Kriter > Dosya > Dosya / Türk Dünyası |

Türk Dünyasında Ekonomik İş Birliği


Küresel sistemin değişim süreci içerisinde gelişen Türk dünyası, yeni bir eşiğe gelmiş bulunuyor. Kurumsal yapılar inşa ederek ilişkileri daha sağlam hale getiren Türk devletleri, yeniçağın dönüşümlerine öncülük ediyorlar. Bu bağlamda Türk dünyası ekonomik entegrasyonu artırarak, değişimden daha fazla yarar sağlayabilir. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu doğal kaynaklar Türk Cumhuriyetlerinde bulunuyor. Aynı şekilde Türk devletleri, Türkiye’nin gelişmiş imalat sanayi tecrübesini örnek olarak alıyor.

Türk Dünyasında Ekonomik İş Birliği
Türkiye'de üretilen ihracat malzemelerini Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan'a götüren 82 konteynerden oluşan 940 metrelik trenin yükleri, Bakü'nün Alat Limanı'ndan Hazar Denizi'ne açıldı. (Resul Rehimov/AA)

Türk kimliği çatısı altında son 30 yıldır üst düzeyli ilişkiler geliştiren Türk devletleri siyasi, ekonomik, toplumsal ve kültürel alanda iş birliğine gidiyor. Türk Konseyinin kurulumuyla daha da belirginleşen bu iş birliği, günümüzde pek çok alanda ortak çalışmalar yapılmasını sağladı. Türk devletleri arasında çok daha derin ilişkilerin oluşturulması amacıyla kurulan Türk Konseyi günümüzde 5 üye, 1 gözlemci ülkeden oluşuyor. Gümrük, ticaret, turizm, eğitim ve ulaşımda daha fazla iş birliği ve bütünleşmeyi amaçlayan Türk devletleri; 1,1 trilyon dolarlık milli gelirleri, 560 milyar dolarlık dış ticaret hacimleri ve rekabet güçleriyle küresel ekonomiden daha fazla pay istiyorlar. Mevcut ekonomik potansiyelin artırılması ise taraflar arasındaki entegrasyonun derinleşmesiyle mümkün hale gelebilecek. Türk dünyasında daha fazla iş birliği için kurulan diğer kuruluşlar arasında TÜRKSOY, TÜRKPA, Türk Kültür ve Miras Vakfı, Türk Akademisi, Türk Üniversiteler Birliği ve Türk Dünyası Belediyeler Birliği yer alıyor. Oluşturulmaya çalışılan ortak kurum ve girişimler ise ekonomik altyapının gelişmesine önemli katkı sunuyorlar.

Avrupa Birliği, Avrasya Ekonomik Topluluğu ve ASEAN gibi kuruluşlara kıyasla Türk Dünyası iş birliği alanlarını yeni keşfediyor. 30 yıllık bağımsızlık döneminin ardından gelen farkındalık değişen küresel sistemin önemli bir yansıması. 1990’da dünya ekonomisinin yüzde 60’ını oluşturan Kuzey Amerika ve Avrupa artık eski başat etkiye sahip değil. Günümüzde Çin, Japonya ve Güney Kore gibi aktörler, dünyanın üretim üsleri haline gelerek küresel ekonominin yüzde 40’dan fazlasını oluşturuyorlar. Küresel ticaretin merkezi haline gelen Doğu Asya, Batı Asya’nın aktörlerini de değişime teşvik ediyor. Bu değişimin ana aktörlerinden olan Türk dünyası, Doğu-Batı arasında ticaretin kesişim noktasında bulunuyor. Buna paralel olarak 150 milyonu geçen nüfusuyla Türk dünyası kurumsallaşmayı güçlendirerek iş birliğini farklı alanlara taşıyor ve geliştiriyor.

Grafik 1 Türkiye-Türk Cumhuriyetleri Dış Ticaret

 

Türk Dünyasının Ekonomik Potansiyeli

Geniş bozkırların coğrafyası olan Türkistan ya da şimdilerde kullanılan ismiyle Orta Asya, kadim bir Türk yurdu. Yaklaşık 70 milyonluk nüfusuyla Türklerin ata yurdu, zengin yer altı kaynaklarına sahip; Kazakistan kömür, doğalgaz ve petrol kaynakları, Özbekistan kömür ve doğalgaz açısından zengin, Türkmenistan dünyanın en büyük doğalgaz rezervine sahip ülkeleri arasında yer alıyor, Kırgızistan ise dağlık coğrafyası nedeniyle hidro enerji üretim kaynakları açısından zengin bir aktör. Doğal kaynakların yanı sıra yetişmiş insan kaynağı ile de bölge önemli bir potansiyel taşıyor. 2023’te 6 Türk Cumhuriyetinin toplam nüfusunun 165 milyona ulaşması bekleniyor. (Tablo 1). Avrupa Birliği, Rusya, Belarus, Ukrayna ve Ermenistan genelinde toplam nüfus azalmaya devam ederken, Türk dünyasında artış sürüyor. Ekonomik aktivizm açısından önemli bir etmen olan genç, dinamik ve yetişmiş insan kaynağı, Türk dünyasının en büyük zenginliği. Ayrıca Türk Konseyi’nde alınan kararlarla başlatılan ortak eğitim programları, insan kaynağı potansiyeline ciddi anlamda katkı sunacak.

Türk dünyasının sahip olduğu ekonomik altyapı birlikte iş yapılabileceğine işaret ediyor. Savunma sanayi, turizm ekonomisi ve ortak üretim tesislerinin kurulumu Türk dünyasının eğilmesi gereken alanların başında geliyor. Özellikle Türkiye’nin son dönemde tecrübe ettiği savunma sanayi gelişim süreci, Türk dünyasıyla paylaşılarak ülkelerin daha bağımsız hareket edebilmesine katkı sunacaktır. Türk Cumhuriyetlerinden Türkiye’ye uzanacak yeni enerji hatları ise Avrupa ile ticari ilişkilerin gelişmesini sağlayacaktır. Avrupa ve Asya arasındaki 3 trilyon dolarlık ticaret göz önüne alındığında Türk dünyasının bir köprü görevi görebileceği anlaşılıyor. Özel sektör temsilcileri de sürecin dışında tutulmamalı, karşılıklı yatırım, proje ve yardım girişimleri farklı alanları kapsayacak şekilde genişletilmelidir.

 Grafik 1 Türkiye-Türk Cumhuriyetleri Dış Ticaret

Türkiye ile İlişkiler

Dış ilişkilerde iş birliği ve dayanışmanın artırılması, ortak tarih kitaplarının hazırlanması, birlikte diaspora faaliyetlerinin yürütülmesi ve ortak gümrük çalışmalarının hızlandırılması, Türkiye-Orta Asya Cumhuriyetleri arasındaki ilişkilerin iyi bir seviyede olduğuna işareti. Beraber kalkınma ve dünya ile entegrasyonun güçlendirilmesini de önceleyen Türk devletleri, ortak kültür temelinde hareket ediyorlar. Kurumsal ilişki altyapısının Türk Konseyi ile belirgin hale geldiği ortak girişimlerin en önemli çıktılarından biri ise ekonomik alanda iş birliğinin güçlendirilmesidir. Son 30 yılda ikili ticaret hacminin geldiği yer göz önüne alındığında ekonomik iş birliğine daha fazla önem verilmesi gerekiyor. 2020’de 7,57 milyar dolara ulaşan Türkiye-Türk Cumhuriyetleri arasındaki dış ticaret hacmi, potansiyelinin gerisinde bulunuyor. 1995’ten itibaren dış ticaretin 10 kattan fazla artması, iyi bir çıkış ivmesi olmasına rağmen, rakamlar, taraflar arasındaki potansiyelin henüz ekonomik ilişkilere yansımadığını gösteriyor. Ayrıca Türkiye’nin dış ticaretinin yüzde 1,94’ünü oluşturan Türk Cumhuriyetleriyle olan ekonomik ilişkilerin kota uygulamaları, yatırım ve ortak projelerle artırılması da gerekiyor. (Grafik 1).

Ülkelerin Türkiye ile dış ticareti incelendiğinde Azerbaycan’ın en büyük ortak olduğu görülüyor. Azerbaycan’ı Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan izliyor. Türkiye’nin Türk Cumhuriyetlerine ihracatına bakıldığında makine ve mekanik cihazlar (843,56 milyon dolar), elektrikli makine ve cihazlar (364,78 milyon dolar), tekstil (315,18 milyon dolar), demir ve çelik (294,50 milyon dolar), mobilyalar (189,63 milyon dolar), motorlu kara taşıtları (177,4 milyon dolar), hava taşıt ve parçaları (172,63 milyon dolar) öne çıkıyor. İthalatta da bakır (1,08 milyar dolar), pamuk (497,97 milyon dolar), alüminyum (270,37 milyon dolar), mineral yakıtlar (176,27 milyon dolar), çinko (167,24 milyon dolar) ve plastik (161,41 milyon dolar) ciddi yer kaplıyor (Tablo 2). Dış ticaret sektörlere göre incelendiğinde, Türkiye’nin ihracatı çeşitli sektör ve imalat sanayine dayalı iken, ithalatın doğal kaynak ve tarım ürünlerinden oluştuğu görülüyor. Orta Asya Cumhuriyetlerinin dış ticaret profiliyle uyumlu olan mevcut durum, Türkiye’nin imalat sanayi tecrübesini kardeş ülkelere aktarılabileceğinin de bir işareti.

Tablo 1 Asya Yüzyılda Türk Devletleri (2023)

Ekonomik İş Birliğinde Yeni Fırsatlar

Türkiye, “Yeniden Asya” yaklaşımıyla dünya merkez ağırlığının Batıdan Doğuya kaydığını vurgularken, Kazakistan, Rusya ve Çin ile dengeli ilişkilerin önemini dile getiriyor, Özbekistan ekonomisini dış dünyaya açıyor, Türkmenistan ihracat kapasitesini artırmaya çalışıyor, Kırgızistan yetişmiş insan gücüyle, yatırımcıları ülkeye finansal kaynak getirmeye teşvik ediyor, Azerbaycan, işgal altındaki topraklarını kurtararak yeni bir ekonomik atılıma hazırlanıyor. Yani küresel sistemin değişim süreci içerisinde gelişen Türk dünyası yeni bir eşiğe gelmiş bulunuyor. Kurumsal yapılar inşa ederek ilişkileri daha sağlam hale getiren Türk devletleri, yeniçağın dönüşümlerine öncülük ediyorlar. Bu bağlamda Türk dünyası ekonomik entegrasyonu artırarak değişimden daha fazla yarar sağlayabilir. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu doğal kaynaklar Türk Cumhuriyetlerinde bulunuyor. Aynı şekilde Türk devletleri, Türkiye’nin gelişmiş imalat sanayi tecrübesini örnek olarak alıyor. Bu perspektiften hareketle gümrük, turizm, ticaret, savunma ve eğitimde daha fazla iş birliğine gitme isteğine sahip Türk dünyası refahın yayılmasını önceliyor. Ancak ortak yatırım, proje ve girişimlere orta ve uzun vadede daha fazla önem verilmesi gerekiyor. Bu minvalde Türkiye’nin öncülüğünde gelişen yatırımların Azerbaycan örneğinde olduğu gibi karşılıklı ve dengeli olarak gelişmesi önem taşıyor. Ayrıca Türk Cumhuriyetlerinin Türkiye ile olan ticari ilişkilerini geliştirmesi ve farklı bölgelerde ortak girişimleri daha fazla teşvik etmesi gerekiyor.

Sonuç olarak Türk dünyasının ekonomik iş birliği ve entegrasyonu daha fazla öncelemesi, taraflara daha büyük yarar getirecek ve stratejik önemlerinin artmasını sağlayacaktır. Buna bağlı olarak Türk dünyasının ekonomik refahı, dış ticareti ve entegrasyonu farklı alanlarda gelişecek ve uluslararası hale gelecektir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası