26 Eylül Federal Meclis seçimlerinden 2 ay sonra seçimlerin galipleri Sosyal Demokrat (SPD), Yeşiller ve Hür Demokratlar (FDP) “Trafik Lambası” (SPD-Yeşiller-FDP) Koalisyonu için geçtiğimiz hafta anlaşma sağladılar.
İlgili parti organ ve yönetimlerinin önümüzdeki 10 gün içerisinde koalisyon anlaşmasını onaylamaları ve 6 Aralık 2021 haftasında SPD’nin Şansölye adayı Olaf Scholz’un yeni Federal Hükümet’in Şansölyesi olarak Federal Meclis’te seçilmesi hedefleniyor. SPD ve FDP’nin koalisyon anlaşmasını parti kongrelerinde onaylatması beklenirken, Yeşiller 124 bin parti üyesine anlaşmayı dijital olarak onaylatacak.
Koalisyon anlaşmasının tanıtımına yönelik verilen basın konferansında genel anlamda olumlu demeçler veren parti liderleri ve önde gelen kurmayları muhtemel yeni Şansölye Scholz’u övgüyle andı; ayrıca görüşmelerin olumlu geçtiği ve hedeflerinin “toplumsal birlikteliğin güçlenmesi” olduğu belirtildi. Özellikle FDP lideri Lindner “statükonun değişmesi” konusunda hemfikir olduklarını vurguladı.
Yeni hükümetin bir nevi "yol haritası" olarak nitelendirilen 178 sayfalık koalisyon anlaşması, genel bakışla Almanya'da dijital dönüşümün sağlanması, sosyal adaletin, demokrasi ve özgürlüklerin güçlendirilmesi, iklim değişikliğiyle daha etkin mücadele gibi iddialı hedefler ortaya koyuyor. Bunun neticesinde göreve gelecek olan yeni hükümet, aslında Almanya tarihinde en kapsamlı toplumsal ve ekonomik dönüşümü sağlama vaadiyle yola çıkıyor.
Almanya’da vuku bulan Covid-19 salgının dördüncü dalgasında yaşanan yüksek vaka sayılarının, Scholz liderliğindeki yeni hükümeti zorlayacak konuların başında yer alacağı bir gerçek. Hastanelerin yoğun bakımlarındaki doluluk oranının artmasının ülkeyi kapanma gibi radikal kararlara zorlaması muhtemeldir.
Uluslararası İlişkiler
Koalisyon anlaşmasının uluslararası ilişkiler alanına bakıldığında göreve gelecek yeni hükümetin hedefleri, kıyasen daha mütevazı bir vizyon içeriyor. Bu vizyonun merkezinde siyasi ve askeri boyutları ile güçlendirilmiş bir AB’nin küresel aktör konumuna gelmesi bulunurken, aynı zamanda transatlantik ilişkilerin eşzamanlı güçlendirilmesi amaçlanıyor. Ayrıca Rusya ve Çin ile ikili ilişkilerde hem iş birliği ve hem de küresel düzlemde demokrasi ve insan hakları gibi değerler üzerinden rekabetin daha etkin yürütülmesi hedefleniyor.
Koalisyon anlaşmasında Türkiye ile ilişkilere de atıfta bulunularak, Türkiye’nin “iç siyasette tedirginlik verici gelişmelere ve dış siyasette gerilimlere rağmen” önemli bir NATO partneri ve AB komşusu olarak kalacağı vurgulandı. Diğer yandan AB tam üyelik müzakereleri kapsamında yeni fasılların açılmayacağı ve kapanmayacağı da belirtildi. Aynı şekilde Almanya’da yaşayan Türklerin iki ülke arasında özel bir yakınlık oluşturduğu ifade edilirken, AB-Türkiye Diyaloğu’nun devam edeceği ve Türkiye'deki sivil toplum ve gençlik programlarıyla iletişimin/etkileşimin geliştirileceği belirtildi.