Türkiye’de engellilerin son on beş yıla kadar yaşadıkları sorunların hikayesi ülkenin insana ve yaşam kalitesine bakışının temel göstergesidir. Bugün Ampute Milli Takımı, altın madalyalı milli yüzücümüz Beytullah Eroğlu, rekortmen atletimiz Zübeyde Süpürgeci ve Hamide Doğangün gibi isimlerle gurur duyulsa da engellilerle ilgili adımlar ancak 2000’den sonra atılmaya başlandı. 2000’e kadar uluslararası yarışmalara sporcu bile gönderemeyen Türkiye 2004’ten itibaren ilk başarılarını yakaladı. Bu başarının sırrı 2002’de iktidarı tek başına devralan AK Parti’nin engellilerle ilgili bakış açısını değiştirmesiydi. Daha önce kent yaşamının zorluklarının dışında fiziki ve maddi imkansızlıklarla da boğuşan engellilerin ülke içinde az sayıda olduğu zannediliyordu. Çünkü sokaklarda gezebilen, hayatın içinde aktif olabilen engelli sayısı oldukça azdı.
Pozitif Ayrımcılık
2002’den itibaren engellilere yönelik pozitif ayrımcılık ilkesiyle başlayan değişimler 2005’te çıkarılan engelliler yasasıyla tamamen yasal bir altyapı kazandı. Kamu kurumlarında tüm hizmetlerin engellilere uygun hale getirilmesi için zorunlu süreç başlatıldı. Ayrıca sportif, sosyal ve kültürel aktivitelerde taleplerin yerine getirilmesi de yasal öncelik haline getirildi. Engelli yakınlarının maddi ve sosyal imkanlarla desteklenerek aktif yaşama katılımlarının sağlanması da planlandı.
Engelliler yasasıyla birlikte gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra Türkiye’de yüzde 12’nin üzerinde engelli vatandaşın yaşadığı tespit edildi. Genç nüfus içinde de çok önemli sayıda engellinin yer aldığı ülkemizde sportif başarıların az olmasının en önemli sebebi hiçbir altyapı ve imkanın sunulmamasıydı.
Kamusal yaşam alanları ve kamu binalarında engellilere öncelik veren uygulamaların devreye sokulmasının yanı sıra ailesindeki engelliye bakmak zorunda olanlara aylık maaş verilmeye başlanması da yeni imkanların önünü açan en büyük unsur oldu. Daha önce ailesinin geçimini temin etme derdindeki vatandaşların engellileri eve hapsetmek zorunda kalması nedeniyle toplumda ciddi oranda sosyal aktivite eksikliği yaşanıyordu.
Engeller Kalkınca Gelen Madalyalar
Türkiye son beş yıldır futbol, basketbol, atletizm, yüzme ve diğer birçok branşta şeref kürsüsünden madalyalarla dönüyor. Her yıl kazanılan madalya sayıları daha da artarken paralimpik oyunlarda katılım gösterilen branşlar da artıyor.
Dünya çapında başarılara imza atan Hamide Doğangün’ün hikayesi Türkiye’de AK Parti döneminde şekillenen sosyal belediyeciliğin hikayesini de anlatan iyi bir örnek.
Türkiye’nin en kalabalık ilk on ilçesi arasında yer alan Bağcılar sosyodemografik yapısıyla da birçok farklılığı barındırıyor. 1992’de ilçe statüsüne kavuşan Bağcılar yıllar içinde çok hızlı bir şekilde büyüyerek 734 bin nüfusa ulaşmıştır. Türkiye’nin elliden fazla ilinden daha kalabalık nüfusa sahip olan Bağcılar’da engelli sporcuların başarıları adının uluslararası arenada duyulmasını da sağlıyor.
İş bulmak veya yeni bir hayat kurmak amacıyla 1980’lerden sonra Anadolu’dan İstanbul’a göç eden ailelerin bir köşesinde yaşama tutundukları bir ilçe Bağcılar. Anadolu’daki etnik farklılıkların tüm unsurlarını birebir yansıtan ilçe son yirmi yıl içinde Orta Asya ve Suriye’den gelenlere de ev sahipliği yapıyor. Bağcılar’ın hızlı bir şekilde artan nüfusunun demografik farklılıkları belediye hizmetlerinde de kendini hissettiriyor.
Orta ve alt sınıfın yoğun olarak yaşadığı ilçede önemli sayıda engelli de yaşamını sürdürüyor. Bağcılar’da da engelliler için önemli adımlar atıldı. 2011’de Bağcılar’da inşa edilen Engelliler Sarayı ilçedeki dezavantajlı grupların eğitim alarak rehabilite edildiği ve atölyelerde meslek öğrendiği yer haline geldi. Binlerce engelliye 37 branşta meslek eğitiminin verildiği Engelliler Sarayı’nda Harvard Üniversitesi’nin yanı sıra Marmara, Medipol, Aydın, Kemerburgaz, Maltepe, Fatih, Kastamonu ve Bolu Abant İzzet Baysal üniversiteleri de farklı alanlarda projelerini hayata geçirdi.
Belediyenin engellilerle ilgili attığı adımlar özellikle spor alanında uluslararası yankı buldu. Başta atletizm olmak üzere birçok farklı branşta başarılı takımlar oluşturulurken bireysel yarışmalarda dünya rekorları kırıldı. Milli takım düzeyinde yarışmalara katılan sporcular Berlin’deki 2018 Para Atletizm Avrupa Şampiyonası’nda dereceleriyle rekor kırarak yedi madalyayla yurda döndü. Altın kızlar olarak adlandırılan Hamide Doğangün ve Zübeyde Süpürgeci 200 metrede 30,96’lık derecesiyle Avrupa rekoru kırarken farklı kategoride 200 metrede yarışan Hamide Doğangün 31,59’luk dereceyle birincilik kürsüsüne yerleşti. Spor tarihimize altın harflerle yazılan engelli atletler Bağcılar sakinleri tarafından havalimanında coşkulu bir törenle karşılandı.
Şampiyonluk Hikayesi
Milli atlet Hamide Doğangün’ün altın madalyaya uzanan hikayesi çok dramatik bir olayla başladı. Dokuz yaşındayken geçirdiği bir trafik kazasında yaralanan Hamide yürüme yetisini kaybetti. Yaşadığı travma nedeniyle uzun süre zor günler geçirdikten sonra Bağcılar’da belediyenin desteğiyle atletizm yarışlarında hayata yeniden tutundu. Azimli çalışmasıyla kısa sürede zirveye uzanan engelli atlet 2008’de Türkiye şampiyonu olmasının ardından milli takıma seçildi. Tekerlekli sandalye yarışlarında yurt içi ve yurt dışı yarışlarda birçok madalya aldı. Paralimpik Olimpiyatları’nda Türkiye’yi temsil eden ilk kadın engelli atlet unvanını kazanan Hamide Hollanda’da düzenlenen Bedensel Engelliler Atletizm Şampiyonası’nda Avrupa şampiyonu, Londra’daki Dünya Para Atletizm Şampiyonası’nda dünya üçüncüsü, Katar’daki Bedensel Engelliler Atletizm Dünya Şampiyonası’nda da dünya ikincisi oldu.
2017’de eski jokey Nevzat Doğangün ile hayatını birleştiren Hamide yeni bir hayatın kapılarını da araladı. Nevzat Doğangün de bir kaza sonucu yaşamını değiştirmek zorunda kalanlardan. On iki yıl boyunca jokeylik yapan Doğangün’ün Veliefendi Hipodromu’nda 2010’da bir antrenman sırasında attan düşmesiyle ayağı üç yerden kırıldı. Geçirdiği kazanın ardından üç defa ameliyat olan Doğangün 2014’e kadar jokeylik yaptı. Ancak rahatsızlıklarının artması üzerine jokeyliği bırakmak zorunda kaldı. Beş yıllık tanışıklığın ardından Hamide ile evlenmek için adım attı.
Hamide Doğangün evlendikten sonra da yarışları bırakmadı. Berlin’deki 2018 olimpiyatlarında altın madalya kazanarak ay yıldızlı bayrağı göndere çektirdi ve İstiklal Marşı’nı okuttu. Kuşkusuz bu sadece örneklerden birini oluşturuyor. Buna benzer hikayelerin ortaya çıkmasında son on beş yılda yapılanların katkısı çok büyük. Hem engellilere yaşamda yer açabilmek için psikolojik bariyerlerin kaldırılması ve onlara destek olacak imkanların sağlanması bakımından hem de engellilerin sosyalleşebilmelerini temin edecek altyapı ve üstyapının hazırlanabilmesi açısından devrim niteliğinde adımlar atıldı. Bu adımların hepsi muhatabına dokundu. Bu yüzden arka arkaya başarılar geliyor.