Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla başlayan savaşın birinci yılı biterken yaşanmışlar ile yaşanacakları bir muhasebeye tabi tutmak gerekir. Böyle bir çaba için öncelikle rakamlar üzerinden karşılaştırma yapılabilir. Bunun için de savaşı hem diğer savaşlarla hem de askeri doktrinle karşılaştırmak uygun olabilir. Nihai kertede, siyasi ve askeri pozisyon alabilmek adına son yılın gelişmelerini önce yorumlamak, sonra müteakip süreci tahmin etmek gerekiyor.
Savaşın başladığı 24 Şubat 2022’den itibaren tarafların verdiği kayıpları ve takviyeleri rakamlara dökerek analiz etmek zor. Çünkü tarafların personel mevcutları ve zayiatları üzerine şeffaf bir açıklama yapılmış değil. Ancak İngiliz yayın kuruluşu BBC, Amerikalı kaynaklara dayanarak her iki tarafın asker kaybının Kasım 2022 itibarıyla 200 bin civarında olduğunu iddia ediyor. Karşılaştırmak gerekirse Irak’a Özgürlük Harekatı’nın ilk yılında, ABD’nin askeri kaybı 486 olmuştu. Bu harekat ile karşılaştırıldığında, asker kaybı sayısında görülen fark; Rusya-Ukrayna savaşında tarafların toplumsal adanmışlığı, savaşa devam kapasitesi ve alınan dış destekle ilgili.
Asker kaybı yanında sivil kaybın da ele alınması faydalı olabilir. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne referans verilen Statista çalışmasında, Ukrayna’nın sivil can kaybı, 15 Ocak 2023 itibarıyla, 433’ü çocuk 7 bin 464; yaralı sivil sayısı 827’si çocuk 12 bin 154 oldu. Bu rakamları ABD’nin Irak müdahalesiyle karşılaştırmak gerekirse, yine Statista’ya göre, 2003’te başlayan Irak işgalinin ilk senesinde 12 bin 152 sivil hayatını kaybetti. O halde sivil kaybı bağlamında iki savaş arasında büyük bir nicelik farkı yok. Öte yandan Rusya’nın kullandığı kısa ve orta menzilli roket ve füzelerin meskun mahallerde can kaybını artırdığı dikkate alınmalı. Nitekim sivil can kaybının tamamına yakını Ukraynalılara ait.
Araç, silah ve gereç kaybı bağlamında yeterli veri yok. Öte yandan tarafların harp silah ve araçları kaybının çok yüksek düzeyde olduğu biliniyor. Rusya ve Ukrayna’nın silahlı insansız hava aracı ve “serseri” mühimmat (İran yapımı Şahid) kullanması, özgün çözümlerle “dron”lara havan mermisi gibi klasik mühimmatın entegre edilmesi veya akıllı mühimmat kullanımı gibi faktörler, asker zayiatı yanında tahrip edilmiş harp silah ve araçlarının sayısını artırdı. Ayrıca radar izi düşük olan bahse konu platform ve mühimmatın tespiti ve tahribinde yaşanan güçlüğün de dikkate alınması gerekir. Diğer bir ifadeyle zırhlı araçlar, hava savunma sistemlerinin karşı koyamadığı küçük ama akıllı sistemlerle tahrip edilebildi.
Savaşın ilk yılında, Rusya cenahında dikkat çeken husus savaşa sürdüğü silah, araç ve gerecin eski nesil olmasıydı. Rusların küresel savunma sanayii pazarına sunduğu T90 tankları gibi modern silah sistemleri pek kullanılmadı. Kullanılmakta olan eski nesil silah ve mühimmatın da bakım ve idame sorunları olduğu görüldü. Bu kapsamda T62, T64B, T72 tankları, 2S6 ve SA-8 cinsi hava savunma sistemleri, 2S1 ve 2S3 gibi obüsler tahrip edilmiş bir şekilde sosyal medyaya konu oldu.
Ukrayna cenahındaysa durum biraz farklı. Her ne kadar Rus kökenli envantere sahip olsa da Ukrayna, dış yardımlarla Ruslara karşı bölgesel üstünlük sağlayabilecek silah sistemlerine ulaşabildi. Hava savunma ve tanksavar sistemlerinin yoğun olarak tedariki sağlanan Ukrayna ordusu, ihtiyaç duyduğu hafif mühimmata da ulaşabildi. Ayrıca HIMARS ÇNRA sisteminin lazer güdümlü akıllı mühimmat kullanabilmesiyle, operatif ve stratejik hedeflere nüfuz edebilme imkanı sağlandı. Eski Doğu Bloku yeni NATO üyelerinin envanterlerindeki eski Rus silah sistemlerini Ukrayna’ya devrinin de altını çizmek gerekiyor. Böylece en az eğitim ve doktrinel dönüşüm ihtiyacıyla, cephedeki savaş desteklenebildi. Ancak böyle bir süreçte, dış yardımın devamlılığı Ukrayna için bir hassasiyet olarak ortaya çıktı.
Halen devam eden Batı yardımlarının, savaşın gidişatına etkisini görmek bağlamında bir değerlendirme de icap eder. Kiel Enstitüsü’nün yapmış olduğu istatistiki analizde, ABD’nin Ukrayna’ya savaşın başından 20 Kasım 2022’ye kadar 22,9 milyar avro yardımda bulunduğu, insani yardımların 9,9, mali yardımın ise 15,1 milyar avro düzeyinde gerçekleştiği görülüyor. Avrupa Birliği ise sadece 3,1 milyar avro askeri, ancak 30,3 milyar avro mali yardımda bulunmuş. O halde ABD askeri yardıma ağırlık verirken AB daha çok mali destek veriyor. Muhtemelen AB’nin bu tercihinin nedeni Rusya ile restleşme kaygısı. Nitekim son dönemde Ukrayna’ya Leopard tankı tedariki tartışmalarında Almanya’nın tereddüt gösterdiği görülüyor. Öte yandan nicel karşılaştırmalar yanında sahada olup bitene ve gelişmelere askeri bir anlam yüklemek de gerekir.
Ukrayna’nın doğusundan ve kuzeyinden 24 Şubat 2022’de başlayan harekatla Rusya; önce tüm Ukrayna’yı ele geçirmek, sonra Dinyeper Nehri doğusunda tutunmak istedi, mümkün olmayınca Kırım dahil ilhak edilen beş bölgeyi elde tutmaya öncelik verdi. Ukrayna’nın Ağustos’ta başlattığı karşı taarruzla ele geçirdiği Harkov nedeniyle, Putin 21 Eylül 2022’de kısmi seferberlik ilan etti. Ancak 18-50 yaş arasındaki Rusları askere almayı hedefleyen kısmi seferberlik cephede bir momentum oluşturamadı. Ayrıca Kırım’ın kuzeybatısında, Dinyeper Nehri'nin batısında kalan Rus birlikleri nehrin doğusuna çekilmek zorunda kaldı.
Kısmi seferberlik sonrasında kış aylarının da etkisiyle Rus ordusu, üç farklı eğilimin çelişkisini yaşamaya başladı. Putin’in beklediği bir askeri başarıyı “sunmak”, stratejik askeri hedef oldu. Harekat alanında operatif askeri hedef, tüm cephe boyunca inatla bölgesel taarruzlar icra etmek oldu. Öte yandan kış şartlarının meşhur generalleri Soğuk ve Çamur’un zorluğu altında yollarda intikale bağımlı, ikmal zorluğu çeken, ileri harekat yerine mevcut kazanımları korumaya çalışan alt kademe taktik birlikler “bekaya” odaklandı. Yani ileri harekatla, çatışmayı fiilen dondurmak arasında kalan bir askeri zihniyet kademelenmesi oluştu.
Bir başarı hikayesi meydana getirmek adına siyasi baskıyla karşılaşan, ancak sahadaki gerçeklerle beklentiye hitap edemeyen komuta heyeti, siyasi kıyıma maruz kaldı. Bir yıl içinde dördüncü komuta heyeti değişikliği an itibarıyla yaşanmış durumda. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başından bu yana Gennady Zhidko, Aleksandr Dvornikov ve Surovkin’in görevden alınması kararları bir anlama sahip. Nitekim Çeçenistan ve Halep sicili nedeniyle Rusların kahramanlaştırdığı Korgeneral Sergey Surovikin de istenen “zaferi” kurgulayamaması sonrasında tenzili rütbeye maruz kaldı. Putin, Genelkurmay Başkanı Gerasimov’u doğrudan Ukrayna harekat alanının komutanlığına atadı ve Surovkin komutan yardımcısı statüsüne indirildi. O halde Rus ordusunda komuta-kontrol zafiyeti olduğunu söylemek lazım. Öte yandan Ukrayna cenahında siyasiler ve komuta heyeti, cephede askerle birlikte ve üniformalarıyla görev yaparken herhangi bir zafiyet görünümü söz konusu değil.
Komuta yanında, askeri strateji bağlamında dikkat çeken bir hususun da mutlaka vurgulanması gerekir. Rusya özellikle Ukrayna’nın Harkov başarısından sonra tüm cephe boyunca taarruz etmek ve Dinyeper Nehri'ne ulaşmak istedi. Meskun mahalleri temizleme şartlanmasıyla arazide ilerleme yerine şehirleri ele geçirmeye yöneldi. Elde edilen başarı ise ziyadesiyle “lokal” ve beklenen “zaferi” pek müjdelemiyor. Öte yandan Rusların Donetsk bölgesinde Ukrayna ordusunun tahkim ettiği bölgelere taarruzu tercih ettiği görülüyor. Ancak askeri doktrin, hasmın hassas taraflarını istismar etmeyi ve zayıf olduğu bölgeler üzerinden “durumu geliştirmeyi” gerektirir. Rusya tarafında askeri bağlamda yapılan yanlış, duygusallık ve inat üzerine kurgulanmış “koşullanmışlık” halinin, aklı ihmal etmiş olması.
Ukrayna komuta heyetinin yöntemi gayet basit. Yaz sonunda elde edilen başarı, moralleri takviye ederken savaşın uzun süreceği varsayımıyla harekatı aceleye getirmek istemiyorlar. Sürdürülebilir bir basınçla mevsim koşullarının uygunluğunu bekliyorlar ve bu süreçte ikmal ve tamamlama faaliyetlerine odaklanıyorlar.
Doğal olarak hassasiyetleri de mevcut. Batı yardımına bağımlı olmaları ilk zayıf yönleri. Bahar aylarında başlatılacak genel karşı taarruz için Leopard 2 tankları gibi çevik zırhlı araçları, hava unsurlarını, hava sistemlerini ve mühimmatı zamanında tedarik etmek zorundalar. Ukrayna’yı kendi güvenlikleri için tampon bölge olarak gören Batılılar, sürdürülebilir yardımı yaparken savaşın yayılma ihtimaline karşı hazır olmak istiyorlar. Rusları ürkütmemek adına da Ukrayna’nın tüm taleplerini karşılamıyorlar. Ukrayna’nın ikinci hassas tarafı ise Belarus’tan yapılacak bir saldırı durumunda ikinci bir cephenin açılması.
Savaşın bitmesi hala uzak bir ihtimal. Ateşkes veya barış için bir tarafın umudunu kaybetmesi lazım. Ancak her iki taraf da savaşı kazanabileceğine inanıyor. Savaşı lehine çevirmek için Rusya’nın Dinyeper istikametinde ilerlemesi ve Kiev için ikinci cepheyi açması gerekiyor. Ancak Rus kara ordusunun kapasite sorunu, bu seçenekleri uzun menzilli ateş muharebesi ile sınırlandırabilir. Ukrayna’ya bakıldığında, bahar aylarından itibaren, Kırım-Herson ve Mariupol-Donetsk arasından Azak Denizi'ne ve Rus hududuna ulaşması gerekli. Nihayetinde Rus birliklerinin bütünlüğü bozulduğu andan itibaren Rusların kazanma şansı pek ihtimal dahilinde değil. Öte yandan Rus toprağı sayılan bu bölgelerin Ukrayna’ya geçmesi Rusların nükleer silah kullanma hevesini artırabilir.
Bekleyip göreceğiz…