Kriter > Kitaplık |

Editörler Yayınevlerini Krizden Çıkarabilir Mi?


Editörlerin yayınevlerinde ekonomik darboğazı aşma ya da süreci en az hasarla atlatmada ciddi rollerinin olabileceğini düşünüyorum. Editör çalıştığı kitabı bilir, hızla değişen gündemde depoda bekleyen hangi kitabın öne çıkarılacağını söyleyebilir.

Editörler Yayınevlerini Krizden Çıkarabilir Mi

Ekonomide toparlanma süreci başladı. Ancak kağıt fiyatlarındaki artış, dövizdeki iniş çıkışlar yayıncıları zorlamaya devam ediyor. Yayınevleri daha az kitap basıyor. Birçok yayınevinin de eleman azaltma yoluna gittiği söyleniyor. Yayınevleri maliyeti düşürmek için kendi bünyesinde editör çalıştırmak yerine edisyonu dışarıda yaptırmayı tercih ediyor. Ancak edisyon son okumadan fazlasıdır. Peki, editör ne yapar?

Editör pek çok işi yapar.

Bazen sadece akla düşen bir fikrin iki kapak arasına girerek kitaba dönüşmesi editörün takibinin sonucudur. O, fikre inanmış, yayınevini ikna etmiştir. Bu fikri kaleme dökecek bir yazar bulmuştur. Sonra yazarı da projeye inandırmış, yazarın birçok farklı meşguliyeti arasında bu konuya zaman ayırmasını sağlamış, onu geri bildirimlerle beslemiştir. Ortaya çıkan dosyayı yeniden gözden geçirip eksiklerini tamamlamış, belki yeni bölümlendirmeler yapmıştır. Sonrasında grafik-tasarım biriminden çalışma arkadaşlarıyla birlikte kitabın başlık düzeni ve sayfa tasarımını oluşturmuşlardır. Ardından kitabın kapağı üzerine çalışmış, ortaya hem yazarı hem pazarı hem de yayınevini mutsuz etmeyecek birkaç tercih ortaya koymuşlardır. Belki editör kitap için uygun kağıt cinsinin seçilmesinde de rol almıştır. En sonunda kitap matbaadan gelmiştir.

Kitap çıktı, editörün işi bitti, diyenler soluklansın. Henüz editörün görevi sona ermedi.

Kitabın gazeteci, akademisyen, bürokrat kısaca tanıtımına faydalı olabilecek isimlere gönderilmesi de genellikle editörün takibini gerektirir. Çoğunlukla kitabın editörünün yazdığı ama başka isimlerle yayımlanacak kitap eki yazılarının kaleme alınmasının zamanıdır. Editör yazar koltuğuna oturur, satır üzerinden geçtiği kitabı sanki ilk kez görüyormuş gibi ilgisini çeken yerleri tanıtım yazısında vurgular ki emek verdiği dosya okurların dikkatini çeksin.

Türkiye’de yazarlar genellikle kitapları çıktıktan –yazarların parayı vurduğunu düşünenler dikkat buyursun– üç ile altı ay sonra telif ödemelerini alır. Bu takip süreci de editörün görev listesine eklenir. Kimi zaman tatsız pazarlıkların içine düştüğü bile olur.

Eğer kitap umulan ilgiyi gördüyse ve depoda kalanlar bir bakışta sayılabiliyorsa yeni baskı zamanı gelmiş demektir. Burada da editör devreye girer ilk baskıda gözden kaçmış birkaç tashih dosyaya girilir. Kitabın ilk baskısından sonra konuyu ilgilendiren çok önemli bir olay gerçekleştiyse yazarla temas kurulması belki ardından kitaba yeni bir bölümün eklenmesi işlemi gerçekleştirilir. Devamında “Genişletilmiş 2. Baskı” ifadesinin tasarımı bozmayacak ama görülecek büyüklükte kapakta uygun bir yere iliştirilmesi yapılacak işler arasındadır.

Editör aslında yukarıda sayılan işlerin çok azının merkezindedir. Yazar, musahhih, tasarımcı, gazeteci, muhasebeci, patron, yayın yönetmeni, sevkiyatçı, depocu ve matbaacının hepsiyle birlikte yürütür bu süreci. Bir nevi işin hafızasıdır editör.

Bütün bunları anlatmamın sebebi yayın dünyasının içinde bulunduğu durum. Kağıt fiyatlarındaki artış ve dövizdeki oynaklık birçok yayınevini zorluyor. Öyle anlaşılıyor ki özellikle küçük yayınevlerini sıkıntılı günler bekliyor. Hatta geçtiğimiz günlerde İstanbul Ticaret Odası’nda yapılan “57x82 Baskıdan Kitaba: Dün, Gün ve Yarın Değerlendirme Toplantısı”nda da bu durum meslek temsilcileri tarafından vurgulandı.

Geçen ay Kriter’in bu sayfalarında içinde bulunduğumuz durumdan çıkışın kolay ve kısa vadede kolay olmadığını yazmıştım. Ne Türkiye’nin hızlı bir şekilde kitap kağıdı üretmesi ne de devletin yayıncıların bütün taleplerine cevap vermesi mümkün.

Bu noktada editörlerin yayınevlerinde ekonomik darboğazı aşma ya da süreci en az hasarla atlatmada ciddi rollerinin olabileceğini düşünüyorum. Editör çalıştığı kitabı bilir, hızla değişen gündemde depoda bekleyen hangi kitabın öne çıkarılacağını söyleyebilir. Yine depoda uzun süredir bekleyen kitaplardan uyumlu setler ortaya çıkarıp bunların satışını hızlandırabilir.

Öte yandan editörler yazarlarını takip eder, onlarla ilişkilerini sürdürür. Bu ilişki yazarların yeni çalışmalarının başka yayınevlerine geçmesini engelleyeceği gibi yazarlara yapılan reklam/tanıtım faaliyetlerinin boşa gitmesinin önüne geçer. Bunun yanında yazarların getirilebilecekleri yeni görevler kitapları için de farklı fırsatlar ortaya çıkarabilir.

Yine editörler yayın piyasasını iyi şekilde takip ettikleri için çok satanlar listelerinde yer alan kitaplarla rekabete girebilecek dosyalar bulabilirler. Veya okuyucuların ilgi gösterdiği farklı türlerin alternatiflerinin yayınevi bünyesinde çalışılmasına vesile olabilirler.

Tabii bütün bunların olması için yayınevlerinin yatırım yaptıkları editörlere bünyelerinde yer vermeleri lazım. Hatta çeşitli alanlarda uzmanlaşmış editörleri istihdam etmeleri gerekiyor. Dışarıya parça başı yaptırılan işler ya da ajanslara verilen dosyalar kısa vadede maliyeti düşük olsa da uzun vadede yayınevlerinin zararınadır. Yukarıda bahsettiğimiz işlerin yayınevi dışında bir şekilde halledilmesi yayınevi hafızası ve geleneğinin oluşmasının önünde engel olmaktadır. Bu şekilde çalışan yayınevlerinin ne yayın dünyasında yer etmesi ne de krizleri aşması mümkündür.

Editörler Yayınevlerini Krizden Çıkarabilir Mi?-Mehmet Akif Memmi

Editörler Yayınevlerini Krizden Çıkarabilir Mi?-Mehmet Akif Memmi Editörler Yayınevlerini Krizden Çıkarabilir Mi?-Mehmet Akif MemmiEditörler Yayınevlerini Krizden Çıkarabilir Mi?_Mehmet Akif Memmi


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası