“Özel Askeri Şirketler: Savaş Müteahhitliği ve Uluslararası Güvenlik” adlı eser, geçtiğimiz Haziran’da SETA Vakfı tarafından yayınlanarak okuyucusuyla buluştu. Uluslararası güvenlik üzerine çalışmaları bulunan Nur Özkan Erbay’ın editörlüğünü üstlendiği kitap, uluslararası ilişkiler ve uluslararası güvenlik literatüründe giderek ilgi görmeye başlayan ve görece yeni bir çalışma alanı olan “Özel Askeri Şirketleri” tüm boyutlarıyla ele alarak okuyucunun bilgisine sunuyor.
Global ölçekteki etkileri nedeniyle üzerine yapılan tartışmaların giderek çoğaldığı özel askeri şirketleri farklı boyutlarıyla (hukuki, askeri, ekonomik, siyasi vb.) ele alan bölümlerden oluşan kitap, editoryal bir eser olmasının ötesinde halihazırda devam etmekte olan Rusya-Ukrayna Savaşı’nı doğru okumamızı sağlayacak bilgiler içerdiğinden zamanlama açısından da şık bir konumda duruyor. Bunun yanında bahse konu eser, küresel ve bölgesel aktörlerin çatışma ve kriz bölgelerindeki vekalet savaşlarının önemli enstrümanları olarak öne çıkan özel askeri şirketleri uluslararası politikada doğru konumlandırmak ve anlamlandırmak için okuyucusuna kapsamlı bir çerçeve sunuyor. Nitekim eserin “Önsöz” ünde kitabın analiz edeceği konular arasında; Özel Askeri Şirketlerin (ÖAŞ) günümüz vekalet savaşlarındaki rolleri, tarihsel gelişim ve dönüşümü yanında uluslararası hukuk bakımından sorumlulukları sayılıyor. Yine Önsöz kısmında editör tarafından eserin amacı; hem ÖAŞ’ler ile ilgili bir durum tespiti yapmak hem de bölgesel güç dengeleri açısından gelecek projeksiyonu ortaya koymak olarak belirtiliyor.
Önsöz’ün ardından yine eserin editörü Erbay tarafından kaleme alınan “Giriş” bölümünde ÖAŞ’lerin Doğuşu, Gelişimi ve Etkileri” başlığı altında bu şirketler Orta Çağ’dan günümüze tarihsel bakış açısıyla anlatılarak paralı askerlik endüstrisinin ve askeri şirketlerin özellikle Soğuk Savaş sonrasında gelişerek büyüdüğüne dikkat çekiliyor. Soğuk Savaş sonrası dönemde hız kazanan küreselleşme süreci ve piyasa merkezli neoliberalizmin ÖAŞ’lere olan talebi artırmasının yanında yine Soğuk Savaş sonrası dönemin devlet dışı aktörlerle beraber etnik/dini motivasyona sahip terör örgütlerinin yükselişe geçtiği bir dönem olması da bu durumun temel belirleyicileri olarak açıklanıyor. Giriş bölümünün ardından birbirini izleyen beş bölümden oluşan eserin her bir bölümünde günümüzde sayıları giderek artan ÖAŞ’lerin farklı yönleri ele alınarak açıklanırken, bu artışın bölgesel ve küresel politikaya olan yansımalarından da söz ediliyor.
Birinci bölümde Ahmet Keser, “ÖAŞ’lerin Küresel Yayılımı ve Geleceği” başlığı ile ÖAŞ’lerin küresel ölçekteki hızlı hatta “hormonlu” diyebileceğimiz gelişimini uluslararası arenadaki çatışmalar, küresel güvenlik ve ekonomik yapı üzerindeki etkileri bakımından inceliyor. Bununla birlikte paralı askerlik sisteminden başlayarak askeri şirketlere gelinceye kadar tarihsel bir perspektif sunan bu ilk bölümde çok önemli bir detay olarak ÖAŞ’lerin durumunun Birleşmiş Milletler (BM) gündemine taşınmasını ele alarak bu konudaki uluslararası yaklaşımları da tartışıyor.
İkinci bölümde “Soğuk Savaş Sonrası ÖAŞ’lerin Yükselişindeki Siyasi ve Ekonomik Arka Plan” başlıklı makaleyi kaleme alan Betül Biçen Gören, ikili bir analizle bahse konu şirketlerle ilgili siyasi ve ekonomik arka planı aktarıyor. Bu kapsamda uluslararası güvenlik bakımından devletin değişen rolü ve devlet dışı aktörlerin yükselişi, uluslararası örgütlerin davranışları ve küreselleşme süreçleri siyasi etkenler başlığı altında açıklanırken, Soğuk Savaş sonrasında başlayan özelleştirme dalgası, savunma sanayiinde meydana gelen teknolojik dönüşüm “Uluslararası Düzen ve Ekonomik Arka Plan” başlığı altında okuyucuya aktarılıyor. ÖAŞ’leri hukuki açıdan özellikle de “insan hakları hukuku” bakımından inceleyen “ÖAŞ’ler: İnsan Hakları ve Terörizm Tehdidi” başlıklı makalesinde Sadia Rania Mohiuddin, eserin üçüncü bölümünü meydana getiren kapsamlı bir çalışma sunuyor. Konuyu yasal düzlemde açıklığa kavuşturmakla başlayan makale, ÖAŞ’lerle ilgili akıllardaki birçok soru işaretini de birer soru cümlesi haline getirdiği başlıklar altında cevaplıyor. Bunun yanında İnsan Hakları Hukuku ve insani kaygılar bağlamında bu şirketlerle ilgili önemli bir tartışmayı da gündemine getiren makalede konu, hem siviller hem de ÖAŞ çalışanları/personelleri bakımından inceleniyor. Kitaptaki dördüncü bölüm, Birce Beşgül tarafından kaleme alınan “ABD’nin ÖAŞ’leri Kullanımı: Afganistan ve Irak Savaşları” başlıklı makaleden oluşuyor. Beşgül makalesinde, kavramsal düzeyde ÖAŞ’leri açıkladıktan sonra Amerikan iç siyasetinde bu şirketlere olan yaklaşımı konu ediniyor. Ardından Ortadoğu coğrafyasında köklü değişimlerin yaşanmasına neden olan ve birer kırılma noktası olarak görülen “Afganistan Savaşı” ve “Irak Savaşı” özelinde, ayrı başlıklar altında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) dış politikasında ÖAŞ’lerin yeri ve kullanımı operasyonel düzeydeki bu tarihsel örnek olaylar üzerinden anlatılıyor.
Kitapta beşinci ve son bölümü oluşturan “Rus ÖAŞ Sektörü ve Wagner’in Libya ve Suriye İç Savaşlarındaki Rolü” makalesini okuyucuya sunan eserin editörü Nur Özkan Erbay, bir önceki bölümde anlatılan ABD’nin ardından Rusya özelinde ÖAŞ’ler endüstrisini ve ÖAŞ’lerin kullanımını inceliyor. Ek olarak Rusya’nın “hibrit savaş stratejisini” de mercek altına alan Erbay, çalışmasını Rus ÖAŞ endüstrisinin öne çıkan aktörü Wagner ile devam ettirerek bu şirketin doğuşuna ve ardından Suriye ve Libya İç Savaşları bağlamında ve hatta Afrika kıtası özelinde Wagner’in rolüne ve faaliyetlerine değiniyor.
Günümüz uluslararası güvenlik çalışmalarında giderek önemli bir yer işgal etmeye başlayan ÖAŞ’ler ile ilgili kapsayıcı makaleleri barındıran “Özel Askeri Şirketler: Savaş Müteahhitliği ve Uluslararası Güvenlik”, askeri şirketlerle ilgili tarihi, siyasi, askeri, ekonomik ve hukuki açılardan bir çerçeve sunarken ÖAŞ’lerin merkezinde olduğu çatışma ve krizlerle ilgili projeksiyonlardan da bahsediyor. Bu bakımdan eserin literatür açısından önemli ve değerli bir çalışma olmasının yanında okuyucunun ÖAŞ’ler ile ilgili bilgi ihtiyacını da önemli ölçüde karşılayacağını söyleyebiliriz.