Kriter > Dış Politika |

Küresel Güçler İsrail’in Zulmünü Görmezden Geliyor


Yüzyıldır Filistinlilere uygulanan zulüm, bugün dahi dünyanın gözü önünde acımazsızca devam ediyor. Bu zulme tepki koyması beklenen küresel güçlerden ABD’nin İsrail’e sarsılmaz desteği, Rusya’nın konuya ilgisizliği, AB’nin sert güç yoksunluğu ve BMGK’nın kurumsal işlevsizliği devam ettikçe “İsrail meselesi”, uluslararası barışın ve güvenliğin önündeki en büyük engel olacak.

Küresel Güçler İsrail in Zulmünü Görmezden Geliyor
(AA/25 Mayıs 2021)

Sadece Ortadoğu’nun değil küresel güvenliğin önündeki en büyük engel konumundaki İsrail’in, Ramazan ayının son günlerinde Doğu Kudüs’teki Şeyh Cerrah mahallesinde yaşayan Filistinlilere ve Mescid-i Aksa’da namaz kılan cemaate saldırmasıyla bölgede yeni bir gerilim başladı. İsrail’in abluka altında tuttuğu Gazze’ye 11 gün boyunca düzenlediği kanlı saldırılar neticesinde, 66’sı çocuk ve 39’u kadın olmak üzere toplam 248 Filistinli şehit oldu. İsrail hükümeti, işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında pervasızca sivilleri katlederken, kanlı saldırılarına gerekçe olarak artık bir klişe haline gelen ulusal güvenlik ve meşru müdafaa bahanelerini öne sürdü. Bu saldırılara karşı durması ve bölgedeki gerilimi düşürmesi beklenen küresel güçlerse, herhangi bir girişimde bulunmayarak İsrail zulmünü görmezden geldiler.

Ortadoğu barış sürecine aracılık etme amacıyla 2002’de Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Rusya, Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği (AB) gibi küresel güçler tarafından oluşturulan gayri resmi oluşum niteliğindeki Ortadoğu Dörtlüsü’nün, bölgedeki son gelişmelere yönelik tavrı özel bir öneme sahip. Zira bu dörtlü yapının içerisinde, uluslararası sistemin en etkili aktörleri yer alıyor. Buna rağmen İsrail zulmünün yıllardır aralıksız devam etmesi, bu güçlerin ya soruna çözüm bulmak istemediklerine ya da çözüm bulma kabiliyetinden yoksun olduklarına işaret ediyor. Bu bağlamda Ortadoğu Dörtlüsü’ndeki küresel aktörlerin her birinin “İsrail meselesine” ve İsrail’in son saldırılarına karşı tutumlarını yakından incelemek gerekiyor.

 

ABD: İsrail’in Sarsılmaz Müttefiki

Ortadoğu politikasında geleneksel olarak İsrail’in güvenliğini önceleyen ABD, yıllardır İsrail’e siyasi ve askeri destek vermektedir. İsrail ile adeta kader birliği yapan Washington yönetimi, devlet politikası olarak her daim Tel Aviv’in yanında oldu ve mazlum Filistin halkına uygulanan zulmü görmezden geldi. Öyle ki bugüne kadar hiçbir Amerikan hükümeti, İsrail ile simbiyotik ilişkilere zarar verebilecek girişimde bulun(a)madı. İsrail meselesinde Tel Aviv’e destek verme yönündeki sarsılmaz çizgiden kısmen ayrışan Obama hükümeti bile görev süresi boyunca, bugün yaşananlara benzer olayların yaşandığı dönemlerde, İsrail’e engel olamadı. Bunun yanında ABD, BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) beş daimi üyesinden biri olarak bugüne kadar İsrail aleyhinde alınmaya çalışılan kararları, daimi üyelere özgü veto yetkisini kullanarak engelledi. Daha da önemlisi Amerikan hükümetleri, taraflar arasındaki meselenin müsebbibi olarak bugüne kadar İsrail yerine Filistinlileri gösterdi. Bu çerçevede uluslararası medyanın verdiği aktif destekle, ABD öncülüğünde siyasi bir algı operasyonu yürütüldü ve kasıtlı şekilde “Filistin meselesi” söylemi hakim kılındı. Filistinlileri dezavantajlı duruma getiren bu söylem, hala daha uluslararası kamuoyunda sorunun gerçek boyutlarının anlaşılmasının önündeki en büyük engellerden biri olarak duruyor.

ABD’nin Tel Aviv’e destek çıkmayı, geleneksel dış politika davranışı haline getirmesinin iki nedeni bulunuyor: ABD’nin İsrail’i Ortadoğu’da sadık bir müttefik olarak görmesi ve ABD’de karar verme süreçlerinde oldukça etkili olan Siyonist lobinin baskısı. Bu iki nedenden ötürü ABD dün olduğu gibi bugün de açık ara İsrail’in en büyük destekçisi konumunda. Bu noktada mevcut Başkan Joe Biden’ın, Gazze’ye yönelik saldırıların hemen ardından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu arayıp, İsrail’in kendisini koruma hakkına sahip olduğunu ifade etmesi dikkat çekicidir. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken de yaptığı benzer açıklamada, Tel Aviv yönteminin Gazze’ye saldırma hakkının olduğunu dile getirdi. Böylece gerek Biden gerekse Blinken, sadık müttefikleri İsrail’in Filistinlilere yönelik gerçekleştirdiği katliamı kasıtlı şekilde görmezden geldi. Ayrıca söylem düzeyindeki desteklerle yetinmeyen Biden yönetimi, yaşanan olaylar üzerine üç kez toplanan BMGK’da gerginliğin azaltılmasına yönelik ortak açıklama yapılmasını bile veto etti. Buna gerekçe olarak ise “ortak açıklama yapmanın, mevcut krizi çözmeye yardımcı olmayacağı” şeklinde trajikomik bir bahane sunuldu. Tüm bu somut gerçeklikler bir arada değerlendirildiğinde, ABD’nin İsrail’e verdiği desteğin ve sunduğu güvenlik şemsiyesinin, bölgedeki barış ve istikrarın tesisi yolundaki en büyük engel olduğu söylenebilir.

 

Rusya: Sorumluluk Almak İstemeyen Küresel Güç

Ortadoğu Dörtlüsü’nde yer alan bir diğer küresel güç Rusya ise konuyla ilgili gerçekçi sorumluluk almaktan özellikle kaçınıyor. Moskova yönetimi, Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi bugün de söz konusu anlaşmazlığın ve İsrail zulmünün sonlandırılması hususunda söylemden öteye geçemiyor. İsrail’in Gazze’ye yönelik son saldırılarının ardından, Rus siyasi elitlerinin ortaya koydukları tavır bunu destekler nitelikte. Örneğin; Devlet Başkanı Vladimir Putin, taraflara çatışmanın sonlandırılması ve sivil kayıplara engel olunması yönünde etkisiz bir çağrı yaptı. Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da yaptığı açıklamada, sadece tek taraflı eylemlerden uzak durulması ve Ortadoğu Dörtlüsü’nün toplanması gerektiğini söyledi. Yani gerek Putin gerekse Lavrov, sahada çözüm adına hiçbir tesiri olmayan açıklamalarla yetindi. BMGK’nın daimi üyelerinden Rusya’nın bu duyarsız tavrı ve çözüm adına sorumluluk almak istememesi, yaşanan zulmü zımnen desteklediğini gösteriyor.

Avusturya Başbakanlığı binasında İsrail bayrağı

Avusturya Başbakanlığı binasına, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarını desteklemek amacıyla İsrail bayrağı çekildi. (Aşkın Kıyağan/AA, 14 Mayıs 2021)

 

Birleşmiş Milletler: Kuruluş Amaçlarını Yerine Getiremeyen Örgüt

İsrail’in işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında yıllardır devam ettiği uluslararası hukuk ihlallerine çözüm getirmesi beklenen en önemli küresel aktör, hiç şüphesiz BM olmuştur. Kuruluş amacı itibariyle uluslararası barışı ve güvenliği koruması gereken ancak bu görevlerini uzun zamandır ifa edemeyen BM, ne yazık ki İsrail zulmüne karşı da elle tutulur bir şey yapamıyor. Bunun arka planında ise BMGK üyelerinden ABD’nin, İsrail’e destek çıkan tavrı bulunuyor. Örneğin; mayısta yaşanan son olaylar üzerine BMGK, üç kez acil toplantı gerçekleştirmiş ve bölgedeki tansiyonun düşürülmesi adına, ortak bildiri yayınlamak istemiştir. Ancak bu diplomatik girişimler bile daimi üyelerden ABD’nin tek taraflı vetosuna takılmıştır. Bu bağlamda BM’nin uluslararası barışı ve güvenliği tesis etmekle sorumlu organı BMGK’nın, bizatihi daimi üyelerden ABD’nin marifetiyle işlevsiz hale getirildiği söylenebilir. Bunun yanında diğer daimi üyeler Çin, Rusya, İngiltere ve Fransa’nın da İsrail zulmüne karşı sessiz kaldıklarını belirtmek gerekiyor. Dolayısıyla bütün bunlar, bir yandan tüm dünyaya barışı yaymak gibi şaşalı bir misyonu bulunan BM’nin yetersizliklerini ortaya koyuyor, diğer yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sık sık dile getirdiği “Dünya beşten büyüktür” söyleminin ne kadar haklı olduğunu kanıtlıyor.

 

Avrupa Birliği: “Kapasiteden Yoksun” Örgüt

Filistin-İsrail anlaşmazlığında son olarak AB’yi ele almak gerekiyor. Söz konusu anlaşmazlıkta AB, kurumsal olarak iki devletli çözümden yana olmakla birlikte, bunu hayata geçirme noktasında iki nedenden ötürü yetersiz kalıyor. Birinci neden, AB’nin bölgedeki gelişmelere doğrudan etki edebilecek sert güç kapasitesine sahip olmamasıdır. Diğer nedense, 27 üyeden müteşekkil Birlik içerisinde İsrail meselesine yönelik görüş birliği sağlanamaması ve bunun ortak hareket etmeyi zorlaştırmasıdır. Daha açık bir ifadeyle AB, ortak askeri güce ve kendi içinde görüş birliğine sahip olmadığı için söylemlerini sahaya yansıtamıyor. Bu durum, AB’yi doğal olarak İsrail zulmü karşısında etkisiz bir küresel aktör haline getiriyor. Nitekim AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, İsrail saldırıları devam ederken katıldığı bir programda, çarpıcı şekilde AB’nin bu sorunu çözebilecek kapasitede olmadığını ve bunu yapabilecek tek aktörün ABD olduğunu ifade etti. Bu durum, uluslararası siyasette daha çok normatif gücüyle ön plana çıkan AB’nin, açıkça etkisiz bir kurum olduğunu ortaya koyuyor.

Bunların yanı sıra İsrail’in mayısta Filistinlilere yönelik gerçekleştirdiği saldırılara dair AB yönetiminden ve bazı üye ülkelerden, İsrail’e destek açıklamaları bile geldi. Örneğin; Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, sosyal medyadaki paylaşımında Hamas tarafından İsrail’e yapılan karşı saldırıları kınadığını ifade ederek, İsrail zulmünü açıkça örtbas etti. Aynı şekilde İsrail’le yakın ilişkileri bulunan üye ülkelerden Almanya, Avusturya, Çekya, Hollanda, Macaristan ve Slovenya’dan; İsrail ile dayanışma mesajları geldi. Burada bahsi geçen ülkelerden bir kısmının İsrail’in ilhak planına uyarak, yakın zamanda Kudüs’te diplomatik temsilcilik açma kararı aldıklarını hatırlatmakta fayda var. Buna karşın aralarında Belçika, Finlandiya, İrlanda, Lüksemburg ve Malta’nın bulunduğu az sayıda üye ülke, AB’nin Filistinlilere daha fazla destek vermesi gerektiği yönünde açıklamalarda bulundu. Dolayısıyla sık sık insan haklarına vurgu yapan AB’nin ve üye ülkelerin, söz konusu Filistin ve Filistinliler olduğunda açıkça bir ikiyüzlülük sergiledikleri görülüyor.

Sonuç olarak 1918’den beri Filistinlilere uygulanan zulüm, bugün dahi dünyanın gözü önünde acımazsızca devam ediyor. Bu zulme tepki koyması beklenen küresel güçlerden ABD’nin İsrail’e sarsılmaz desteği, Rusya’nın konuya ilgisizliği, AB’nin sert güç yoksunluğu ve BMGK’nın kurumsal işlevsizliği devam ettikçe “İsrail meselesi”, uluslararası barışın ve güvenliğin önündeki en büyük engel olacaktır.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası