Kriter > Siyaset |

Terörle Mücadelede Tepkisellikten Ön Alıcı Döneme


AK Parti hükümetleri 3 Kasım 2002’den bu yana ajandasında var olan demokratikleşme hamleleri ile hem ülkenin önündeki engelleri aşmaya çalışmış hem de terör ile mücadelede teröre hayat kaynağı sunan bataklığı kurutmaya çalışmıştır.

Terörle Mücadelede Tepkisellikten Ön Alıcı Döneme

AK Parti hükümetleri 3 Kasım 2002’den bu yana ajandasında var olan demokratikleşme hamleleri ile hem ülkenin önündeki engelleri aşmaya çalışmış hem de terör ile mücadelede teröre hayat kaynağı sunan bataklığı kurutmaya çalışmıştır. Bu kapsamda çeşitli defalar ülkede oluşturulan çatışmasızlık ortamlarının en sonuncusu 11 Temmuz ve 15 Temmuz 2015 tarihlerinde terör örgütünün üst idari yapısı olan KCK Yürütme Konseyinin öne sürdüğü sudan bahaneler ile sona erdirilmiştir. Türkiye, o günden bu yana geçen yaklaşık iki yıl içerisinde başta PKK terörü olmak üzere tüm terör örgütleri ile tarihinin en kapsamlı ve etkin mücadelesi başlatılmıştır.

Terör ile Mücadelede Ne Değişti?

Ülke içerisindeki vesayet odakları ile mücadelesini iktidara geldiği günden bu yana aralıksız sürdüren AK Parti iktidarı, 2013 yılına gelinceye kadar hiç şüphesiz bu konuda küçümsenmeyecek kazanımlara imza attı. O dönemde Baş- bakan olan Recep Tayyip Erdoğan’ın Gezi Parkı Şiddet Eylemleri karşısında gösterdiği tavizsiz siyasi liderlik ülkenin selameti açısından vahim sonuçlar doğurabilecek bir senaryoyu akamete uğrattı.

Gezi Parkı Şiddet Eylemleri’nin hemen arkasından başlatılan ve seri bir şekilde birbirini takip eden 6-8 Ekim Kobane olayları, Suriye ve Irak’taki iç savaş sonrası sınırlardan içeri gelen büyük göç dalgasının yarattığı güvenlik ve ekonomik sorunlar, DEAŞ terör örgütü ile Türkiye’nin ortak petrol ticareti yaptığına yönelik psikolojik harekat, 17/25 Aralık iktidara komplo girişimi ile MİT tırlarının durdurularak ülkeyi yöneten siyasi kadroyu uluslararası arenada itibarsızlaştırma gayretleri ve en nihayetinde 15 Temmuz 2016 tarihindeki kanlı askeri darbe girişimi ülkeye karşı yürütülen hibrit harbin ne kadar çok parametreli ve köklerinin dışarıdan beslendiğinin bir kez daha ispatı olmuştur.

İşte tüm bu yaşananlar siyasi karar mekanizmalarını, sadece iç vesayet odakları ve terörle ile kanıksanmış bir mücadelenin yeterli olmayacağına, özellikle Suriye ve Irak’ın bölgede istikrarsızlaşması sonucunda ülke üzerinde artan tehdidin bertarafının ancak “bütüncül bir terörle mücadele stratejisi” ile mümkün olabileceğine ikna etti. Bu kapsamda yeni olarak nitelenen mücadelede şu parametreler ortaya konuldu:

Terörle Mücadelenin Yeni Konsepti

-Her türden güvenlik politikalarının tayin ve tespitinde siyaset kurumu inisiyatifi tamamen eline almıştır. (Bu husus aşağıda sıralanan tüm unsurların harekete geçmesinde başat rolü olan ana unsurdur.)

-Terör ile mücadelede sadece örgüt mensuplarını tasfiye etmekle iktifa eden bir anlayış yerine, siyasetin belirlediği bir strateji ile varmak istediği noktayı tayin etmiş, bu noktayı sürekli güncelleyebilen, güvenlik bürokrasisi ile arasındaki bilgi asimetrisini her geçen gün kendi lehine kapatan bir irade ortaya konulmuştur.

-TSK ve güvenlik sektörlerinde 15 Temmuz sonrasında yapısal ve mental reform hamleler ve bu hamlelerin devamında sağlanan muazzam eşgüdüm gerçekleştirilmiştir.

-AK Parti hükümetlerinin iktidara geldiği günden itibaren ülkenin önünü açma ve terör sarmalını çözme maksatlı geliştirdiği ve tüm ülkede kendine uygulama alanı bulan demokratikleşme hamleleri ve bu hamlelerin bir tezahürü olarak kazanılmış halk desteği bugün terörle mücadelede olumlu bir biçimde hissedilmektedir.

- Demokratik yoldan siyaset yapmanın yolları her daim açık bulundurulurken, elinde silah olan örgütler ile her türden nedenselliği barındıran ilişki biçimine yönelik net bir tavır sergilenerek mücadele edilmekte ve bu doğrultuda terör ile bağlantılı, teröre destek veren yerel yönetimlere yasal neşter atılmaktadır.

-1990’lı yıllarda uygulanan terör ile mücadele stratejisinin tam aksine seçilmiş siyasetin bir tercihi olarak terörist ile vatandaş ayırt edilerek bölge halkının sürekli nabzı tutulmuş ve destekleri sağlanmaktadır.

-Devlet mekanizmasının davranış kodlarını elinde bulundurup bunları iç ve dış ortamlara sürekli sızdıran FETÖ mensupları devlet mekanizmasından ayıklanmaktadır.

-İstihbarat alanında daha etkin mekanizmalar (ihbar sistemi, teknolojik ve anlık istihbarat vb.) ihdas edilmekte ve her türden istihbaratta milli bir sistemin tezahürü olarak dışarıya bilgi sızıntısı önlenmektedir.

-Terör ile mücadelede büyük oranda milli ve yoğun teknoloji kullanılmaktadır.

-Terörün maddi kaynakları ve terör örgütünün her kademesindeki lider kadrosuna yönelik mevsim kısıtı olmaksızın başarılı nokta operasyonları yapılmaktadır.

-Terör örgütünün gerek yurt içi gerekse sınırlarımız dışındaki bölgelerden her türden silah ve personel geçişlerini sağladığı alanlar -yukarıda bahsedilen yoğun teknoloji, anlık ve insan istihbaratının iyi eşgüdümü sonucunda- örgütçe kullanılamaz hale getirilmekte ve bu konuda daha akılcı yaklaşımlar belirlenerek terör örgütünün manevra alanı oldukça daraltılmaktadır.

-Terörü asıl amacına ulaştıracak olan ve halkta galeyana yol açabilecek araçların başında gelen, terörün amacına hizmet maksatlı oluşturulmuş internet ve sosyal medya hesapları ile yoğun mücadele gerçekleştirilmektedir.

2017 Yılı Terörle Mücadele Değerlendirmesi

Yukarıda özet olarak sunulan yeni terörle mücadele konseptinin 1990’lı ve 2000’li yıllardaki mücadelelerden farklılaşmasına neden olan parametreleri doğrultusunda 2017 yılının ve önümüzdeki yıllardaki mücadelenin farklı sayfalar açabileceği kuşkusuz düşünülebilir.

Operasyonlar Devam Ediyor

Bu bilançoya ülke sınırları dışında icra edilen operasyonlarda öldürülen PKK’lılar dahil edildiğinde İçişleri Bakanlığına göre rakam 800 civarındadır. 2015 Temmuz ayından bu yana öldürülen toplam PKK’lı sayısı ise 11 bin civarındadır. Terörle mücadele kapsamında uzun yıllardan bu yana hava ve kara harekatları icra edilen Irak’ın Kandil, Hakurk, Zap, Metina, Haftanin, Avaşin bölgelerine çok sayıda hava harekatı ile nokta kara operasyonları icra edilmiştir.

Ayrıca yeni güvenlik stratejisi doğrultusunda Türkiye’nin uzun süredir ikaz ettiği, Suriye’nin Karaçok ile Irak’ın Sincar bölgesine önleyici hava harekatı icra edilmiştir. PKK’nın DEAŞ ile mücadele görüntüsü altında ele geçirerek Kandil’den Afrin’e kadar uzanan bir hattı kontrolü altına almayı ve Türkiye’yi Ortadoğu’dan tecrit etmeyi planladığı terör koridoru, önce Fırat Kalkanı Harekatı ile sonra da aynı anda iki farklı ülke topraklarına yönelikicra edilen mezkur hava harekatı ile sekteye uğratılmış fakat bu koridordaki tehdit unsurları tamamen tasfiye edilmemiştir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 29 Nisan 2017 tarihli konuşmasından da açıkça anlaşılmaktadır ki Türkiye terörle mücadele kapsamındaki yeni stratejisi doğrultusunda Menbiç’ten Kandil’e kadar uzanan bölgede dizayn edilmek istenen terör koridoruna ön alıcı mahiyette askeri, istihbari, siyasi ve ekonomik müdahalelerde bulunmaya devam edecektir.

Dolayısıyla Türkiye’nin kendisine karşı yürütülen ve ülkeyi istikrarsızlaştırmaya, içine kapatmaya matuf hamlelere proaktif hamlelerle karşılık vermeye devam etmesi gerekmektedir. Terör ile mücadele kapsamında özellikle 15 Temmuz kanlı darbe girişimi sonrasında siyasetin inisiyatifi eline alarak oluşturduğu yeni güvenlik konseptini geliştirerek uygulamaya devam etmesi, 1990’lı yıllarda güvenlik sektörünün denetimsizliği ve siyasetin bu alanı her anlamda güvenlik bürokrasisine bıraktığı zamanlara geri dönülmemesi gerektiği gibi, terörle mücadelede asıl zemin kaymasına neden olan bu yılların sık sık gündemde tutularak aynı hatalara tekrardan düşülmesinin önüne geçilmesi gerekmektedir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası