Kriter > Ekonomi |

10 Büyük Ekonomiden Biri Olma Hedefinin Rasyonalitesi


Eurostat’ın 2022’deki 36 Avrupa ülkesi araştırmasına göre Avrupa’daki ortalama fiili bireysel tüketim fiyat düzeyi 100 alınırsa, aynı endeks değeri için Türkiye’nin fiyat düzeyi sadece 36’dir. Yani Avrupa’da ortalama 100 avroya alınan bir mal ve hizmet sepeti Türkiye’de 36 avroya (neredeyse 3’te 1 fiyatına) alınabilmektedir.

10 Büyük Ekonomiden Biri Olma Hedefinin Rasyonalitesi

1,1 trilyon dolarlık Türkiye ekonomisi, IMF verilerine göre, 2024 başı itibariyle ve cari fiyatlarla 18. büyük küresel ekonomi konumunda. Ancak, ülke karşılaştırmalarını satın alma gücüne (SAGP veya PPP) göre yapmak çok daha uygun olacaktır. Nitekim, 10 bin dolarlık bir kişi başı gelir, fiyat düzeyi ve satın alma gücü itibariyle, başka bir ülkede aslında 20 veya 30 bin dolarlık alım gücüne de denk geliyor olabilir. Bu yüzden de doğrusu GSYH’leri (milli gelir) SAGP üzerinden karşılaştırmaktır.

Bu doğrultuda, ülkeler arasındaki fiyat farkları da göz önüne alındığında yani ülkelerin SAGP ile yapılan sıralamalarda Türkiye aslında daha üst sıralarda yer almaktadır. Daha spesifik olarak, SAGP ile yapılan hesaplamalarda Türkiye, şimdiden küresel ekonomiler liginde 11. sıraya kadar çıkabilmektedir. Cari fiyatlarla 13,1 bin dolar seviyesindeki kişi başı milli gelir de SAGP ile 40 bin dolar seviyelerini yakalayabilmektedir.

Bu ciddi değişimin temel nedeni de ülkeler arası fiyat farklarıdır. Örneğin, Eurostat’ın 2022’deki 36 Avrupa ülkesi araştırmasına göre Avrupa’daki ortalama fiili bireysel tüketim fiyat düzeyi 100 alınırsa, aynı endeks değeri için Türkiye’nin fiyat düzeyi sadece 36’dir. Yani Avrupa’da ortalama 100 avroya alınan bir mal ve hizmet sepeti Türkiye’de 36 avroya (neredeyse 3’te 1 fiyatına) alınabilmektedir.

 

HARİTA 1. SAGP VERİLERİNE GÖRE ÜLKELERİN 2024 BAŞINDA KÜRESEL EKONOMİDEN ALDIKLARI PAYLAR

 

Bu veriler esas alındığında da, örneğin IMF’nin SAGP verilerine göre, Türkiye 2023 sonu itibariyle küresel ekonomiden yüzde 2,06 pay almaktadır. Çok değil 20 yıl önce, 2002’de, bu oran yüzde 1,3 seviyesinde idi. Dolayısıyla da Türkiye, son 20 yılda, (SAGP’ye göre) küresel ekonomiden aldığı payı yüzde 50 artırmış durumdadır.

 

GRAFİK 1. TÜRKİYE’DE SAGP’YE GÖRE KİŞİ BAŞI GSYH

 

IMF’ye göre Türkiye’nin SAGP bazlı kişi başı GSYH’si 42 bin doları aşmış durumdadır. Dünya Bankası’na göre de 40 bin dolara yaklaşmış durumdadır. Özellikle de 2002 sonrası dönemde, SAGP bazlı olarak (2008’deki küresel finansal kriz ve 2018-2020 arası finansal oynaklık dönemi dışında) reel anlamda milli gelirde düzgün bir artış eğilimi göze çarpmaktadır.

 

Satın Alma Gücü Paritesi SAGP Tam Olarak Nedir?

Tüm dünyada, ülkeler arası hayat pahalılığı ve yaşam kalitesi farklılığını ölçmek için kullanılan standart yöntemlerden biri de ülkeler arası fiyat düzeylerinin eşitlenmesini baz alan SAGP (veya PPP) yöntemidir. SAGP, ülkeler arasında mal ve hizmetlerin karşılıklı fiyat farklarını göz önüne alır. Bu yöntemin kullanımı ise özellikle de ülkeler arasında doğrudan ticarete konu olmayan (non-tradable) ürünlerin fiyat farkları nedeniyle önemlidir.

Cari kurlara göre düzenlenen (örneğin dolar bazındaki) standart GSYH karşılaştırmaları ise sadece tradable goods denen uluslararası ticareti yapılan ürünlerin fiyatlarına dayalıdır. Oysa, Penn Dünya Tablosu (PWT) gibi hesaplar, ülkelerin uluslararası ticarete konu olan veya olmayan tüm ürünlerini hesaplamalara katar. Bu sayede de ülkedeki tüm fiyatların (ticareti yapılmayanlar dahil) ortalamasından oluşan bir SAGP oluşur ve karşılaştırmalar bunun üzerinden yapılır.

Dolayısıyla da uluslararası karşılaştırmalarda bugünkü temel sorun, ülkeler arası fiyat ve kur farklılıklarıdır. Bu yüzden de milli gelirleri reel olarak karşılaştırmak için, ortak bir fiyat seviyesi ve kura ihtiyaç bulunmaktadır. SAGP (PPP) ve PWT verileri de tam olarak bunu yapar. Bu şekilde, ülkenin küresel ekonomi içindeki reel ağırlığını ölçmek için ise 2005 öncesi Penn Dünya Tablosu verileri kullanılırken; 2005 sonrası, Uluslararası Mukayese Programı (ICP) fiyat verilerinden faydalanılmaktadır.

Bununla birlikte, SAGP, ülkeler arası verimlilik farklarını da göz önüne alır. Örneğin, ülkeler zenginleştikçe, verimlilikleri ve dolayısıyla da ücret ve fiyatları da sürekli yükselir (Balassa-Samuelson Etkisi). Bu yüzden de fakir ülkelerin reel GSYH’leri, cari kurlarla hesaplandığı zaman çok daha düşük görünür. Bu hesaplamalar, reel GSYH’nin ciddi anlamda değişebildiğini ortaya koymaktadır.

Balassa-Samuelson etkisi, bu etkinin popüler bir ölçü birimidir. Buna göre, daha az gelişmiş ülkelerde reel hesaplama farkı çok daha yüksektir. Bu doğrultuda da örneğin Türkiye gibi kalkınma yolculuğunda Avrupa ve ABD’nin görece gerisinde kalan ülkelerin reel GSYH’leri da aslında göründüğünden çok daha yüksektir.

Penn Etkisi kavramı ile de açıklanan bu realite, ülkelerin reel GSYH’lerinin göründüğünden çok daha büyük olabileceğini gösterir. Buna göre, ülkeler arası GSYH karşılaştırmalarında SAGP yerine cari kurlar kullanıldığında, reel GSYH’ler olduğundan çok daha küçük görünebilir. Çin’in, aslında olduğundan çok daha zengin olabileceği ile ilgili alım gücüne dayanan veriler de buna önemli bir kanıt olarak gösterilir.

The Economist dergisi tarafından, 1986’dan bu yana yayınlanan Big Mac Endeksi de ülkeler arasındaki bu alım güçleri ve fiyat düzeyi farklarını ölçmek için kullanılan bir başka popüler örnektir.

 

Türkiye ve Küresel Görünüm

Cari fiyatlar ile ABD, bugün hâlâ dünyanın en büyük ekonomisidir. 2016’dan itibaren ise Çin, SAGP’ye göre, liderliği eline almış durumdadır. ABD’nin, SAGP’ye göre en büyük ekonomi haline gelen Çin’i özellikle de 2018’den itibaren ticaret savaşları ve politik çevreleme stratejileri ile sınırlamaya çalışması da sürpriz olmamalıdır. 2050’ye kadar ise Hindistan’ın da ABD’yi (SAGP’ye göre) sollaması beklenmektedir.

Mevcut durumda, ABD’nin liderlik ettiği cari küresel ekonomik görünümde ise IMF’nin 2024 ve 2025 küresel büyüme beklentisi (tıpkı 2023’te olduğu gibi) yüzde 3,2 seviyesindedir (tarihi ortalama yüzde 3,8). Küresel büyümenin 2029’a kadar da yüzde 3’e gerilemesi beklenmektedir. Küresel enflasyonun da (2023’teki yüzde 6,8 seviyesinden) 2024’te yüzde 5,9’a ve 2025’te de yüzde 4,5’e gerilemesi beklenmektedir.

Türkiye ekonomisi ise 2020’deki pandemi döneminde dahi yüzde 1,9 ile büyümeye devam eden nadir ekonomilerden biri idi. Büyüme 2021’de yüzde 11,4 ve 2022’de de yüzde 5,6 seviyesinde seyretti. Türkiye son olarak da 2023’te de yüzde 4,5 büyüdü. Dolayısıyla da son 3 yılda Türkiye’de ortalama yüzde 7,1 büyüme kaydedildi.

GSYH, 1,1 trilyon doları aştı. Kişi başı gelir de 13,1 bin dolar ile yeni bir rekor kırdı (OVP hedefi 12,45 bin dolar idi). Büyüme, 14 çeyrektir kesintisiz sürerken; makine-teçhizat yatırımları da 18 çeyrektir üst üste artış kaydetmektedir. Uluslararası kuruluşların (IMF, Dünya Bankası ve OECD) büyüme beklentileri de yüzde 3 ile yüzde 4 arasında (genelde küresel büyüme ortalamasının üzerinde) değişmektedir.

2026 sonunda, 1,3 trilyon dolarlık ekonomi ve yaklaşık 15 bin dolarlık kişi başı gelir ile yüksek gelir grubu ülkeleri arasına girme hedefi konmuş durumdadır. 2028 hedefi de 1,5 trilyon dolar GSYH ve 16 bin dolar kişi başı milli gelir. Mevcut durumda yüzde 9’un altına gerileyen işsizliğin ve görece yüksek seyreden enflasyonun, 2026’da tek hanelerde kalması beklenmektedir.

Ancak, daha önemlisi, 2022’nin başından itibaren, Batı’daki sıkılaşma adımları ve gerileyen dış talebe rağmen Türkiye’nin ihracatının artıyor olması büyük bir başarıdır. Bu yıldan itibaren, azalmaya başlayan sıkılaşma adımları ve adım adım gelecek (ve hatta önümüzdeki bir yılda resesyon korkusuyla gelebilecek) normalleşme veya yeni genişleme adımları ile ihracat yeni rekorlar da kırabilir.

Şubat 2024 itibariyle yıllık cari açık, 31,8 milyar dolara kadar geriledi. Temel dinamik, elbette, dış ticaret açığı gerilemesidir. Cari açık, Mayıs 2023’te 60 milyar dolar seviyesinde idi (toplam 28,3 milyar dolarlık gerileme). Aylık bazda, 2024’te, 2023’e oranla gerileme devam etmektedir.

Bir yıl önce, Bahar 2023'te yüzde 73,8 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı da Bahar 2024'te yüzde 75’e yükselmiş durumdadır. Türkiye’nin küresel ihracattan aldığı pay yüzde 1,08’lerde (tarihi yüksek seviye). 2028’de ise ihracatın da (375 milyar doları mal ve 200 milyar doları hizmet olmak üzere) 500 milyar doların üzerine çıkarılması hedeflenmektedir. 2028’de turizm gelirlerinin de 100 milyar doların üzerine çıkarılması hedeflenmektedir.

 

Küresel Konum Nasıl Değişecek?

Küresel ekonomi içinde önemli bir potansiyele, (fiyat oynaklıkları ve zayıflayan alım gücüne rağmen) pozitif bir reel görünüme sahip Türkiye, tüm uluslararası kuruluşların SAGP bazlı değerlendirmelerinde de şimdiden 12 dev adamdan biri konumundadır. 2024 itibariyle, artık ilk 11’e de girdik. Türkiye, SAGP’ye göre dünyanın 11. büyük ekonomisi, Avrupa’nın ise 5. büyük ekonomisidir.

Bu tür GSYH karşılaştırma hesaplamalarında karşılaşılan temel sorunlardan biri, burada da altı çizildiği gibi, ülkelerin GSYH’lerinin karşılaştırılmasında cari kurların baz alınmasıdır. Bu da örneğin ülke ekonomilerindeki ağırlığı ciddi boyutlara ulaşan uluslararası ticareti yapılmayan malların hesaba katılmaması gibi kritik sorunlar ortaya koymaktadır. Dolayısıyla da ülkeler arasındaki fiyat düzeyi farkları giderilerek yapılacak hesaplamaların önemi artmaktadır.

Öte yandan, uluslararası danışmanlık şirketi PwC, 2050’ye kadar küresel ekonominin yüzde 130 büyümesini, Çin’in de (SAGP’ye göre) küresel ekonominin yüzde 20’si büyüklüğüne ulaşmasını beklemektedir. ABD ve 27 AB üyesinin paylarının azalması beklenirken, gelişmekte olan ekonomilerin, gelişmiş ekonomilerin iki katı büyümesi; Endonezya, Hindistan ve Çin gibi ülkelerin ekonomik ağırlıklarının ise artması beklenmektedir. Türkiye, Meksika ve Vietnam gibi ülkelerin daha üst sıraları zorlaması beklenmektedir.

Örneğin, Türkiye’nin son 20 yıldaki SAGP’ye göre kişi başı GSYH büyümesi yüzde 260’ı bulmaktadır. Aynı dönemde, SAGP’ye göre ulusal GSYH hesaplamalarındaki yakın rakipler İtalya, Birleşik Krallık ve Fransa’da ise (SAGP’ye göre) kişi başı gelir artışları ancak yüzde 70-90 arasında değişmiş durumdadır.

IMF’ye göre, 2024 itibariyle, SAGP’ye göre Türkiye yaklaşık olarak 3,8 trilyon doların üzerinde ekonomik büyüklüğü ile 11. büyük ekonomi konumunda bulunmaktadır. İtalya ve Meksika gibi, SAGP’ye göre 3,4 trilyon dolarlık ekonomiler ile arasında hatırı sayılır bir fark bulunmaktadır. Dünya Bankası’nın Uluslararası Mukayese Programı’na (ICP) göre de (2022 itibariyle) 3,3 trilyon dolarlık milli gelir ile Fransa ve Birleşik Krallık gibi 3,9 trilyon dolarlık ekonomileri yakından takip etmektedir.

Dolaylısıyla, 11.’lik, karşılaştırmalı ekonomik performans sıralaması ile şimdilik güvende iken; Türkiye’nin ilk 10 ekonomi arasını zorlaması için yakalaması gereken (2024 rakamları ile) yaklaşık 4 trilyon dolarlık Fransa ve Birleşik Krallık gibi iki yakın (veya daha olası) rakibi bulunmaktadır. Ancak, genç nüfus, altyapı, stratejik konum ve ticari potansiyelleri itibariyle Türkiye’nin İngiltere ve Fransa’dan daha avantajlı olduğu konusunda ise şüphe yok.

Ancak, uzun vadeli sürdürülebilir kalkınma, rekabet ve ekonomik büyüme için GOÜ’lerin altyapılarını sağlamlaştırması ve daha sağlam kurumsal yapıya ulaşmaları da şart. Dahası, her iki rakip ülkenin de son dönemler yaşadıkları (Avrupa geneli) enerji krizleri, siyasi belirsizlik ve Rusya-Ukrayna krizi ile bağlantılı imalat sanayi ve bütçe sorunları ile yeni göç dalgaları da tüm Avrupa’yı olduğu gibi bu iki ülkeyi de etkiliyor.

Tüm bu nedenlerle, Türkiye’nin 10 büyük küresel ekonomiden biri olma hedefi, cari fiyatlar ile (en azından) önümüzdeki 3-5 yılda zor görünse de gıda ve hizmet sektörü enflasyonu kontrol edilebilirse, SAGP bazlı olarak rasyonalite kazanabilir. Türkiye yakın zamanda SAGP ile 10 büyük ekonomi arasına rahatlıkla girebilir. Nitekim, ülkeler arasındaki fiyat düzeyi farkları giderilerek yapılan hesaplamalarda da Türkiye şimdiden küresel ilk 11’de. Daha önemlisi, yeni bir atılım için potansiyeli de yeterlidir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası