Kriter > Dosya > Dosya / Sosyal Konut Projesi |

Sosyal Devlet: Sosyal Konut


Son yıllarda TOKİ’nin yaptığı yatırımların büyük kısmının sosyal konut alanında olduğu görülüyor. Cumhurbaşkanı’nın Ağustos 2022’de yaptığı açıklamaya göre, son 20 yılda 1 milyon 170 bin kişi TOKİ vasıtasıyla ev sahibi oldu. Türkiye’de konut sahipliği oranı 2014’te yüzde 61,1 iken 2021’de yüzde 57,5’e düştü. 2021’de halkın yüzde 42’si kiracı durumunda.

Sosyal Devlet Sosyal Konut
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet tarihinin en büyük Sosyal Konut Projesi'nin Tanıtımı törenine katıldı. Erdoğan, katılımcılarla bir süre sohbet edip hatıra fotoğrafı çektirdi. (Emin Sansar/AA, 13 Eylül 2022)

Toplumun sosyal refahını maksimize etmek amacıyla devletin müdahalelerde bulunmasını öngören bir devlet modeli olan sosyal devlet; bireylere asgari gelir güvencesi veren, sosyal güvenlik olanağı sağlayan, toplumsal risklere karşı koruyan ve vatandaşların tümüne sağlık, eğitim ve barınma gibi hizmetleri sunan bir devlet anlayışını ifade etmektedir. Refah devleti ve sosyal devlet anlayışıyla birlikte devlet, sosyal barışın gerçekleşmesi amacı ile beraber ekonomik büyüme ve kalkınma sürecinde ortaya çıkan sosyal sorunlara sosyal bütçe sistemi ile yanıt vermeye çalışmaktadır. Sosyal konut olgusu, 1945’ten itibaren sosyal devlet düşüncesinin oluşmaya başlaması ile ortaya çıkmıştır.

 

Barınma İhtiyacının Dönüşümü

Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinin ilk basamağındaki temel ihtiyaçlardan biri olan barınma ihtiyacı, dış tehditlerden ve doğanın zor şartlarından korunabilmek amacıyla tarihin her döneminde farklı şekillerde giderilmeye çalışılmıştır. İnsanlar önceleri ağaç kavukları, mağaralar gibi doğal barınaklarda ya da ilkel evlerde bu ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken, tarım devrimiyle birlikte insanlar ilk yerleşkelerini üretim yapabilecekleri topraklar üzerine kurmuşlardır. Yerleşik düzene geçişle birlikte ilk barınaklar daha sağlam yapılara dönüşerek konutun ortaya çıkış süreci başlamıştır.

“İnsanların içinde yaşadıkları ev, apartman vb. mesken, yer, ikametgah” şeklinde tanımlanan ve dokunulmazlığı yasalarca korunan konut; bireyin barınma ihtiyacını karşılamasının yanı sıra sağladığı mahremiyet ve içinde geçirilen zaman da hesaba katılacak olursa manevi yaşamın önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Sanayi devrimi ile birlikte geçim kaynağı olarak tarımın öneminin azalması, kentlerde artan iş gücü talebi ile kırdan kente göçün artması ve hızlı büyüyen nüfus hareketleri kentleri savunmasız bırakmış ve konut sorunları ortaya çıkmaya başlamıştır. Sanayi devrimi sonrasında yaşanan dünya savaşlarıyla kentlerin harabeye dönmesi ve daha sonra kentlerde küreselleşmenin mekansal yansımalarının belirgin bir şekilde görülmesi de konut ve barınma problemini derinleştirmiştir. Avrupa’da 19. yüzyıl sonunda, diğer dünya ülkelerinde ise 20. yüzyılın ilk yarısından itibaren uygulamaya konulan sosyal konut politikaları ile söz konusu sorunların üstesinden gelinmesi amaçlanmıştır.

Demografik, teknolojik, ekonomik, kültürel, siyasal ve sosyal gelişmelere paralel olarak Türkiye’de de konut sorunu görülmeye başlamıştır. Türkiye’de konut sorunu, Cumhuriyet’in ilanı ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında hızlı kentleşme ile birlikte özellikle sanayileşen kentlerde ortaya çıkmıştır. 1950’lerden itibaren Türkiye, göç hareketleri bakımından en yoğun dönemini yaşamıştır. Sanayileşmenin söz konusu dönemde gözle görülür artışı ve Marshall yardımları sayesinde ülkeye gelen traktör sayısındaki artışla birlikte tarımda verimliliğin sağlanması, tarım sektöründe çalışan insan sayısının düşmesine sebep olarak iç göçü arttırıcı bir etki doğurmuştur. Dolayısıyla kırdan kentlere doğru gerçekleşen göç etme eğilimi, kentleşme hızını da aynı derecede yükseltmiştir. Ancak göç edilen kentlerde sanayileşmenin yeterli oranda gelişememesi sebebiyle iş gücü fazlalıkları oluşmuş, kentleşme oranı sanayileşme oranından daha hızlı bir şekilde yükselmiştir. Kentler yeni gelen nüfusa yeterli imkanı oluşturamamış, dolayısıyla gelişmekte olan ülkelerin göç alan kentlerinde istihdam ve konut problemleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Sosyal ve ekonomik dönüşümünü tamamlayamamış kentlere doğru yapılan göç, kentlerde çok çeşitli sorunların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Kentlerdeki altyapı ve hizmet yetersizliği, göç eden nüfusun kent hakkında bilgisiz oluşu kentlerin standardını iyice düşürmüştür. Kente gelip barınma ihtiyacını karşılamak isteyen bu yeni nüfus, yeterli konut olmaması ve kiraların yüksek oluşu gibi nedenlerle gecekondulaşma eğilimi göstermek zorunda kalmışlardır.

Cumhuriyet tarihinin en büyük Sosyal Konut Projesi, İNFO

Sosyal Konut Göstergeleri

Yatırım aracı ve tüketim nesnesi olan konut, aynı zamanda bir sosyo-ekonomik statü göstergesidir. Meta haline gelen her kavramda olduğu gibi, bu durum da konuta erişimde alt gelir gruplarının imkanını kısıtlamaktadır. Söz konusu sosyal adaletsizliğe çözüm noktasında ise sivil oluşumlar ve kamu kuruluşları aracılığıyla “sosyal konut” devreye girmektedir. Sosyal devlet olmanın bir gereği olarak, tüm bu gelişmeler ışığında sosyal konut politikaları uygulanmaya başlanmıştır. Türkiye’de dar gelirli ve yoksul ailelerin sağlık şartlarına uygun konut ihtiyacını karşılamaya yönelik tedbirleri alma görevi, 1961 Anayasası ile devlete verilerek sosyal konut üretimi devletin anayasal bir görevi olmuştur. 1961 Anayasası ile birlikte konut bir problem olarak görülmek yerine barınma hakkının bir gerekliliği kapsamında değerlendirilmeye başlanmıştır. Bu noktada sosyal konutun söz edilen fiziksel işlevlerinin yanı sıra, gelir dağılımı adaletsizliğinin azaltılması ve sosyal barışın sağlanması gibi sosyo-ekonomik işlevleri olduğu da görülmektedir.

Sosyal konutun, uygulama yöntemleri farklılıklarından dolayı tek bir tanımı olmamakla birlikte, bir konutun sosyal olup olmaması ile ilgili belirleyici unsurlar bulunmaktadır. Konutun karsız organizasyonlar, yerel idareler ya da devlet mülkiyetinde olması, konutları kimin yaptığı, sübvansiyonlar, kira yardımları, kiraların piyasa düzeyinin altında olup olmaması, merkezi ya da yerel yönetimlerin konut sağlama amacı gibi unsurlar, konutun sosyal bir konut olup olmadığını belirlemektedir. Dolayısıyla sosyal konut; kiraların ya da fiyatların belirlenmesinde kar unsurunun baskın olmadığı, kamu fonlarının aktif olarak kullanıldığı, kalitesinin, miktarının ya da sunum şeklinin belirlenmesinde siyasi karar mekanizmalarının etkisinin önemli olduğu, ekonomik açıdan yoksun hane halklarının barınma gereksinimlerini karşılayacak şekilde standartlaştırılmış halk konutları şeklinde tanımlanabilir.

Dünyada ekonomik dalgalanmaların yaşandığı ve küresel ekonominin durgunluğa girdiği dönemlerde konut arz ve talebi bundan olumsuz yönde etkilenmektedir. Bu dalgalanmalar gelişmekte olan ülkelere daha fazla tesir etmektedir. İçinde bulunduğumuz süreçte pandemi sürecinden küresel ekonominin olumsuz yönde etkilenmesi, arz tedarik zincirinin bozulması ve buna bağlı olarak pandemi sonrası emtia ve enerji fiyatların artması küresel ölçekte enflasyonun artması yol açmıştır. ABD ve Avrupa son 40 yıldır tecrübe etmedikleri enflasyon oranlarına maruz kalmışlardır. Sonrasında enflasyon ile mücadele bağlamında özellikle ABD merkez bankası FED’in uyguladığı politika faiz oranlarındaki keskin artışla, talep kısılmaya ve enflasyon düşürülmeye çalışılmıştır. Bu noktada ABD ve birçok ülkede emtia ve enerji kaynaklı konut fiyatları artmış ve parasal sıkılaşma ile de konut finansman maliyeti yükselmiş ve talep düşmüştür. Dolayısıyla konuta erişimin zor olduğu küresel ortamda özellikle dar gelirli vatandaşların konuta erişimi çok daha zor hale gelmekte ve yüksek konut fiyatlarından dolayı yüksek kiralar da dar gelirli vatandaşları zorlamaktadır. Devletin bu noktada denetleyici ve düzenleyici rolünün yanında kollayıcı rolü de ortaya çıkmaktadır.

 

Projenin Çok Boyutlu Etkisi Olacak

Türkiye’de konut politikaları 1984’ten itibaren Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) aracılığıyla yürütülmektedir. Sosyal devlet olmanın gerekliliği bağlamında TOKİ, ihtiyaç sahiplerinin talepleri doğrultusunda, ülkenin ekonomik ve sosyal şartlarındaki ödeme güçlükleri de göz önünde bulundurularak, nitelikli ve kaliteli konut üretmek, sektörü yönlendirmek, denetlemek ve barınma projeleri geliştirmek ile yükümlü olarak yoksul ve alt gelir gruplarının konut edinebilmelerini sağlamaktadır. Son yıllarda TOKİ’nin yaptığı yatırımların çok büyük bir kısmının sosyal konut alanında olduğu görülmektedir. Cumhurbaşkanı’nın Ağustos 2022’de yaptığı açıklamaya göre, son yirmi yılda 1 milyon 170 bin kişi TOKİ vasıtasıyla ev sahibi olmuştur. Türkiye’de konut sahipliği oranı ise 2014’te yüzde 61,1 iken 2021’de yüzde 57,5’e düşmüştür. Halkın yüzde 42’si 2020 ve 2021’de kiracı durumundadır. Buna rağmen, ABD ve Avrupa ülkelerine kıyasla ülkemizde konut sahipliği oranı oldukça yüksektir.

Türkiye’de, TOKİ ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı iş birliği ile 2023-2028 arasını kapsayan “İlk Evim, İlk İş Yerim” adlı, yapılan tüm projelerden farklı olarak Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesi başlatılmıştır. Bu proje kapsamında söz konusu tarihler arasındaki beş yıllık süreçte, 81 ilimizde; 50 bin iş yeri, 250 bin konut amaçlı arsa ve 500 bin sosyal konut yapılması hedefleniyor. Böylelikle, sosyal konut sayısının 2 milyona, sosyal konutların içerisinde oturan kişi sayısının da 10 milyonun üzerine çıkarılması amaçlanıyor. Bu yönüyle proje yüksek ölçekli bir sosyal projedir. Devasa bir yatırım gerektiren bu proje ile birlikte oluşturulacak ekonomik hareketliliğin yanı sıra ülkenin tamamında kira ve ev fiyatlarının düşmesi, bireylerin konuta erişiminin kolaylaşması ve konut sahipliği oranının daha da yükselmesi bekleniyor. Ayrıca bu konut projesinde gaziler ve şehit yakınları, engelli bireyler ve emekliler gibi dezavantajlı gruplar için çeşitli kontenjanlar belirlenmiş ve ilk defa gençlere (18-30 yaş) yönelik de bir kontenjan oluşturulmuştur.

Böylesi büyük bir projenin zamanlaması ise tesadüf değildir. Dünyada parasal daralmanın olduğu, ABD ve Avrupa merkez bankalarının faiz artırımı yaptığı, enflasyonist bu süreçte, konut fiyatları iyice yükselmiş ve özellikle alt gelir gruplarındaki vatandaşların konuta erişim imkanı kısıtlanmıştır. Bu süreçte, 250 sektörü etkileme potansiyeli olan inşaat sektöründe atılacak bu adımın; oluşturacağı ekonomik canlılık, istihdam ve büyüme üzerindeki potansiyel katkısı düşünülünce oldukça anlamlı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Yine bu proje ile amaç, dar gelirli vatandaşlara yönelik konut erişiminin sağlanmasıdır. Bahsedildiği üzere konut talebini ikiye ayırmak mümkündür. Tüketim ve yatırım amaçlı talep söz konusudur. Yatırım amaçlı konut talebine yönelik kredi sınırlaması daha önceden getirilmişti. Çünkü yatırım amaçlı konut talebi kredi genişlemesi ile birlikte fiyatları yükseltmektedir. Sosyal konut projesindeki amaç dar gelirli vatandaşların konuta erişimini sağlamak ve kira ve konut fiyat artışlarını baskılayarak sektördeki canlanma ile birlikte büyüme ve istihdamı sağlamaktır. Öte yandan, sosyal konut projesinde yatay mimari, sosyal alan, iklime karşı duyarlı ve enerji verimliliği yönünden de dikkate alınarak inşa edilecek olması da önemlidir.

Ölçek ve kapsamı ile Cumhuriyet tarihinin en büyük konut projesi olan sosyal konut projesi, içinde bulunduğumuz küresel ölçekte parasal sıkılaşmanın olduğu ve küresel büyümenin aşağı doğru sürekli revize edildiği bir ortamda oldukça anlamlıdır. Türkiye bu yönüyle yüksek enflasyona karşı büyümesinin yukarı doğru revize edildiği bir ülke olarak ayrışmaktadır. Sosyal konut projesi taşıdığı sosyal ve ekonomik gerçeklikler göz önüne alındığında sosyal olduğu kadar büyümeyi, istihdamı sağlayan ve sektörü regüle eden boyuta da sahiptir. Yapılan başvuruların boyutu konuta yönelik sosyal ihtiyacın şiddetini ve uygulanan projenin isabetini ortaya koymaktadır. Uygun finansal şartlar ile dar gelirli vatandaşların konut taleplerine makul şartlar ile erişebilmesi sağlanacak, büyük ölçüde yerli olan sektör ivme kazanacaktır. Sosyal konutların üretilmesi ile orta vadede konut piyasasındaki artış baskılanacak ve yüksek kira artışlarının da önüne geçilecektir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası