Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) 9 Haziran’da verdiği son rakamlara göre, Suriyeli mültecilerin sayısı 4 milyonu geçmiş durumda. Suriyeli mültecilerin yüzde 45’ine ev sahipliği yapan Türkiye’de BM’nin resmi rakamlarına göre 1,8 milyon mülteci bulunuyor. Ancak bunlar, BM’nin resmi kayıtlarına geçmiş olan mülteciler. Gerçek rakam bunun çok daha üzerinde. Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin sayısı 3 milyonu geçiyor. Bu misafirperverlik Türkiye’yi, sadece Suriyeli mültecileri değil, dünya genelinde de en çok mülteciyi ağırlayan ülke yapıyor.
Suriyeli mülteciler konusunda kelimenin tam anlamıyla sınıfta kalan uluslararası toplumun ve insanlığın tek istisnası Türkiye. Herhangi bir uluslararası kuruluşun, ülkenin veya otoritenin Türkiye’ye bu konuda söyleyebilecek tek sözü yok. Peki, bu durum UNHCR’nin politika ve tutumlarına yansıyor mu? Sözgelimi Yüksek Komiserliğin resmi Twitter hesabından (@ Refugees) atılan tweetlerin dağılımı ve içeriği nasıl?
Bu yazının kaleme alındığı tarihi, 16 Haziran’ı baz alalım. Bu tarihte UNHCR’nin Twitter hesabından toplam 21 paylaşım yapılmış. Bunlardan 8 tanesi takipçileri UNHCR için bağışta bulunmaya teşvik eden tweetler. Bağış talep eden tweetlerden sonra ikinci sırada Cenova’da yapılan bir UNHCR toplantısı ile ilgili tweet geliyor. Toplamda 7 defa paylaşılan içerik Global Mülteci Gençler Toplantısı’na katılan 3 mültecinin hikayesini anlatıyor; Avustralya’da yaşayan Iraklı bir mülteci, Amerika’da yaşayan Haitili bir mülteci ve Uganda’da yaşayan Güney Sudanlı bir mülteci. Gözler Türkiye’de yaşayan Suriyeli bir mülteciyi de aramıyor değil ama “Denk gelmemiştir” deyip geçiyoruz. Üçüncü sırada ise toplam 3 paylaşımla Kolombiya’da yaşayan mültecilerden bahseden bir tweet geliyor. Aynı gün atılan diğer tweetlerde ise birer kez Amerika, Malta ve İngiltere hakkında mültecilerle ilgili pozitif hikayeler takipçilere aktarılıyor.
Çifte Standartlı Tutum
UNHCR’nin Twitter hesabının ülkelerle ilgili olumlu hikayelere yer vermesi hatta bu içeriği sık sık tekrarlaması şüphesiz çok güzel bir şey. Mültecilik ve mülteci ağırlamak devamlı negatif yönleri ile değil pozitif yönleri ile ön plana çıkartılıyor. Buna itiraz etmek mümkün değil. Ancak insan sormadan edemiyor; Türkiye ve Suriyeli mülteciler neden bu olumlu hikayeden nasibini alamıyor? Türkiye’ye ağırladığı mülteci sayısı ile orantılı yer verse UNHCR’nin her iki paylaşımından birisi Türkiye hakkında olmalı. Bu kadarı olmasa da neden koca bir günün ve diğer günlerin paylaşımında Türkiye ile ilgili bir tane bile olumlu içerik olmadığını sormak hakkımız.
Maalesef UNHCR’nin çifte standartlı tutumu sadece paylaşım sayılarında değil içeriklerinde de ön plana çıkıyor. Londra’da yapılan ve mültecileri konu edinen konferansın paylaşımına yakından bakalım. Metinde 2015 yazında Avrupa’ya giden 1 milyon mülteci “Mültecilerin Avrupa’ya Büyük Yürüyüşü” ifadesi ile tanımlanıyor. “Mültecilerin Avrupa’ya Büyük Yürüyüşü” nereden bakılırsa bakılsın, barbar kavimlerin Avrupa’da siyasi düzeni yıktığı kavimler göçünü çağrıştırıyor. Mesaj çok net: Barbarların Roma İmparatorluğu’nu dağıttığı gibi, mülteciler de Avrupa Birliği’ni dağıtacaklar. Bir diğer ilgi çekici nokta: Avrupa’ya giden 1 milyon mülteci “büyük yürüyüş” olurken, Türkiye’ye gelen 3 milyon mülteci çok daha mütevazı bir kelime ile niteleniyor; akış. Ve tabii Almanya’yı unutmamalı. Türkiye hepsi hepsi 3 milyonluk bir mülteci akınının doğal hedefi olarak çok da bir şey yapmazken, Almanya mülteci sorununun çözümü için “cömert çabalar” ortaya koyan bir devlet olarak tarif ediliyor. Almanya oldukça cömert davranmış olmalı! Aynı gün içerisinde 7 defa paylaşılan Cenova haberinin hemen altında, ilgili haberler bölümündeki 6 tane haberden 2’sinin spotunda ve başlığında Almanya’ya olumlu göndermeler var.
Ne diyorduk... “Dünya beşten büyük olmalı!” Hele ki insani konularda!
