15 Temmuz gecesi Türkiye için bir milat oldu. Tanklar, jetler ve helikopterlerle gerçekleştirilen darbe kalkışmasına karşı bu aziz millet çoluk çocuk, hasta yaşlı demeden kendini meydanlarda siper ederek bir destan yazdı. Meydanlarda demokrasi nöbeti tutan vatandaşlar İstanbul’un önemli noktalarında sabahlamaya ilk günkü dirençle devam etti. Bebeğinden yaşlısına, hastasından engellisine, gurbetçisinden yabancı uyruklusuna kadar yüz binlerce farklı görüş ve ideolojiden insana meydanlar ev oldu.
Meydanların Kalbi Kısıklı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın evinin bulunduğu Üsküdar Kısıklı ilk günden itibaren binlerce insanın nöbet tuttuğu ilk noktalardan birisiydi. Dualar, tekbirler ve darbecilere karşı atılan sloganlar her gece sabaha kadar Üsküdar semalarını doldurdu. Direnişin adeta kalesi olan Kısıklı Meydanı darbecilere karşı ilk saatlerden itibaren yekvücut olunan noktaydı. Erdoğan da önemli mesajlarını hep buradan halka iletti. Onun mesajlarıyla buradaki binlerce insanın coşkusu katlandı ve milli iradeye destek nöbetine daha sıkı sarıldılar.
İlk günden beri Kısıklı’dan ayrılmayan 17 yaşındaki Ayşe Beyza Aksoy, “Başkomutanımızın yanında nöbet tutuyoruz. Buradan o ayrılın demeden ayrılmak yok” derken 46 yaşındaki Ekrem Tarık Şen ise, “Burası bizim ikinci evimiz artık. Bu meydanları terk etmeyeceğiz. Cumhurbaşkanı’mız burada konuşmaya başlayınca duygulanıyoruz. Tarihi bir olaya şahit oluyoruz. Ve tarihi millet yazacak” diyerek heyecanını dile getiriyordu.
Darbeyi Çocuk Yaşta Öğrendik
Esenler Dörtyol Meydanı’nda ise elleri Türk bayraklı on binlerce kişi arasında asker kıyafeti giyerek nöbete koşan 9 yaşındaki Ömer Taşdemir dikkatimizi çekiyor. “Tankları görünce çok korktum. Ama artık her akşam babam ve kardeşimle beraber sokaklardayız. Vatanım için buradayım” diyen küçük Ömer kadar 10 yaşındaki Azra Fatma Uyanık da olaylardan etkilenenlerden: “Bu yaşta darbe nedir gördüm. Televizyon izlediğimde çok kötü bir duyguydu. Darbeyi engellemek için buraya geldim.”
12 yıldır Almanya’da yaşayan 46 yaşındaki Mehmet Demir ise darbe girişimini televizyon ekranlarında görür görmez ertesi gün memleket aşkıyla uçağa atlayıp eylemler için İstanbul’a geldiğini kaydediyor heyecanla: “Bu memleket bizim. Buraya bizden başka kimse sahip çıkamaz. Olayı duyar duymaz ailemi, arkadaşlarımı alıp ülkem için hiç düşünmeden koştum.” Elinde Türk bayrağıyla nöbete gelen zihinsel engelli Emine Kara ise kalkışmanın dehşetinin farkına varacak kadar zinde bir ufka sahip: “Vatan için buradayım. Darbe istemiyoruz. En büyük Türkiye!”
İki Darbe Gördüm, Böylesini Görmedim
Hasta haline rağmen iki büklüm olarak meydanlara koşan isimlerden birisi de 76 yaşındaki Mehmet Karataşlıoğlu. “Menderes’e 1960’da darbe yapıldığında 20 yaşında idim. Sonrasında 1980 darbesini gördüm. Vatandaş bugünkü gibi uyanık değildi o zamanlar. Ama Meclisini ve halkını böylesine bombalayacak kadar gözü dönmüş darbeci görmedim” diyen Mehmet dede şöyle devam ediyor: “Bunu Menderes’e yaptılar. Aynı şeyi Erdoğan’a da yapacaklarını zannettiler. Ama milleti unuttular bu kez. Her gece sabahlıyoruz meydanlarda eşim, çocuklarım ve torunlarımla birlikte. Yakalanan darbecileri televizyonda görünce, “Geberin, eşek kadar adam olmuşsunuz, utanın’ dedim. Bu adamların o düştükleri halden ölmeleri lazım ama adamlarda yüz yok ki! Kanları bozuk hepsinin.”
Vatan İçin Buradayız
16 yaşındaki Esra Çetinkaya ile ablası 19 yaşındaki Seda Çetinkaya ise ilk darbe görüntüleri ile tanışan gençlerden. Esra, “İlk önce çok korktum, kalbime sancılar girdi. Ama bunu atlatır atlatmaz sokağa çıktım, vatan için buradayım” derken ablası Seda ise, “Vatana sahip çıkmak için bayrağımı kapıp meydanlara çıktım. Darbe kalkışması başarılı olsaydı bile emin olun yine sokağa çıkıp karşı koyardım” diyerek tepkisini dile getiriyor. 25 yaşındaki grafiker Enes Aksoy ise ilk gecenin çok kötü geçtiğini belirterek, “Araçların üzerinden geçen, insanları parçalayan tankları gördüm. Biz bugün vatan için buradayız. Üzerime tank süren askeri ele geçirsem ben de döverdim. Bu milletimizin bayramı” diyor.
Saraçhane Meydanı’nda Moldovalı Destekçiler
Ve o gece şehit verdiğimiz noktalardan bir diğeri Saraçhane’deki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin önü… Binlerce insanın her gece buluştuğu meydanda yükselen tekbir ve ilahi seslerine birden motor sesleri ve kornalar karışıyor. 300 motosikletli bayraklar ve kornalar eşliğinde Fatih Sultan Mehmet Anıtı’nın önüne park ediyorlar. Ve hep birlikte ellerini semaya kaldırıp şehitler için dua edip fatihalar okuyorlar.
Şehitlere dualar okuyarak darbeye lanet yağdıran gruba yolda katılarak gelenler arasında yabancılar da vardı. 7 senedir İstanbul’da bulunan Moldovyalı Olga Nedimov, “Tayyip Erdoğan’ı çok seviyorum. Güçlü bir lider. Hem onun için hem de Türk milleti için sokaklara çıktım” derken, bir Türk ile evlenen ve 15 yıldır İstanbul’da bulunan Moldovalı Yasemin İkizli ise, “Darbe teşebbüsünün ilk anını görünce korkmadım. Ama bu kadar ciddi bir şey olacağını beklemiyordum. Tayyip Erdoğan’ı da bu ülkeyi de seviyoruz. Demokrasi için nöbette kalmaya devam edeceğiz” diyerek Türkiye’ye olan desteğini açıklıyor gururla.
İki Aylık Bebek Bile Nöbette
Henüz iki aylık Miray Meral hiçbir şeyden habersiz meraklı gözlerle etrafı seyrediyor. Darbe girişiminin başarılı olması durumunda belki de geleceği çalınacak bu bebek insana çok şey söylüyor. 12 yaşındaki ablası Beyza Fatma’ya gülümsüyor ara ara. Anneleri Nimet Marangoz ilk günden itibaren Saraçhane Meydanı’na çocukları ile geldiğini belirterek, “Evdeki bütün işleri bıraktım. Önce vatan, bebeğimle sabaha kadar burada nöbetteyim” diyor.
Derken dev ekranlarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kısıklı’da yaptığı konuşma canlı olarak yayımlanmaya başlıyor. Kalabalık yeniden bayrakları dalgalandırmaya, slogan atmaya başlıyor. Bu coşkulu şöleni geride bırakıp Taksim’e doğru yola çıkıyoruz.
Gençlerden Özür Dilemek İçin Taksim’deyim
Demokrasi nöbetinin tutulduğu ve millet olma şuurunun bayraktarlığını yapan Taksim Meydanı tam bir insan seli. 17 yaşından bu yana hastalık nedeniyle engelli olan ve tekerlekli arabasıyla Esenyurt’tan Taksim’e gelen 52 yaşındaki Selami Yalçınkaya’nın söyledikleri insanı duygulandırmaya yetiyor: “Tekerlekli arabayla birkaç saatte geliyorum buraya. Her gece başka bir yerdeyim Allah bana güç verdikçe. Ben 80 darbesini gördüğümde sağlamdım ve 16 yaşındaydım. O zaman tankların üzerine çıkmadığıma şimdi pişman oluyorum. Darbecileri alkışladık o zaman. Bu yüzden şimdiki gençlerden özür dilemek için ben de nöbetteyim. Özrümüzü kabul etsinler lütfen. Keşke Cumhurbaşkanımız ilk gün ekrana üniformayla çıksaydı...”
Darbeyi Okumakla Yaşamak Çok Farklı
21 yaşındaki kızı Esra ise hala olayın şokunda: “Hiç darbe yaşamamıştım. Darbeyi okumakla yaşamak aynı şey değilmiş. Korkmadım dersem yalan olur ama çok şükür dimdik ayaktayız. İnsanlarımızın bu birlikteliği görülmeye değer. Bu millet böyle fedakar olduğu sürece kimse darbe yapamaz. Biz buradayız, yıkılmadık ayaktayız.”
Kalp Hastasıyım Ama Buradayım
Kalp hastası olduğu halde 57 yaşındaki Necla Aksüt ise, “Bu darbede akıllı olduk işte, 80 darbesinde 17 yaşında bir cahildim. İlk gün tepemizden jetler geçerken Avcılar’dan Havalimanı’na kadar yürüdük. Nöbet bitene kadar bütün aile sokaklardayız” diyor. Sarıyer’den Taksim’e gelen 28 yaşındaki veteriner Güler Çaylak da, “Darbeyi duyar duymaz kendimi dışarı attım. Köprüye gitmeye çalıştım ama yollar kapalı olduğu için gidemedim. Üç gündür uykusuzum, sabahları işime gidiyor, gece nöbete geliyorum. Allah bir daha göstermesin böyle bir belayı” diye konuşuyor.
Kağıthane’den gelen üç gençten birisi olan 21 yaşındaki Rümeysa Aslan, “İki gün boyunca bir şey yiyemedim. Resmen şok geçirdim. Beni en çok etkileyen sahne bir tankın içinden çıkarılan askerin halkın tepkisi karşısında, ‘Annem görmesin, yapmayın, etmeyin’ dediği sahneydi. Orada kendimi tutamayıp ağladım. Vatanımızı sonuna kadar savunacağız. Bunu herkes bilsin” sözleriyle noktalıyor sohbetimizi.
Evet meydanlar bebeğiyle, çocuğuyla, yaşlısıyla, genciyle bir kurtuluş destanı yazıyor.