Kriter > Siyaset |

PYD-YPG’nin Askeri Angajmanları


PKK’nın 2003 yılında Suriye örgütlenmesi olarak kurulan PYD, Suriye devrimi ile birlikte yeniden Esed rejimiyle ilişki içerisine girerek faaliyetlerini harekete geçirdi. Bu kapsamda örgüt doğrudan Kandil yönetiminde askeri yapılanması YPG’yi oluşturarak Kuzey Suriye’de etkinliğini artırdı.

PYD-YPG nin Askeri Angajmanları

PKK’nın 2003 yılında Suriye örgütlenmesi olarak kurulan PYD, Suriye devrimi ile birlikte yeniden Esed rejimiyle ilişki içerisine girerek faaliyetlerini harekete geçirdi. Bu kapsamda örgüt doğrudan Kandil yönetiminde askeri yapılanması YPG’yi oluşturarak Kuzey Suriye’de etkinliğini artırdı. Esed rejimi daha önce uzun bir süre ilişki içerisinde olduğu PKK’yı Kuzey Suriye’de tekrardan araçsallaştırma niyetindeyken örgüt mevcut durumdan kendi lehine yararlanma çabasına girdi.

Yeniden kurulan bu ilişki çerçevesinde YPG 2012 yılının başlarında Esed rejimine bağlı güçlerin danışıklı bir şekilde Cezire, Ayn el-Arap ve Afrin’den çekilmesiyle bu bölgelerde etkinlik kurarak Haseke’yi başta Kamışlı kenti olmak üzere Esed rejimine bağlı ordu birlikleri ile birlikte yönetmeye başladı. Rejimle yaptığı anlaşma çerçevesinde kontrol ettiği bölgelerde ilk olarak muhalif Kürt unsurlarını etkisizleştiren YPG ardından Suriye muhalefetini hedef almaya başladı. Suriye muhalefetiyle örgüt arasındaki ilk çatışmalar 16 Temmuz 2013 tarihinde, YPG’nin Haseke’de bulunan Resulayn’dan Suriyeli muhalif grupları çıkarıp şehri ele geçirmeye çalışmasıyla başlarken, ardından Ayn elArap’ın güneyi, Haseke eyaleti ve Suriye-Irak sınırındaki Yarubiye sınır kapısında yoğunlaşarak devam etti.

2014 Ocak ayının hemen başlarında Suriye muhalefetiyle DEAŞ arasında başlayan çatışmaların ardından başta Rakka olmak üzere Haseke, Halep’in doğu ve Türkiye sınırına doğru kuzeydoğusu gibi Kürt bölgelerine uzanan hattın DEAŞ’ın eline geçmesiyle, çatışmalar DEAŞ ile YPG arasında yaşanmaya başladı. Özellikle Ayn el-Arap’ta iki örgüt karşı karşıya gelirken yaklaşık 200 bin Ayn el-Arap’lının Türkiye’ye sığınmak durumunda kaldığı çatışmalar sonrasında başta Salih Müslim olmak üzere PYD liderliği, uluslararası destek arayışına girerek ABD ve DEAŞ ile mücadele eden uluslararası koalisyon güçlerinden silah yardımı talebinde bulundu.

ABD-PYD Angajmanı

DEAŞ’ın Irak ve Suriye’de elde ettiği ağır silahları devreye sokmasıyla hızlı bir biçimde ilerlemeye devam ettiği ve Ayn el-Arap’ın tamamen düşmeye çok yaklaştığı bir noktada ABD, PYD’nin yardım çağrısına cevap vererek DEAŞ hedeflerine yoğun bir hava saldırısı başlattı. ABD hava saldırılarıyla yetinmeyerek YPG’ye kargo uçakları aracılığıyla havadan silah yardımı da yaptı. ABD yardımıyla sahadaki askeri gerçeklik DEAŞ aleyhine döndü ve bir süre sonra örgüt Ayn elArap ve köylerinden neredeyse tamamen çıkartıldı. Kobani deneyimi ABD’nin YPG güçlerini Suriye’de DEAŞ ile mücadelede kara gücü haline getirebileceğini gösterirken, örgüt için de ABD Hava Kuvvetleri desteğinin önemini ortaya çıkardı. Ardından Tel Abyad’da da bu ortaklık devam ettirildi.

PYD-YPG, ABD ve Esed rejimiyle kurduğu askeri angajmanlarla elde ettiği üstünlüğü kullanarak Suriye’nin Haseke ve Rakka vilayetlerinde, Tel Abyad bölgesi de dahil olmak üzere ele geçirdiği bölgelerde muhalif Arap ve Türkmenlere yönelik tehcir politikası uygulayarak demografik mühendislik çabasına girişti. Köy yakma, ürün ve mallara el koyma, yargısız infaz ve toplu cezalandırma gibi savaş suçu olarak kabul edilecek eylemleri araçsallaştırmak suretiyle bölgenin demografik yapısını değiştirerek kendisi için yönetilebilir kılmak istedi. YPG’nin bu adımları Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) ve Suriye İnsan Hakları Ağı (Syrian Network for Human Rights) gibi muteber örgütler tarafından uydu görüntüleri de kullanılarak raporlaştırıldı ve ABD’nin YPG’nin işlediği savaş suçlarını görmezden gelme eğilimine yönelik ciddi eleştiriler  dile getirildi.

ABD Suriye krizinin başından beri Suriye muhalefetine şüpheyle yaklaşırken DEAŞ ile mücadele görüntüsü altında PKK’nın Suriye örgütlenmesi olan PYD’yi destekledi. 2015 Haziran ayına kadar ABD liderliğinde DEAŞ ile mücadele için oluşturulmuş koalisyonun Suriye’de gerçekleştirdiği 1.774 hava saldırısının 1.200’ünün DEAŞ ile YPG’nin çatıştığı bölgelerde olduğu görülmekte. Ayn el-Arap’ta 943, Haseke ve Tel Abyad hattında ise 244 hava saldırısıyla DEAŞ’a ait hedefler vuruldu. DEAŞ’ın muhaliflerle çatıştığı bölgelerin hedef alınmaması, bu noktalara lojistik hatlar kurarak destek ulaştırmasına müdahale edilmemesi adeta örgütü muhaliflere yönlendiren bilinçli ve seçici bir bombardıman olduğunu da gösterdi. Ayn el-Arap’ta temelleri atılan bu askeri angajmanla Türkiye’nin Suriye sınırında Haseke-Kamışlı’dan Afrin’e kadar olan hattın PYD ve onun silahlı gücü olan YPG kontrolüne bırakılmasının amaçlandığı görüldü. ABD’nin yoğun desteğiyle Tel Abyad’ın YPG güçlerince ele geçirilmesi neticesinde Cezire-Kobani kantonları birleştirildi ve sınır hattındaki 400 kilometrelik bölge YPG’nin kontrolüne geçti.

Makyaj Unsur: SDG

Türkiye’nin ABD’ye PYD üzerinden eleştirilerinin arttığı bir dönemde, YPG’nin domine ettiği silahlı yapılanmalar tarafından 11 Ekim 2015 tarihinde Suriye Demokratik Güçleri (SDG) isimli bir ittifak kuruldu. Haseke’de kuruluşu ilan edilen SDG yapılanmasını YPG/ YPJ ile birlikte Süryani Askeri Konseyi, Ceyşü’l-Suvar, Liva Suvar Rakka, Liva el-Tahrir ve elSanadid oluşturuyor. SDG’nin ABD mentörlüğünde içinde Arapların da olduğu bir çatı yapılanma olarak Türkiye’nin eleştirilerini hafifletme amacıyla tesis edildiği anlaşılsa da sahadaki gerçeklik değişmedi. YPG, SDG görüntüsü altında ABD desteğiyle ilerleyişine devam etti.

ABD ordusuna bağlı özel kuvvetler, SDG-YPG’ye doğrudan operasyonel danışmanlık ve eğitim vermek için sahaya gönderildi. Yine YPG’nin kontrol alanlarında Rimelan, Ayn el-Arap, Tel Abyad ve Tişrin barajında küçük lojistik üsler inşa edildi. Obama’nın DEAŞ ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk, Ayn el-Arap’a giderek PYD-YPG’li yöneticilerle doğrudan temas kurmaya başladı.

ABD’nin SDG/YPG’ye her geçen gün desteğini artırdığı gözlenirken, örgüt ise bu durumdan yararlanarak Fırat’ın batı yakasına geçerek Menbic’in kontrolünü ele geçirdi. Örgüt ardından Cerablus ve Bab gibi bölgeleri hedefleyerek sahip olduğu kantonları birleştirmek için harekete geçti. Ancak Türkiye’nin kararlı bir şekilde YPG’nin Fırat’ın batı kıyısına geçmesine izin vermeyeceğini deklare etmesi ve ardından Fırat Kalkanı Harekatı’nı başlatması YPG’nin bu yöndeki girişimlerini şimdilik sonuçsuz bıraktı.

YPG kontrol altında tuttuğu Afrin ile birlikte muhalifler ve DEAŞ’ın kontrolü altındaki Fırat Nehri’ne kadar olan Bab, Menbic, Rai ve Cerablus’un içinde olduğu bölgeyi ele geçirmeyi ve Türkiye sınırı boyunca coğrafi olarak bütünlük arz eden bir kuşağı idare altına almayı amaçlamaktadır. YPG ayrıca HPG ile birlikte hareket ederek Yarubiye-Rabia sınır hattından Sincar’ı da içine alacak ölçekte Irak’ta da etkin olmaya çalışmaktadır.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası