Kriter > Dış Politika |

Türkiye’nin Terörle Mücadelesinin Kuzey Irak’taki PKK Yapılanmasına Etkisi


Türkiye’nin PKK ile kesintisiz, kararlı ve etkili mücadelesi, terör örgütünün Irak’ın kuzeyindeki amaçlarında stratejik bir değişiklik ortaya çıkardı. PKK, daha önceleri eğitim merkezi ve geri üslenme bölgesi olarak kullandığı Irak’ın kuzeyini ana üs bölgesi haline getirmeye çalışırken, yeniden güçlenip kendisini etkili ve kullanışlı bir aktör olarak gösterebilmek adına da IKBY’nin KDP kontrolünde kalan topraklarında yeni alan hakimiyetleri kurma emeli güdüyor.

Türkiye nin Terörle Mücadelesinin Kuzey Irak taki PKK Yapılanmasına Etkisi
(Özkan Bilgin/AA)

PKK terör örgütü, kurulduğu günden itibaren Türkiye’nin güvenlik noktasında ana gündem konularından biri oldu; halihazırda da Türkiye’nin tehdit algıladığı en büyük terör örgütlerinden biri olarak varlığını devam ettiriyor. Ancak son yıllarda ortaya çıkan bazı gelişmeler, örgütün etki kapasitesinin zayıflamasına yol açtı. Bu da, terör örgütlerini kendi çıkarları uğruna bir araç olarak kullanan kimi aktörler için örgütün işlevselliğini yitirme ihtimalini ortaya çıkardı. PKK’nın etki kapasitesinin zayıflamasına ve işlevselliğini kaybetme ihtimalinin ortaya çıkmasına neden olan faktörlerin başında Türkiye’nin terörle mücadele noktasında elde ettiği başarılar geliyor.

 

Türkiye’nin PKK ile Mücadelesi

Türkiye’nin PKK terörü ile mücadelesinde, 2015’te PKK’nın Türkiye’nin Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki 16 ilçede sözde “özyönetim” ilan etmesi önemli bir kırılma noktası oldu. Türkiye, bu girişim üzerine “Çukur Operasyonları (2015-2016)” olarak adlandırılan operasyonu başlattı. Çukur operasyonlarında 4 bin 571 PKK’lı terörist öldürülürken, 716 terörist sağ olarak ele geçirildi. Toplamda 5 bin 287 teröristin etkisiz hale getirilmesi ve sağ kalan teröristlerin büyük bir kısmının ise Irak ve Suriye gibi ülkelere kaçmasıyla, PKK’nın yurt içindeki varlığına büyük bir darbe vuruldu. PKK’nın gerçekleştirdiği bu girişimden, olumsuz anlamda en çok etkilenenler ise -PKK’nın sözde haklarını savunma amacıyla faaliyet gösterdiğini iddia ettiği ve çoğunluğunu Kürt nüfusun oluşturduğu- bölge halkı oldu. Bu durum, bölge halkının örgütün gerçek yüzünü bir kez daha görmesine neden olurken, örgütün taban desteğini kaybetmesine de önemli bir katkı sağladı.

2015 sonrasında Türkiye’nin PKK ile etkin mücadelesi, sadece yurt içiyle sınırlı kalmadı; sınır ötesi harekatlarla, örgütün Türkiye dışındaki varlığının da yok edilmesi hedeflendi. “Terörü Kaynağında Yok Etme” stratejisi ile Suriye’de Fırat Kalkanı (2017), Zeytin Dalı (2018) ve Barış Pınarı (2019) harekatları düzenlenirken; Irak’ta ise Kararlılık Harekatı (2018) ve Pençe Harekatları (2019) serisine başlandı. Yürütülen yurt içi ve sınır ötesi operasyonlarda, 24 Temmuz 2015’ten bugüne kadar toplamda 33 bin 584 teröristin etkisiz hale getirildiği Milli Savunma Bakanlığı tarafından açıklandı.

 

PKK’nın Etki Kapasitesinin ve İşlevselliğinin Azalması

Türkiye’nin PKK’ya karşı yürüttüğü kararlı ve etkili operasyonlar sonucu, PKK’nın önemli ölçüde güç kaybederek etkisiz hale gelmesi, çıkarlarını bu örgüt üzerinden gerçekleştirmeye çalışan küresel ve bölgesel aktörleri de örgütün işlevselliğini sorgulamaya itti. PKK’nın uluslararası alanda bir terör örgütü olarak kabul edilmesinin ve örgütün “bebek katilleri” olarak tanımlanacak ölçüde geçmişinin hayli kirli olmasının, örgüte destek verilmesi noktasında ortaya çıkardığı zorluklar mevcutken; el altından verilen desteklere rağmen, arzulanan sonuçlara ulaşılamaması, örgütün küresel ve bölgesel aktörler için işlevselliğini kaybetmeye başlamasının başlıca nedenleri olarak ifade edilebilir.

Suriye sınırları içerisinde DEAŞ ile mücadele adı altında PKK’nın Suriye uzantısı olan YPG sözde meşru bir amaçla kullanılabilir hale gelmiştir. YPG’nin PKK ile aynı amaca hizmet etme noktasında daha işlevsel hale gelmesi, PKK’nın gözden çıkarılma ihtimalini kolaylaştıran bir başka faktör olarak öne çıkıyor. Nitekim son yıllarda PKK’ya yönelik gerçekleştirilen operasyonlar karşısında, geçmişte yaşananların aksine uluslararası alanda önemli bir karşı çıkışın olmamasında, Türkiye’nin terörün her türlüsü ile mücadelesinde göstermiş olduğu kararlı duruşun yanı sıra PKK’nın adının silinip yerine aynı amaçla kullanılabilecek yeni alternatiflerin ortaya çıkması da etkili olmuştur. Özellikle ABD ve batılı bazı devletlerin, YPG’nin PKK’nın uzantısı olmadığı yönünde bir imaj çizmeye çalışmalarının arkasında yatan temel neden de budur.

Türkiye’nin etkili operasyonları karşısında, PKK’nın Türkiye sınırları içerisindeki varlığını ve etki kapasitesini yitirmesi ve PKK/KCK üst düzey yöneticilerinin de kendilerinin gözden çıkarıldıklarını hissetmeye başlamaları, örgütü yeni bir strateji arayışına yöneltti. Bu durumun en somut yansıması ise Irak’ın kuzeyinde görülüyor. Türkiye sınırları içindeki operasyonların bir sonucu olarak, PKK’nın Türkiye’deki terörist sayısının İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından verilen bilgilere istinaden 150’nin altına düştüğü biliniyor. Türkiye’deki varlığı bitme noktasına gelen ve yeni üye edinmekte zorlanan PKK, hala güçlü ve kullanışlı olabildiğini gösterebilmek amacıyla, Irak’ta etki kapasitesini artırmaya yöneldi. Bu nedenle 1980’lerden beri, üslenme bölgesi ve ideolojik/askeri eğitim kampı olarak kullandığı Irak’ın kuzeyini, ana üs bölgesi haline getirme ve Türkiye’de edinemediği üyeleri Iraklı Kürtlerden edinme stratejisini benimsemesi, PKK’nın kendisine çizdiği yeni yol haritası olarak öne çıkıyor.

“Kış Kartalı Harekatı
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ile Irak ve Suriye'nin kuzeyinde teröristler tarafından üs olarak kullanılan Derik, Sincar ve Karacak bölgelerine düzenlenen “Kış Kartalı Harekatı"nı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Merkezi’nden sevk ve idare etti. (Arif Akdoğan/AA, 2 Şubat 2022)

 

PKK-KDP Çatışması

Türkiye’nin ise Irak’ın kuzeyindeki PKK tehdidini bertaraf amacıyla, sınır ötesi operasyonlarda yeni bir strateji benimseyerek, PKK varlığını temizlediği bölgelere askeri üsler kurarak ilerlemesi, terör örgütünün Irak’ın kuzeyinden daha gerilere doğru çekilmesine yol açtı. Bu durum, PKK’nın Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin KDP kontrolünde olan bölümünde, her geçen gün şehir hayatına daha fazla karışmasıyla sonuçlandı. PKK’nın, Türkiye’de ve Irak’ın kuzeyinde kaybettiği alan hakimiyetini, kendi topraklarında artırmaya çalıştığının farkına varan KDP yönetimi de PKK kamplarının etrafına yeni askeri üsler inşa ederek, çevreleme stratejisini faaliyete geçirdi. Bu durum PKK ile KDP Peşmergelerinin karşı karşıya geldiği noktalarda, silahlı çatışmalara neden oldu. Çatışmaların ortaya çıkmasında, Irak’ın kuzeyinde Türkiye tarafından gerçekleştirilen operasyonlarda KDP’nin Türkiye ile iş birliği içinde hareket ettiği iddialarının da etkisi bulunuyor.

2020’nin başından bu yana PKK, KDP kontrolündeki topraklarda 11 terör saldırısı gerçekleştirirken, bu saldırılarda en az 10 Peşmerge hayatını kaybetti, 13 Peşmerge de yaralandı. Türkiye’nin Irak’ın kuzeyindeki terörle mücadele operasyonları devam ettikçe, PKK-Peşmerge çatışmasının da artan bir ivmeyle devam etmesi kuvvetle muhtemel. Zira TSK ile Peşmerge askeri üsleri arasında küçük adacıklar şeklinde izole edilmiş olan PKK’nın, TSK tarafından kontrolün ele geçirildiği yerlerdeki Türk askeri varlığına son verecek kapasiteye sahip olamaması nedeniyle, varlığını devam ettirebilmesinin tek yolu, KDP kontrolündeki bölgelere doğru geri çekilebilmesi. Geri çekilme yollarının ise Peşmerge tarafından tutulduğu düşüldüğünde, PKK-Peşmerge çatışmasının artarak sürmesi kaçınılmaz.

 

Genel Değerlendirme

Türkiye’nin PKK ile kesintisiz, kararlı ve etkili mücadelesinin bir sonucu olarak, PKK’nın Irak’ın kuzeyindeki amaçlarında stratejik bir değişiklik ortaya çıktı. PKK daha önceleri eğitim merkezi ve geri üslenme bölgesi olarak kullandığı Irak’ın kuzeyini artık ana üs bölgesi haline getirmeye ve yeniden güçlenip kendisini etkili ve kullanışlı bir aktör olarak gösterebilmek adına da IKBY’nin KDP kontrolünde kalan topraklarda yeni alan hakimiyetleri elde etmeye çalışıyor. Bunu gerçekleştirebilmesi için de aynı coğrafi alan ve tabanda etkili olan KDP’nin etkisini kırması gerekiyor. Bu durum, PKK ile Peşmerge arasında çatışmaların ortaya çıkması ile sonuçlandı. Mevcut şartlar düşünüldüğünde, bu çatışmanın artarak devam etmesi, gerçekleşmesi en muhtemel senaryo gibi gözüküyor. Ortaya çıkan bu yeni durumda, Türkiye’nin KDP ile iş birliğini artıracak diplomatik ve askeri girişimlerini büyütmesi, PKK’nın Kuzey Irak’taki varlığının sona ermesi anlamında önemli bir fırsat sunuyor. Bu arada Suriye’de YPG’nin sözde meşru amaçlara hizmet ettiği algısıyla Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak için kullanılabilmesinin önüne geçilmesi, Türkiye’nin öncelik vermesi gereken başlıca konular arasındadır. Zira bunun önüne geçilememesi, PKK’nın farklı isimler altında etki kapasitesini ve tehdit seviyesini artırarak varlığını sürdürmesi riskini içermektedir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası