Salgın, hastalık, kuraklık ve ekonomik karmaşa günümüzde birçok kişinin sıklıkla duyduğu ifadeler haline geldi. Özellikle yılın başından itibaren dünyayı etkisi altına alan koronavirüs, yaşanılan istikrarsızlık halini uzun bir sürece yaydı. Virüsün bulaşma hızının artması ve ölümlerin kronik bir hale dönüşmesi küresel ekonomiye ciddi hasar verdi. Hükümetler ve merkez bankaları tarafından alınan birçok önlem ekonomik tahribatın tüm kesimlere yayılmasının önüne geçti ancak istenilen etkiyi yaratmadı. Birçok ülkeden gelen aşı haberleri ise piyasalar üzerinde olumlu bir etki yarattı. Fakat batı Avrupa’da Covid-19’un mutasyona uğraması ciddi problemleri beraberinde getiren bir etmen oldu. İkinci mali destek paketlerinin açıklanması küresel ekonomiye kısmi bir destek sağlasa da gelecek yıllara ilişkin önemli belirsizlikler ortaya çıktı. Bu belirsizlikler arasında işsizlik, yoksulluk ve iklim değişikliğinin meydana getirdiği kuraklık gibi kritik sorunlar vardır. Özellikle iş gücü piyasasında değişen koşullar ve orta ölçekli işletmelerin mali yetersizlikler sebebiyle maruz kaldığı negatif ortam birçok ülkeyi etkisi altına aldı. İngiltere’de mutasyona uğrayan ve bulaşma hızını yüzde 70’ten fazla artıran koronavirüs gelecek yıllar için önemli bir ekonomik tehdit ortaya çıkarmıştır.
Covid-19 ve Ekonomik Tahribat
Çin’in Wuhan kentinde bulaşıcı bir hastalığın yayıldığına dair duyumlar üzerine birçok ülke salgının etkisini finans sektöründeki aşırı dalgalanmalar ile hissetti. Hastalığın insanlar arasında bulaşma hızı virüsü hızla ülke geneline daha sonra da kıtalara ulaştırdı. Hong Kong, Güney Kore, Japonya ve Vietnam gibi komşu ülkelerde görülen vakalar uluslararası uçuşların durdurulmasına sebep oldu. İlerleyen dönemde İtalya, İspanya, ABD, Peru ve Brezilya gibi farklı coğrafyalarda görülen salgın küresel ekonomiyi derinden sarsan bir kriz halini aldı. Finansal karmaşaya dönüşen kriz ardından reel sektör olmak üzere bütün ekonomik alanları etkileyen bir istikrarsızlığa dönüştü. Yerel hareket kısıtlamalarını izleyen ulusal kapanmalar ise arz-talep dengesini negatif yönde etkiledi. Tedarik zincirleri arasındaki bağlantının zarar görmesi ile birlikte dış ticaret sekteye uğramaya başladı. Ulusal kısıtlamalar sebebiyle gıda ve sağlık malzemelerine olan talebin artması, ülkeler arasında ürünlere el koyma uygulamalarını beraberinde getirdi. Pek çok sektörde azalan talep ise istihdam kayıplarının hızlanmasına neden oldu. Hükümetlerin destek paketleri ile pansuman yapılan ekonomik aktivite gerilmeye devam ederken işsizlik oranları rekor düzeye ulaştı.
Küresel ekonominin geçtiği süreç Büyük Buhran ve Küresel Finans Krizi ile kıyaslanabilecek konumdadır. Farklı yaklaşımlara göre finans krizi döneminden daha büyük bir ekonomik zarara neden olan salgın, büyük buhranın ekonomik etkisine yakın bir seviyede dünyayı etkilemiştir. Grafik 1’de dünya Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’sının (GSYH) salgın ile birlikteki gelişimi yer almaktadır. Grafikteki verilerden de anlaşılabileceği üzere küresel ekonomi 2017’deki seviyelerine doğru gerilemiştir. 2020’de virüsün etkisinden arındırılmış GSYH 90 trilyon dolar beklenirken, salgın sonrası 83.8 trilyon dolara doğru bir düşüş yaşanmıştır. Küresel ticaretin de aynı seyri izlediğini söylemek mümkündür (Grafik 2). Özellikle azalan talep ve ulaşım kısıtlamaları kronik sorunları daha fazla ön plana çıkarmış ayrıca yeni problemleri beraberinde getirmiştir. Yaşanılan kriz yoksul sayısını dünya genelinde 100 milyondan fazla artırmış ve orta kesimin gelirlerinde ciddi oranda düşüşe sebep olmuştur.
Covid-19’un etkilediği birçok ekonomik aktivite arasında hizmetler sektörünün özel bir konumu vardır. Çünkü salgından en fazla etkilenen alan hizmet sektörüdür. Turizm başta olmak üzere birçok iş sahası gelirlerini büyük oranda kaybetmiştir. Kamunun verdiği destekler ise orta ölçekli firmaları kısa süre idare edebilecek konumdadır. Ayrıca kamunun sınırsız finansal kaynaklara sahip olmadığı da göz önüne alındığında krizin boyutları daha iyi anlaşılabilir. Turizm sektöründe ekonomik kaybın 1 trilyon doları aştığı, istihdam kaybının 50 milyonun üzerinde olduğu bilinmektedir. Toplam ekonomik maliyetin 10 trilyon doların üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca turizm ile bağlantılı olan ulaşım sektörü de zor bir dönemden geçmektedir. İnsanlar toplu taşıma araçlarını kullanmaktan imtina ederken gelirlerini tasarruf etmeyi tercih etme eğilimindedir. Özellikle koronavirüs nedeniyle istihdam dışı kalan 200 milyondan fazla kişinin temel tercihleri arasında gıda ürünlerine ulaşım gibi basit ihtiyaçlar bulunmaktadır. 21. yüzyılın en büyük sağlık ve ekonomik krizi haline gelen Covid-19 kısa bir sürede dünyayı etkileyen istikrarsızlık kaynağına dönüşmüştür. Bu dönüşüm peşinden pek çok reformu sürükleyebilecek potansiyele sahiptir.
Yaygın Aşılama ve Ekonomik Tedavi
Almanya, ABD ve Çin gibi ülkelerden gelen aşı haberleri küresel ekonomide iyimserlik havasının artmasını sağladı. Özellikle gelişmekte olan ülkelere yeni finansman girişleri hızlanırken istihdam dünya genelinde toparlanmaya başladı. Ekonomik belirsizlik ortamının artan aşılama girişimleri ile birlikte iyileşmeye başlaması pozitif algıyı kuvvetlendirirken virüsün mutasyona uğraması ülke yönetimlerini tedirgin etti. Salgının ikinci dalgasının ciddi bir şekilde hissedildiği yılın son çeyreği ekonomik aktivitenin dünya genelinde yavaşlamasına sebep oldu. Üçüncü çeyrekte ise ekonomik toparlanma güçlenirken virüs yeniden bulaşma hızını artırdı ve dünyayı etkisi altına aldı.
Gelişmiş ülkeler aşılama çalışmalarına başlarken pek çok ülkenin ekonomik gücünün aşılama için yeterli olmadığı bilinmektedir. Ülkelerin son bir yılda maruz kaldıkları krizin boyutları göz önüne alındığında birçok ülkenin ekonomik olarak iyi bir seviyede olmadığı söylenebilir. Uluslararası finans kuruluşlarının yardım ve kredileri ise yeterli düzeyde değildir. Aşılamanın toplumların bütün kesimlerine ulaşması salgına karşı ortaya çıkan en kritik çözüm yoludur. Mevcut çözüm yolunun tercihi ekonomik sorunları hemen çözmez iken sürenin azalmasına ve ortaya çıkan zararın minimize edilmesini sağlayacaktır.