Kriter > Siyaset |

Türkiye’nin Reform Gündemi


AK Parti dün olduğu gibi bugün de toplumun önüne yeni bir yol haritası koyabilecek potansiyele ve birikime sahip. Sessiz devrimlerin ve güçlü Türkiye’nin banisi AK Parti, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Tüm kesimlerle yakın diyalog ve iş birliği halinde ülkemizde ekonomide ve hukukta yeni bir reform dönemi başlatıyoruz” ifadesinde de ifade edilen yenilikçi ve reformcu ruhunu koruduğunu gösteriyor.

Türkiye nin Reform Gündemi
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Kasım 2020’de yaptığı açıklamada “Tüm kesimlerle yakın diyalog ve iş birliği halinde ülkemizde ekonomide ve hukukta yeni bir reform dönemi başlatıyoruz” diyerek 2021’in reform yılı olacağını ilan etti. 2023 hedeflerine ulaşmak için değişen şartlara uyum sağlayacak şekilde farklı toplumsal kesimlerin taleplerinin gündeme alınarak karşılanması, demokrasi ve hukukun güçlendirilmesi, ekonomik gelişme ve refahın artırılması, Türkiye’nin dünya ile entegrasyonunun hızlandırılması yapılacak reformların ana hatları olarak görülebilir.

 

AK Parti ve Reform

AK Parti yenilikçi siyasi görüşleri ve reformcu uygulamaları ile Türk siyasi tarihinde temayüz etmiş, adil, güvenli, demokrat ve müreffeh bir Türkiye vaadi ile iktidara gelmiş bir siyasi harekettir. AK Parti’nin girdiği tüm seçimleri, oy oranlarını artırarak kazanmasının gerisinde yatan en önemli neden, yeni bir gelecek vaat eden AK Parti lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi vizyonuna ve samimiyetine olan güvendir. Elbette AK Parti Hükümetlerinin verilen sözleri tutması, kalkınma hamlesini hayata geçirmesi, sağlık ve ulaşım alt yapısını güçlendirmesi, eğitim ve savunma sanayiinde büyük gelişmelere imza atması, demokrasiyi güçlendirmesi ve dış politikada takip edilen çok yönlü ve proaktif adımlar, seçim başarılarının devamını sağlamıştır.

AK Parti, Türkiye’de sessiz devrimler yapmıştır. Eski Türkiye’nin köhnemiş, tektipleştirici, baskıcı, güvenlikçi, elitist ve vesayetçi anlayışını yıkarak kendi vatandaşıyla barışık yeni bir Türkiye inşa etmeye başlamıştır. AK Parti’yi diğer siyasi oluşumlardan farklı kılan en belirgin özellikleri arasında yeniliklere ve reformlara açık olması; toplumun farklı kesimlerine kulak kabartması, cesur kararlar alabilmesi ve kendisini sürekli yenileyebilmesi sayılabilir. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik süreci reformist ve yenilikçi ruhun canlı kalmasına zemin hazırlamış, bu amaçla 2005’e kadar yapılan yasal ve anayasal reformlar Türkiye’nin güçlü bir hukuk devleti olmasına ve demokratik kurumlarını güçlendirmesine katkıda bulunmuştur.

 

Yenilikçi Siyaset

Türkiye yenilikçi ve reformist siyaset anlayışına dayalı uygulamaları hayata geçirdikçe ve tabuları yıktıkça iç kamuoyunda desteğini artırmış ve dış dünyanın da güvenini kazanarak uluslararası camianın saygın ve etkin bir üyesi olmuştur. Bu bağlamda yenilikçi siyasi vizyon, dışa açılma, reformist uygulamalar, geçmiş dönemlerin tortuları ile hesaplaşmak, toplumun bütün kesimlerini kucaklamak AK Parti’yi sürekli büyütmüştür.

Dışa açılma, hukukun üstünlüğü, demokratik kurumların işleyişi, siyasi istikrar ve uluslararası kurumlarla yakın çalışma sayesinde Türkiye, uluslararası sermaye ve yatırımcılar için güvenli bir liman olarak milyarlarca dolar dış yatırım almıştır. Ekonomide Çin’den sonra dünyada en hızlı büyüyen ikinci ülke konumuna yükselmiştir.

AK Parti kimlik siyasetinin dar kalıplarını aşarak geçmişte tabu sayılan siyasal ve toplumsal sorunlar ile yüzleşmiş ve bunların çözümü yönünde cesur adımlar atmıştır. Başörtüsü yasağı dahil din ve vicdan hürriyetinin önündeki engellerin kaldırılması, Alevi Çalıştayları, Kürt meselesinin çözümüne yönelik girişimlerin başlatılması ve gayr-i Müslim azınlıklara mallarının iade edilmesinin gerisinde özgüven, demokrasi ve hukuka olan inanç, toplumsal kucaklaşma, devlet ve milletin bütünleşmesi anlayışı başat rol oynamıştır.

Türkiye, bölgesel ve küresel krizlerden ekonomi, hukuk, demokrasi ve yönetim (bürokrasi) alanlarında köklü reformlar yaparak daha güçlü çıkmayı başarmıştır. Ayrıca AK Parti, parti içinde bir durağanlık, enerji ve dinamizm kaybı yaşandığında özgüvenini yitirmeden bunlarla yüzleşmeyi göze almış, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadesi ile “metal yorgunluğu” olarak tanımlanan sorunlar masaya yatırılmış, kadro ve vizyon yenilenmesi ile daha canlı, enerjik ve dinamik bir yola girilmiştir. Bir başka deyişle AK Parti hem genel iç ve dış politikada hem de kendi iç işleyişinde gerekli görüldüğü ve ihtiyaç duyulduğunda tereddüt etmeden reformlar gerçekleştirmiştir. Söz konusu reformlar, başarının temelinde yatan en belirgin nedenlerdir.

AK Parti Van Mitingi

AK Parti Van mitingi (26 Mart 2019, Metin Aktaş/AA)

 

Reform Niçin Yapılır?

Küresel, bölgesel ve ulusal gelişmeler çözülmesi gereken yeni meydan okumaları karşımıza çıkarıyor. Küresel düzeyde dünya, binyılın bunalımı ile karşı karşıya. Covid-19 sağlık ve ekonomi başta olmak üzere gıda güvenliği, eğitim, istihdam ve üretim, siyaset ve toplumsal yapıyı derinden etkiliyor. Yeni sorunlara eskinin pratik ve anlayışı ile değil ancak geleceği inşa edecek reformlar ile cevap verilebilir.

Bölgesel düzeyde yakın komşu ülkelerdeki iç çatışmalar, PYD/YPG ve DEAŞ gibi devlet dışı terör örgütlerinin ortaya çıkışı, ülkemize yönelen güvenlik tehditleri göçmen ve mülteci akını ve Doğu Akdeniz’de enerji kaynaklarına ilişkin mücadeleler Türkiye’nin her alanda kendisini yenilemesini ve daha da güçlendirmesini gerektiriyor.

Ulusal düzeyde ise bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de toplum değişiyor. Dış ve yerel gelişmeler, içeride ortaya çıkan yeni eğilimler ve AK Parti döneminde hizmet çıtasının sürekli yükseğe taşınmasının oluşturduğu siyaset ve devletten daha iyi, daha fazla, daha kaliteli, daha güçlü “ekonomi, hukuk, demokrasi, eğitim, refah, ulaşım, sağlık, güvenlik vb.” hizmet beklentisi işin doğası gereği reformları zorunlu kılıyor. AK Parti nasıl ki geçmişte yeni ortaya çıkan sorunları çözmek ve beklentileri karşılamak için genel siyasi anlayışı ve parti içi yapılanmada yenilikçi vizyonu ve reformları ile başarılı olduysa bugün de aynı çizgiyi takip ederek bugünün ve yarının kuşaklarının güven, sevgi ve desteğini daha güçlü biçimde kazanmak için çaba içinde.

Yukarıda da işaret edildiği üzere toplumlar dinamik ve değişkendir. Küreselleşme, eğitim, iletişim ve haberleşme, sosyal medya, göçler ve yeni imkan alanları bir taraftan dünyayı küçültüyor diğer yandan ise siyasetten ve hükümetlerden beklentiyi yükseltiyor. Türkiye bunun dışında olmadığına ve küresel, bölgesel ve ulusal düzeylerde yeni meydan okumalar ile karşılaştığına göre, bugün ülkenin direksiyonunda olan AK Parti’nin söz konusu sorunların üstesinden gelmede toplumun bütün kesimlerini içine alacak şekilde politikalar üretmesi ve yenilikler yapması en etkin ve doğal adım olarak ortaya çıkmaktadır. AK Parti ve AK Parti Hükümetlerinin geçmişteki başarıları bize şunu gösteriyor: AK Parti dün olduğu gibi bugün de toplumun önüne yeni bir yol haritası koyabilecek potansiyele, birikime, cesarete ve siyasi vizyona sahiptir. Sessiz devrimlerin ve güçlü Türkiye’nin banisi AK Parti, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Tüm kesimlerle yakın diyalog ve iş birliği halinde ülkemizde ekonomide ve hukukta yeni bir reform dönemi başlatıyoruz” ifadesinde de ifade edilen reformcu ruhunu koruduğunu göstermiştir.

 

Kutuplaşmanın Ötesine Geçmek

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yukarıda alıntılanan sözünde Türkiye’yi bir bütün olarak gördüğünü, toplumsal kesimlerin tamamını kucakladığını; siyasi ve ideolojik ayrım gözetmeksizin herkese kulak verdiğini, ortak iyinin bulunması ve inşası için iktidar-muhalefet farkına bakılmaksızın her kesim ile iş birliği yapacağını ifade etmiştir. Cumhurbaşkanı’nın bu kapsayıcı ve kucaklayıcı sözleri siyasi ve ideolojik nedenlerle kutuplaşmanın yaşandığı ülkemizde toplumsal bütünleşmenin temelini oluşturabilecek güçlü zemine işaret etmesi bakımından önemlidir. Şimdiye kadar yapılan saha ve anket araştırmalarına bakıldığında AK Parti açısından çarpıcı verilerin olduğunu görüyoruz. 2002’den bu yana toplumun çok değişik kesimleri AK Parti’ye farklı seçimlerde oy vermiştir. Toplamda nerdeyse toplumun yüzde 75-80’i şu ya da bu zaman diliminde AK Parti’yi desteklemiş, sonra çeşitli mülahazalarla tercihini farklı yönde kullanmaya başlamıştır. Bu inanılmaz bir potansiyele işaret etmektedir. İşte bu nedenle ekonomi, hukuk ve demokraside atılacak yenilik ve reform adımları geniş toplum kesimleri ile yapılan istişarelere göre şekillendiğinde yeni bir sıçramaya yol açacaktır.

Ortak iyi ve geleceğin inşasında Cumhurbaşkanımızın ifadesinde yer aldığı kadarı ile bütün kesimlerle müzakere, müşavere ve iş birliği kapısı açık tutulmalıdır. İş ve ekonomi çevreleri, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, küçük ve orta boy işletmeler, sendikalar ve sendikasız çalışanlar, hukukçular, devlete uzun yıllar hizmet etmiş ama emekli olmuş devlet adamı ve bürokratlar, hayatı farklı bir gözle gören sanatçılar, edebiyatçılar, kadınlar ve gençlere kulak verilmelidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın farklı siyasal ve toplumsal kesimlerden aktörlerle yaptığı görüşmeler de bu yaklaşımın bir uygulaması.

AK Parti alışılmışın dışına çıkabilen bir siyasi vizyonu temsil ediyor. Bu bağlamda toplumda temsil gücü az olan kesimler ile de yakın bir müzakere ve müşavere yürütülmesinde yarar var. Örneğin toplumun yarısını oluşturan kadınların somut beklentileri, yine toplumun en dinamik ve ilerleyen yıllarda da siyasi olarak en güçlü belirleyicisi olacak olan gençlerin hayalleri, planları, sorunları ve beklentilerine daha yakından kulak verilmesi önemli. Dışarıya beyin göçü eğiliminin yükseldiği son yıllarda en büyük sermayeniz olan gençlere daha fazla kulak vermek ve alan açmak zaten AK Parti’nin siyasi temsilde başlattığı bir pratiktir ve bunu daha da genişletmek gerekiyor.

 

İyi Yönetişimin Üç Saç Ayağı

Cumhurbaşkanımızın “Ekonomi, hukuk ve demokraside yepyeni bir seferberlik başlatıyoruz” ifadesi, AK Parti’nin kuruluş felsefesinde yer alan üç Y (yoksulluk, yasaklar ve yolsuzluklar) ile mücadeleyi de içinde barındıran adil devlet yönetiminin temel unsurlarını içeriyor.

2002’den bu yana gerekli ve zaruri görüldükçe, AK Parti çekinmeden ve endişelenmeden cesur adımlar atarak bu alanlarında reformlar yapmış ve bunların çok olumlu yansımalarına tanıklık etmiştir. Bugün de içinde yaşadığımız küresel, bölgesel ve yerel gelişmeler ve toplumda ortaya çıkan beklentiler Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği yenilik ve reformların hayata geçirilmesine işaret etmektedir. Elbette reform öteki istediği ya da baskı yaptığı için yapılamaz. Bu AK Parti’nin devlet yönetimi felsefesine ve Türkiye’nin milli egemenlik haklarına aykırıdır. Reform ancak ve ancak milli iradenin istek, talep ve beklentileri istikametinde Türkiye’de hukuku, adaleti, demokrasiyi, ekonomiyi, refahı ve güvenliği daha da artırmak ve güçlendirmek için meşru bir zeminde yapılmalıdır. Yukarıda da işaret edildiği gibi ekonomi, hukuk ve demokrasi birbiriyle iç içe, birbirine bağlı ve birindeki zaaf veya gücün diğerlerini de etkilediği yönetim ve idare unsurlarıdır.

Terör örgütü PYD/YPG/PKK’ya belirli güçler tarafından verilen destek, FETÖ tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz 2016 darbe girişimi, Doğu Akdeniz’deki güç mücadelesi ve S-400 alımı bağlamında savunma sanayiimize yönelik operasyonların da gösterdiği gibi, Türkiye kendi çıkarlarını öncelediği ve bağımsız dış politikada ısrarcı olduğu için baskılara maruz kalıyor. İçeride ise ne yazık ki yıkıcı ve bir o kadar da vizyonsuz bir ana muhalefet ile karşı karşıyadır. Bu nedenle reformist bir gündemin kamuoyu ile paylaşılması zamanlama açısından önemlidir.  Bu bağlamda birbiri ile doğrudan bağlantılı aşağıdaki reform önerileri yapılabilir.

AK Parti Reformları

Ekonomik Reformlar

Yatırımcıları cesaretlendirecek güven artırıcı önlemlerin alınması ve yatırım ortamının iyileştirilmesi ekonomideki ilk adım olmalıdır. Siyasi istikrarın varlığı, bürokrasinin etkin çalışması ve hukukun üstünlüğü yatırımcılar için her zaman önemli güven kaynağı olmuştur. Ancak FETÖ tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz darbe girişimi Türkiye’de bütün kurumların işleyişini aksatmış, bu şebeke üyelerinin kamu kurumlarında örgütlenmesi belirli ölçülerde ve zeminlerde güveni sarsmıştır. Her ne kadar FETÖ üyeleri kamu kurumları ve devlet mekanizmasından kovulmuş olsa da darbe girişiminin meydana getirdiği güvensizlik duygusunun belirli alanlarda devam ettiği görülmektedir. Ayrıca ekonomide güven artıcı reformlar sadece iç yatırımcılar için değil yabancı sermaye akışının ülkemize kanalize edilmesi açısından da önemlidir.

Ekonomide beklenen ikinci reform beklentisi bürokrasinin kolaylaştırılması ve hafifletilmesidir. AK Parti hükümetleri bürokrasinin hafifletilmesi ve bilhassa teknolojinin yardımı ile idari işlerin elektronik ortama taşınmasında büyük yeniliklere imza attı. Ancak yatırımcı, üretici ve ihracatçılar açısından bürokrasinin daha da kolaylaştırılması ve hızlandırılması beklentileri dile getirilmektedir.

Ekonomide sanayi, üretim ve ihracatın desteklenmesi, teşviki ve özendirilmesi, yeni dış piyasalara açılım konusunda üreticilerin süratli bilgilendirilmesi, bilhassa ihracat işlemlerinin kolaylaştırılması ve dış ticaret temsilcilerinin daha aktif çalıştırılması ekonomiye olumlu yansıyacaktır. Türkiye’nin üretim potansiyeli yüksek olmakla birlikte, üretim için gereken ham madde büyük oranda dışarıdan ithal edilmekte ve dövize bağlı olarak girdiler artmakta, bu da küresel rekabet gücünü azaltmaktadır. Küresel rekabet gücümüzü artıracak önlemelerin alınması, üreticilerimiz arasında yüksek bir beklentidir. Ekonomideki en önemli reform beklentilerinden biri de kuşkusuz gelir dağılımındaki dengesizliği ve yoksulluğu azaltıcı yapısal yeniliklerdir. Bu bağlamda bilhassa genç işsizliği üzerinde önemle durulmalıdır; zira gençler arasındaki işsizlik beyin göçüne zemin hazırlamaktadır.

 

Hukuki Reformlar

AK Parti Hükümetlerini güçlü, saygın ve etkin kılan unsurlardan biri hukukun üstünlüğüne yaptığı vurgu olmuştur. Hem içeride hem de dış dünyada AB uyum yasaları başta olmak üzere hukuk alanında hayata geçirdiği reformlar, Türkiye’nin bir yıldız gibi parlamasına neden olmuştur. Türkiye, hukuk ve demokrasi alanında attığı adımlar ile model ülke olarak gösterilmeye başlanmıştır. Ne var ki Gezi olayları ile başlayan süreçte Türkiye’yi itibarsızlaştırma çabaları, içeride ana muhalefetin çalışmaları ve dışarıda ise Türkiye muhaliflerinin desteği ile meyvelerini vermiş, 17-25 Aralık yargı darbesi girişimi ve nihayet 15 Temmuz darbe girişimi Türk hukuk sistemine olan güveni daha da zedelemiştir. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra 4 bin civarında hakim ve savcının görevden uzaklaştırılması, yargı kurumlarının FETÖ mensuplarından temizlenmesine yol açmakla beraber belirli sonuçları da olmuştur. Bu bağlamda FETÖ üyelerinin temizlenmesiyle yargının belirli provokasyonlar için kullanımının büyük ölçüde önüne geçilmiştir. Öte taraftan hukukun, ekonomik gelişmeler ve demokrasi ile doğrudan ilintili olduğu düşünülürse, belirli odaklar tarafından Türkiye’de hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve etkin yargılama gibi süreçlere düşürülmek istenen gölge ile de mücadeleye kesintisiz devam edilmesi önemlidir.

 

Demokratik Reformlar

AK Parti vesayet ve darbeci zihniyetle mücadele ederek, yasakları kaldırarak ve güvenlikçi anlayışın yerine özgürlükçü bakış açısını ikame ederek demokrasimizi güçlendirmiştir. Dersim katliamı dahil devletin geçmişteki yanlış uygulamaları ile yüzleşmiş, kültürel kimlikler üzerindeki baskıları kaldırmış, örneğin Kürtçe yasağına son vermiş, değiştirilen köy isimlerinin eski isimlerini alması sağlanmış, TRT Kürdi yayına başlamış, Kürt dili ve edebiyatı lisansüstü programı açılmış, Kürt vatandaşlar ile PKK ayrıştırılmış, bölgede büyük bir kalkınma hamlesi başlatılmıştır. Ancak bütün bunlara rağmen HDP (PKK ile arasına mesafe koymamasına rağmen) çoğu Kürt olmak üzere altı milyon seçmenin oyunu alabilmektedir. Hatta son yıllarda kendisini muhafazakar olarak tanımlayan ve önceleri AK Parti veya HDP dışı partilere oy veren bazı kesimlerin de seküler Kürt milliyetçiliğine doğru savrulduğu iddia edilmektedir. Bu noktada AK Parti’nin mevcut realiteyi titizlikle dikkate alarak potansiyelini daha da artırıcı bir söylemi kuvvetlendirmesi gerekiyor.

Öte taraftan AK Parti, önceki iktidarların gündeme almadığı ve tabu olarak görülen kritik meselelere büyük bir cesaretle eğildi. Örneğin önceki iktidarların görmezden geldiği pek çok sorunu çözmek için belirleyici adımlar attı. Bunun karşılığını da girdiği tüm seçimleri kazanarak toplum tarafından ödüllendirilerek elde etti. Dolayısıyla her kesimin kendisini güçlü ve özgür temsil imkanı bulduğu, farklı görüş ve anlayışlarına rağmen kucaklandığına inandığı, vesayet zihniyetlerin gölgesinden kurtulmuş özgürlükçü bir demokrasi, Türkiye’nin aynı zamanda güçlü bir çimentosudur. 15 Temmuz darbe girişimine karşı direniş ve kazanılan demokrasi zaferi, Türkiye’de demokrasiye olan inancı daha pekiştirmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın altını çizdiği yeni reform açıklamaları bu yüzden önemlidir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası