Kriter > Dosya > Dosya / Afrika'da Türkiye |

Neden ve Sonuç Olarak Afrika’da Göç


Son yıllarda kıtada meydana gelen çatışmalardan kaynaklı istikrarsızlıklar, iklim değişiklikleri nedeniyle ortaya çıkan kıtlık, kuraklık gibi sorunlar ve terörizm gibi nedenlerden dolayı zorunlu göç sayılarında önemli bir artış oldu. Ve bu durum kıtada çok büyük insani trajedilerin yaşanmasına neden oldu, olmaya da devam ediyor. Öyle ki UNHCR tarafından öncelikli bir şekilde yardım edilmesi gereken “Acil Durumlar” kategorisinde yer alan toplamda 14 yerin 7’si Afrika kıtasında.

Neden ve Sonuç Olarak Afrika da Göç
(Spencer Platt/Getty Images)

2019’da dünya genelinde yaklaşık 272 milyon kişinin uluslararası göçmen konumunda olduğu ve bu göçlerin yaklaşık üçte ikisinin işçi göçü şeklinde gerçekleştiği tahmin ediliyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) “2021 Yıl Ortası Eğilimler Raporu”na göre ise bu kişilerin 84 milyondan fazlası, zorla yerinden edilmiş insanlardan oluşuyor. Dünya nüfusu dikkate alındığında, 2019’da bu rakamın dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 3,5’ine tekabül ettiği görülüyor. Öte yandan 2050 için öngörülen tahmini göç sayısının 230 milyon (dünya nüfusunun yüzde 2,6’sı) civarında olacağı bekleniyordu. Oysa 2019 verileri, beklentilerin daha 2019’a gelindiğinde önemli ölçüde aşıldığını gösteriyor. Dolayısıyla meydana gelen bu kontrolsüz artış ve yeni artış beklentileri nedeniyle göç, günümüzde küresel anlamda ana gündem konularından biri olarak yer alıyor.

Gelişme endeksi bakımından dünyanın geri kalan bölgelerine kıyasla daha kötü durumda olan Afrika, doğal olarak bu göç hareketlerinin yoğun yaşandığı yerlerin başında geliyor. Afrika’da gerçekleşen göçleri, göçün gerçekleştiği yere göre “Kıta İçerisinde Gerçekleşen Göçler” ve “Kıta Dışına Gerçekleşen Göçler”, bu göçlerin her birini de kendi içerisinde gerçekleşme nedenlerine göre “Ekonomik Nedenlerle Gerçekleşen Göçler (İşçi Göçleri)” ve “Güvenlik Nedeniyle Gerçekleşen Göçler (Zorunlu Göçler)” olmak üzere iki ayrı kategoride sınıflandırmak mümkün. Ekonomik nedenlerle gerçekleşen göçlerde daha iyi şartlarda çalışma ve yaşama arzusu ön plana çıkarken, güvenlik nedeniyle gerçekleşen göçlerde hayatta kalabilme ve güvenlik arayışı ön plana çıkıyor.

Aşağıdaki tabloda, 1960-2017 arasında Afrika kıtasında gerçekleşen göçlere ilişkin veriler kıta içerisinde gerçekleşen göçler ve kıta dışına gerçekleşen göçler şeklinde belirtilmiştir.

Tablo-1. 1960-2017 Yılları Arasında Afrika Kıtasında Gerçekleşen Göç

Tabloya bakıldığında 1960 ile 2017 arasında hem kıta içerisinde hem kıta dışına gerçekleşen göçlerde hem de toplam göç sayıları bakımından sürekli bir artış eğilimi olduğu görülüyor. Son yıllarda kıtada meydana gelen çatışmalardan kaynaklı istikrarsızlıklar, iklim değişiklikleri nedeniyle ortaya çıkan kıtlık, kuraklık gibi sorunlar ve terörizm gibi nedenlerden dolayı zorunlu göç sayılarında önemli bir artış olduğu görüldü. Ve bu durum kıtada çok büyük insani trajedilerin yaşanmasına neden oldu, olmaya da devam ediyor. Öyle ki UNHCR tarafından öncelikli şekilde yardım edilmesi gereken “Acil Durumlar” kategorisinde yer alan toplamda 14 yerin 7’si Afrika kıtasında. Bu anlamda Afrika kıtasında acil müdahale edilmesi gereken öncelikli alanlar/durumlar Burundi, Orta Afrika, Güney Sudan, Etiyopya-Tigray, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Nijerya ve Sahel bölgesidir. Bu durum günümüzde Afrika kıtasındaki durumun vahametini göstermesi açısından önemli. Yine benzer şekilde 2021 Yıl Ortası Eğilimleri Raporu’na göre 2021 ortasında dünya genelinde zorunlu göç eden kişi sayısının en fazla olduğu ilk on ülkenin beşi Afrika’da yer alıyor. Bu ülkeler Güney Sudan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Sudan, Somali ve Orta Afrika’dır.

 

En Fazla İç ve Dış Göçün Yaşandığı Kıta

Tabloda da görüldüğü üzere Afrika ülkeleri 2017 verilerine göre toplamda 25 milyon göçmene ev sahipliği yapıyor. Bu ülkelerin, ülke dışına verdikleri göç sayısı ise 36 milyon. Bu rakam 2017’de tüm dünyada meydana gelen uluslararası göçün yüzde 14,1’ine denk geliyor. 2000-2017 arasında dünya genelinde göç verme nüfusuna bakıldığında en hızlı büyüme oranı da yine Afrika’da. Bu bağlamda 2000’de Afrika kıtasında ülke dışına gerçekleştirilen göç sayısı yaklaşık 20 milyon iken 2017’de bu rakam yaklaşık yüzde 68’lik bir artışla 36 milyon oldu. Bu göçlerin yüzde 53’ü kıta içerisindeki farklı ülkelere gerçekleşmişken, yüzde 47’si ise kıta dışındaki ülkelere gerçekleşti. Kıta dışına gerçekleşen göçlerin ise yaklaşık olarak yüzde 26’sı Avrupa’ya, yüzde 12’si Orta Doğu ve Asya’ya, yüzde 7’si Kuzey Amerika’ya yüzde 1’i ise Avusturalya’ya gerçekleşti.

Öte yandan “Afrika Stratejik Araştırmalar Merkezi” tarafından yayınlanan “Afrika’daki Göç Ana Yolları” isimli rapora göre 2014-2019 arasında yılda ortalama 1 milyon Afrikalı kıta içerisinde göç etti. Ayrıca yılda ortalama 78 bin yasa dışı göçmen, Avrupa’ya gitmeye çalışırken yakalandı. Avrupa’ya gitmeye çalışanlar içinde en fazla Nijerya, Gine, Mali ve Eritre gibi ülkelerden göç etmeye çalışanlar ön planda. Burada vurgulanması gereken iki unsur söz konusu. Birincisi Avrupa’ya göç etmeye çalışırken hayatını kaybeden insan sayısının oldukça fazla olması. 2014’ten bu yana Avrupa’ya göç etmek isterken Akdeniz’de hayatını kaybedenlerin sayısının 17 bini aştığı tahmin ediliyor. Diğer taraftan kıta içerisinde gerçekleşen göçlerde ölüm sayısının çok daha fazla olduğu öngörülüyor. Vurgulanması gereken ikinci husus ise bu göçlerin gerçekleşmesi esnasında insan kaçakçılığının geldiği boyut. Bölgede ortaya çıkan göç hareketleri insan kaçakçıları için önemli bir pazar alanı olmuş durumda. Sadece Trans Sahra göç yolu üzerinde yıllık ortalama 765 milyon dolarlık bir paranın döndüğü tahmin ediliyor.

Kaçak Göçmen
(Aris Messinis-AFP/Getty Images)

 

Göçün Dört Ana Nedeni Var

Afrika’da gerçekleşen göçlerin ortaya çıkma nedenlerine bakıldığında iklim değişikliği, çatışmalardan kaynaklı siyasi istikrarsızlıklar, artan terör ve şiddet eylemleri ve yoksulluk olmak üzere dört ana faktör öne çıkıyor. Bu dört ana faktörden kaynaklı olarak ortaya çıkan güvenlik ve ekonomik zayıflıklardan ötürü milyonlarca insan ülke içinde başka bir yere, ülke dışına ya da kıta dışına göç etmek zorunda kaldı/kalıyor.

İklim değişikliğinin Afrika’daki etkisine örnek olarak 2012’de Doğu Afrika’da başlayan şiddetli kuraklık halen etkisini devam ettiriyor. Bu anlamda Somali, Güney Sudan, Etiyopya, Kenya, Cibuti, Sudan, Uganda ve Burundi’ye etki eden şiddetli kuraklık, bölgede kıtlığa sebep olarak milyonlarca insanın hayatını etkiledi. Ayrıca kuraklıktan kaynaklı çevresel felaketlerin, toprak kalitesinin bozulması ve tuzlanma gibi daha uzun vadeli etkileri bulunuyor. Bu açıdan kıtada meydana gelen göçlerin bir kısmı çevresel felaketlere ve olumsuz ani iklim değişimlerine karşı bir cevap niteliği taşıyor.

 

İklim Değişikliğine Bir Örnek: Yüzde 95’i Kuruyan Çad Gölü

Nijerya, Nijer, Çad ve Kamerun ülkelerinden oluşan Çad gölü havzası da Afrika bölgesinde iklim değişikliğinden kaynaklı zorunlu göçlerin yaşandığı bölgelerden birisi. Milyonlarca insan su ihtiyacı ve geçim kaynağını Çad gölünden sağlamaktaydı ancak 1960’tan günümüze kadar olan sürede Çad gölü yüzde 95 oranında küçüldü. Bölgenin Boko Haram tarafından kontrol edilmesi ise krizin bir diğer boyutu. Nijerya'da on yıl süren Boko Haram isyanı, Çad gölü havzasında yaygın bir güvensizliğe ve yerinden edilmelere neden oldu, olmaya da devam ediyor. Bu nedenlerle Nisan 2021 itibariyle Kamerun, Çad, Nijer ve Nijerya’da yaklaşık üç milyon kişi ülke içinde yerinden edildi. Bu yerinden edilmelerin yaklaşık yüzde 72’si (2,1 milyondan fazla) ise Nijerya’da gerçekleşti. Ülke içinde yerinden edilenlere ilave olarak başta Kamerun ve Nijer’den olmak üzere 256 binden fazla kişi de Çad Gölü Havzasındaki kriz nedeniyle mülteci konumuna düştü.

Afrika’daki Orta Sahel bölgesi de son yıllarda artan krizler, şiddet hareketleri ve iklim şokları nedeniyle çok sayıda insanın zorunlu göç etmek zorunda kaldığı bir başka bölge oldu. Geniş anlamda Moritanya, Mali, Nijer, Çad, Sudan, Eritre, Senegal Burkina Faso, Nijerya, Güney Sudan ve Etiyopya’dan oluşan Orta Sahel bölgesi günümüzde dünyanın en hızlı büyüyen krizlerinden birine ev sahipliği yapıyor. Örneğin Burkina Faso’da çatışmalar nedeniyle ülke içinde yerinde edilen kişi sayısı 2018’de 47 bin iken, bu sayı Mart 2021’de 1,1 milyonu aştı. Benzer şekilde Orta Sahel bölgesindeki Mali’de 331 bin 206 kişi, Nijer’de 138 bin 229 kişi ülke içinde yer değiştirmek zorunda kaldı.

Nijerya, Somali, Kamerun ve Mozambik’te ise çoğunluğu cihatçı grupların saldırıları nedeniyle ortaya çıkan bir göç durumu yaşanıyor. Boko Haram, Eş Şebab, Ensar’ul Sunna gibi El Kaide ya da DEAŞ destekçisi radikal grupların saldırıları sonrası bir milyondan fazla kişinin evini terk ettiği tahmin ediliyor.

Bunların dışında Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde ortaya çıkan silahlı çatışmalar nedeniyle 2020’de yaklaşık 2,2 milyon kişi yerinden edilirken, Burundi’de 2015'ten bu yana süren siyasi gerilimler ve şiddet hareketleri nedeniyle yaklaşık 383 bin kişi ülke dışına göç etmek zorunda kaldı. Orta Afrika Cumhuriyeti’nde ise 2013'te çatışmaların artmasından bu yana nüfusun neredeyse dörtte biri yerinden edildi, mülteci sayısı ise 2019'da 600 binin üzerine çıktı.

 

Sonuç Yerine: Her Göç Yeni Bir Göçü Tetikliyor

Örnekleri daha da çoğaltmak mümkün olmakla birlikte bu değişimler, milyonlarca insanın geçim kaynaklarını olumsuz yönde etkiledi ve bölgede şiddetli sosyo-politik gerilimlere ve çatışmalara sebep oldu. Böylece göç bir taraftan kimi çatışmaların ve kıtlıkların bir sonucu olarak ortaya çıkarken diğer taraftan da yeni çatışmaları ve kıtlıkları ortaya çıkarak yeni göçlerin ortaya çıkma nedeni oldu.

Sonuç olarak bu kısır döngüler içerisinde göç olgusunun Afrika kıtasında ana gündem konularından biri olarak varlığını sürdürmeye devam edeceği görülüyor. Özellikle Covid’in sınırlayıcı etkileri ortadan kalktığında Afrika’da işçi göçleri sayılarında da önemli bir artış olması bekleniyor. Afrika’da yaşanan çatışmaların, şiddet hareketlerinin ve terör eylemlerinin yakın gelecekte sona erecek gibi durmamasının yanı sıra iklim değişikliğinin kıtada ortaya çıkardığı olumsuz etkilerin de artarak devam edeceği acı bir gerçek. Üstelik kıta ülkeleri maalesef bu sorunlarla tek başlarına mücadele edebilecek kabiliyet ve kapasitelere sahip değiller. Bu nedenlerle özellikle Afrika bağlamında göçe sebep olan ve göçün sebep olduğu insani problemler, başta bölge devletleri olmak üzere birçok devletin ve devlet üstü veya devlet dışı uluslararası kurumların aksiyoner inisiyatifleriyle ele alınması gereken ciddi bir meseledir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası