Türkiye’nin Orta Asya ve Kafkasya’daki Türk Cumhuriyetleri ile ilişkilerinin tarihsel, kültürel, diplomatik ve güvenlik gibi birçok derinlikli boyutu bulunuyor. Bunların en önemlilerinden biri de enerji boyutu. Bu yazıda, öncelikle Türkiye’nin bugünlerde bağımsızlıklarının 30. yılını kutladığımız Orta Asya ve Kafkasya’daki Türk Cumhuriyetleri ile enerji alanındaki mevcut ilişkilerinin stratejik önemi ele alınacak. Daha sonra, Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri arasındaki enerji alanındaki iş birliğinin daha da artırılabilmesi için değerlendirilebilecek potansiyel fırsatlar incelenecek. Yazıda son olarak, Türkiye’nin diğer Türk Cumhuriyetleriyle enerji alanındaki iş birliğinin daha da geliştirilmesine katkı sağlayabilecek bazı mütevazı öneriler ortaya koyulacak.
Güvenilir Piyasa Türkiye
Türkiye ile diğer Türk Cumhuriyetleri arasındaki enerji alanındaki iş birliğinin stratejik düzeyde büyük bir önemi var. İkili ve bölgesel düzeydeki ilişkilerin geliştirilmesinde enerji iş birliğini önemli kılan iki neden bulunuyor. Bunlardan biri genel olarak enerjinin tüm ülkelerin ekonomi ve güvenlikleri için stratejik önemi, diğeri ise Orta Asya ve Kafkasya’daki Türk Cumhuriyetlerinin küresel ölçekte dikkat çekici düzeyde sahip oldukları enerji kaynakları. Orta Asya ve Kafkasya’daki Türk Cumhuriyetlerinden Hazar Denizi’ne kıyıdaş olan Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan’ın gerek petrol gerekse doğalgaz kaynakları açısından küresel ölçekte önemi haiz çok zengin rezervleri bulunuyor. Özbekistan’da da diğer ülkelerle aynı düzeyde olmasa da önemli miktarda hidrokarbon kaynağı var. Bölgedeki diğer bir Türk Cumhuriyeti olan Kırgızistan ise esasen dağlık coğrafi yapısı nedeniyle hidrokarbon kaynaklar açısından yoksul ama dünyanın önde gelen hidroelektrik potansiyeline sahip ülkelerinden biri.
Türkiye’nin diğer Türk Cumhuriyetleri ile enerji iş birliğini daha da geliştirebilmesine olanak sağlayan önemli bir neden de Türkiye’nin Orta Asya ve Kafkasya’daki Türk Cumhuriyetlerine özellikle Avrupa’daki gelişmiş enerji piyasalarına erişimlerinde kolaylık sağlayabilecek jeopolitik ve jeoekonomik özelliklere sahip olması. Türkiye, doğusu ve güneyindeki enerji üreticileri ile Avrupa pazarındaki enerji tüketicilerini bir araya getirebilecek bir enerji merkezi olma potansiyeline sahip olduğundan, enerji alanında çok önemli bir bölgesel güç olarak ortaya çıkıyor. Türkiye, Doğu-Batı enerji koridorundaki en önemli enerji merkezi olmasının yanı sıra aynı zamanda ihracata dayalı endüstriyel gelişme stratejisi nedeniyle diğer Türk Cumhuriyetlerinin enerji kaynaklarını ithal edebilecek güvenilir bir piyasa aynı zamanda. Türkiye, endüstriyel üretim kapasitesinin giderek daha fazla artırması beklendiğinden, daha fazla enerji kaynağına ihtiyaç duyuyor. Orta Asya ve Kafkasya’daki Türk Cumhuriyetleri ise Türkiye’nin enerji tedarikine katkı yapabilecek en güvenilir kaynaklar olarak ortaya çıkıyor.
Türk Cumhuriyetleri Arasındaki Enerji İş Birliği Yeni Başlıyor
Her ne kadar Türkiye ile diğer Türk Cumhuriyetleri arasında enerji iş birliği için güçlü bir potansiyel olsa da Türk Cumhuriyetleri arasındaki bazı anlaşmazlıklar ve bu ülkelerin üçüncü ülkelerle sürdürdükleri iş birlikleri, bu alandaki potansiyelin yeterince geliştirilmesini engelledi. Özellikle yakın zamana kadar uzun süre devam eden Hazar Denizi’nin statüsüne ilişkin sorundan dolayı Azerbaycan ile Türkmenistan arasındaki gerginlik, Kazakistan’ın daha çok Rusya ve Çin ile enerji alanındaki ortak projeleri, Kırgızistan’ın hidroelektrik projelerine, Aral gölünün kurumasından dolayı diğer devletlerin olumsuz bakması, Türk Cumhuriyetlerinin enerji alanındaki iş birliklerini yeterince geliştirememesine yol açtı. Son zamanlarda ise enerji iş birliğini geliştirmek için önemli fırsatlar ortaya çıktı. Öncelikle, Hazar Denizi’nin statüsüne ilişkin sorunun, bölge ülkelerinin anlaşmasıyla çözüme kavuşması, Azerbaycan ile Türkmenistan arasındaki yakınlığın ve enerji iş birliğinin artırılabilmesi için uygun bir başlangıç noktası oluşturdu. Türkiye’nin de katkılarıyla iki kardeş ülke olan Azerbaycan ve Türkmenistan’ın iş ilişkilerini geliştirme sürecine girmeleri çok önemli. Bu gelişme, Türkmenistan’ın Türkiye ile Azerbaycan arasındaki boru hattı projelerine katılabilmesinin de önünü açacak. Aynı şekilde, Kazakistan’ın son zamanlarda Türk dünyasındaki iş birliklerine aktif destek vermesi de not edilmesi gereken bir durum. Kazakistan yönetimi, bir yandan Türkiye’nin ülkesinde enerji alanında yatırım yapmasına imkan sağlarken diğer yandan Türkiye ile Azerbaycan arasındaki enerji iş birliğine olumlu bakıyor.
Kırgızistan’ın Orta Asya ülkeleriyle hidroelektrik alanında iş birliği yapması sonrasında, Türkiye’nin Kırgızistan ve diğer Türk Cumhuriyetlerinde elektrik sektöründe yatırım ve iş birliği yapabileceği ciddi fırsatlar ortaya çıktı. Son dönemde Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri arasında özellikle Türk Keneşi çerçevesinde geliştirilen ilişkilerin, enerji sektörü de dahil olmak üzere daha kapsamlı ve derinlikli iş birliklerinin önünü açması bekleniyor. Önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek olan Türk Keneşi zirvesinde bu kapsamda önemli anlaşmaların yapılması ve ilişkilerin geleceğine dair cesaretlendirici beyanatların verilmesi hiç şaşırtıcı olmayacaktır.
Rusya’ya Alternatif Yeni Enerji Koridoru
Türkiye ile diğer Türk Cumhuriyetleri arasında enerji iş birliğinin daha da geliştirilmesi ve ortaya çıkan yeni fırsatların değerlendirilebilmesi için bazı mütevazı öneriler yapılabilir. Bu kapsamda, Orta Asya ve Kafkasya’daki Türk Cumhuriyetleri hidrokarbon kaynaklarını Türkiye üzerinden Avrupa enerji pazarına ulaştırdığında, sadece kendileri için cazip pazarlara ulaşıp, Türkiye’nin de enerji güvenliğine ve enerji merkezi olma stratejisine katkı yapmayacaklar; aynı zamanda Avrupa için Rusya’ya alternatif bir enerji koridoru oluşturarak, bölgesel enerji jeopolitiği açısından daha da önemli aktörler haline geleceklerdir. Bu kapsamda, Azerbaycan’ın Kazakistan ve Türkmenistan ile enerji iş birliğini daha da geliştirmesi, bu ülkelerin de Türkiye ile Azerbaycan arasında kurulmuş olan enerji iş birliği mekanizmalarına katılmalarının sağlanması çok önemlidir.
Türkiye’nin diğer Türk Cumhuriyetlerindeki enerji sektörlerine yatırımcı olarak da katılması çok önemli bir diğer husustur. Türkiye; Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan’daki hidrokarbon sahalarına yatırım yapabileceği gibi başta Kırgızistan olmak üzere tüm Türk Cumhuriyetlerinde yenilenebilir enerji ve elektrik üretimi konularında da yatırımlar yapabilir. Bu şekilde hidrokarbon zengini olan ülkelerle Kırgızistan’ın Orta Asya’daki çevre sorunlarına dair daha etkili iş birliği yapabilmelerine de katkı sağlanmış olur. Aynı şekilde, Türkiye ve diğer Türk Cumhuriyetleri enerji verimliliğinin artırılması, bölgesel elektrik ağlarının genişletilerek bölgesel enerji piyasalarının geliştirilmesi, enerji piyasalarının düzenlenmesi, iklim değişikliği politikalarının uyumlulaştırılması gibi konularda iş birlikleri yapabilirler. Türk Cumhuriyetleri arasındaki bölgesel enerji iş birliğinin daha da geliştirilebilmesini sağlayacak stratejik önemdeki projelere uygun kredi desteği sağlayabilecek bir yatırım bankasının kurulması da faydalı bir öneri olarak değerlendirilebilir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek olan Türk Keneşi zirvesi sırasında ve sonrasında, Türkiye ve diğer Türk Cumhuriyetlerinin enerji alanındaki iş birliklerini daha da çeşitlendirilerek derinleştirmeleri için çok önemli fırsatlar vardır. Tüm Türk Cumhuriyetleri, bu fırsatları kendilerinin ve bölgelerinin ortak menfaatine olacak şekilde geliştirebilmek için yeterli irade ve kapasiteye de sahiptirler.