesindeki askerlere ve askeri ekipmanlara yönelik Hizbullah tarafından roket ve tanksavar füzeler ile sınırlı askeri saldırılar yapılıyor. Buna cevap olarak İsrail’in de Hizbullah’ın Güney Lübnan’daki mevzilerine saldırılar düzenlediği görülüyor. Bu durum, Hizbullah’ın HAMAS-İsrail çatışmalarında, İsrail’e yönelik geleneksel tutumuna yani siyasi tam desteğin yanı sıra İsrail’in topyekun tepkisini çekmeden bu aktör ile sınırlı ve düşük yoğunluklu çatışma stratejisi izlemesidir. İsrail’in dikkatini dağıtmaya, HAMAS’ın üzerindeki İsrail gibi bir tehdidin baskısını hafifletmeye ve İsrail’e çatışmanın derinleşmesi durumunda karşı karşıya kalabileceği ihtimalleri hatırlatmaya çalışan Hizbullah, böylece statükonun devam etmesine çabalamaktadır. Söz konusu geleneksel yaklaşıma rağmen, İsrail’in Gazze’ye yönelik kapsamlı saldırısı ve HAMAS’ın buradan tamamen elimine edilmesi ihtimali, geçmişteki anlaşmazlıklardan dolayı Beşer Esed rejiminde o denli olmasa da “Direniş Bloku” aktörlerinden Hizbullah-İran cephesini oldukça kaygılandırmakta ve bu durumu aslında kırmızı çizgileri olarak değerlendirmektedir.

 

Zor Senaryo İhtimallerinde Hizbullah

Hizbullah’ın maliyeti daha düşük ve çatışmalarda direkt olarak yer almasına yol açmayan ilk senaryonun aksine, Suriye iç savaşı sürecinde olduğu gibi çatışmalara direkt olarak girme durumu, İsrail’in HAMAS ile geriliminde dillendirdiği ikinci safhaya geçmesi ile ortaya çıkabilir. Suriye iç savaşında hatırlanacağı gibi Hizbullah, Esed rejiminin iktidarda kalmasını da kırmızı çizgisi ve yaşamsal çıkarı olarak değerlendirmiş ve İran’ın da desteği ile Suriye’deki neredeyse bütün önemli çatışmalarda ve Esed rejiminin sürekliliğinde kritik rol oynamıştır. Dahası bu çatışmalar sürecinde, hem milis gücünü hem İran ile coğrafi bütünlüğünü hem de askeri yani sert güç kapasitesini tahkim etmiştir. Her ne kadar bu kazanımlar söz konusu olsa da Lübnan protestolarında protestocular karşıtı tavır sergilemesi ve bölgesel anlamda Esed rejimi gibi bir rejim ile hareket etmesi, Hizbullah’ın popülaritesi ve meşruiyetini önemli oranda zayıflatmıştır. Dolayısı ile HAMAS-İsrail çatışmalarına müdahil olma durumunun da kazanımları olabileceği gibi ciddi riskleri barındırdığı, geçmiş tecrübelerden kolaylıkla anlaşılabilir. Ayrıca İran’ın doğrudan müdahil olma kapasitesinin imkansızlığı, İsrail’e karşı ikinci ya da Kuzey cephe ihtimalinin tamamı ile Hizbullah üzerinden yürütülmesi anlamına gelmektedir ki bu senaryoda İsrail’in Gazze işgalini geçmişte olduğu gibi Lübnan içlerine ve hatta Suriye hattına kadar genişletme durumunu tetikleyebilir. Bu riskleri göz önüne alan Hizbullah-İran ittifakının sürekli olarak Gazze çatışmalarının derinleşmemesine yönelik yaptığı uyarılar ve bu ihtimal gerçekleştiği takdirde müdahil olabilecekleri söylemleri, tamamı ile uzak bir durum olarak okunmamalıdır.

İran lideri Ayetullah Ali Hamaney, Tahran'da bir toplantıda

İran lideri Ayetullah Ali Hamaney, başkent Tahran'daki bir toplantıda yaptığı konuşmada, İsrail'in Gazze'deki saldırılarının devam etmesi halinde Lübnan Hizbullahı'nın da dahil olduğu "direniş güçleri" olarak adlandırılan grupların harekete geçeceğini söyledi. (İran Lideri Basın Ofisi/AA, 17 Ekim 2023)

 

Suriye iç savaşına müdahil olması, Hizbullah’ta imaj sorununa yol açarken benzer bir durumun İsrail ile çatışmalara girme durumunda yaşanmayacağının bilinmesi ise İran-Hizbullah blokunun meşruiyet açısından da önemli oranda elini rahatlatmaktadır. Diğer taraftan bu zor senaryoda ise asıl risk, askeri ve olası coğrafi kayıplar olarak karşılarında durmaktadır. Suriye iç savaşı ile halihazırda Irak’ta zaten güçlü varlığı bulunan İran ile Hizbullah, coğrafi olarak bütünleşmişken, ABD ve Batı’nın tam desteğini alan İsrail’in bu coğrafi birlikteliği, genişleyen işgal rejimi ile riske atma durumu söz konusudur. Dolayısı ile Suriye iç savaşının aksine Gazze’ye olası kapsamlı müdahale ile başlayacak ve derinleşebilecek en zor çatışma senaryolarında İran-Hizbullah ittifakının, söz konusu siyasi, askeri ve coğrafi hesapları en ince ayrıntısına kadar dikkate aldığı ve aslında kontrollü, sürece yayılmış çatışmaları tercih edebileceği söylenebilir. Yine de HAMAS ve Hizbullah merkezli devlet dışı aktörler üzerinden, “ikili sınırlandırma” stratejisinin İran açısından hayati ve aslında etkin bir İsrail’i baskılama tercihi olduğu belirtilmelidir. Benzer şekilde HAMAS’ın yok olma ihtimali, İsrail açısından diğer “amansız düşman” Hizbullah’a daha fazla odaklanılmasını beraberinde getireceği için İran ile Hizbullah’ın bu senaryoya hiçbir şekilde rıza göstermeyeceği ve Suriye iç savaşında olduğu gibi iç kamuoyları ve dış bağlam müsaade ettiği ölçüde, İsrail’i Gazze’de tutmak amacı ile bütün imkanlarını seferber edeceği söylenebilir. Bu imkanların en üst düzeyi ise artık İran-Hizbullah açısından “kırmızı çizgi” olarak belirtilen HAMAS’ın yok edilmesine karşı, Güney Lübnan’dan bir cephe açılması ve böylece İsrail’in bu bölgeye yönelik saldırıların ve olası işgal girişimlerinin genişlemesi. Bu durum, çatışmaların ikinci evresine işaret etmektedir ki böyle bir durumda meselenin İran ile birlikte bölgeselleşmesi ve ABD’nin dolaylı ya da doğrudan müdahalesi ile küreselleşmesi durumu söz konusu olabilecektir.

Sonuç olarak henüz diğer senaryoların gerçekleşme ihtimali söz konusu olmasa ve uzak ihtimaller olarak kalsa da bölgenin en geleneksel kriz alanlarından biri olan Levant bölgesinde Gazze merkezli krizin, ağır insani boyutunun yanı sıra Güney Lübnan’a sıçraması ve Gazze’de çatışmaların derinleşmesi durumunda, bölgesel ve yeni bir küresel kriz haline dönüşmesi ve bu süreçte yeni yerel, bölgesel ve küresel bloklaşmaların oluşması ihtimaldir. Bu nedenle Hizbullah-İran cephesinin dikkatle izlenmesi ve bu sürece olayların gidişatına göre yaklaşımlarının takip edilmesi, HAMAS-İsrail krizindeki en önemli boyutlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası