Kriter > Medya Kritik |

Medya Darbeye Direndi


Darbe yapmak için ulaşım hatlarını kesmek yetmez, iletişim hatlarını da kontrol etmek gerekir. Tanksız, topsuz, uçaksız darbe yapılabilir, medyasız yapılamaz.

Medya Darbeye Direndi

Darbe yapmak için ulaşım hatlarını kesmek yetmez, iletişim hatlarını da kontrol etmek gerekir. Tanksız, topsuz, uçaksız darbe yapılabilir, medyasız yapılamaz. Darbeci subayların radyo evleri ya da televizyon stüdyolarını işgal etmesi sadece yarım kalmış bir spikerlik hevesiyle açıklanamaz. Darbe bildirisini okuyup geniş kitlelere ulaştırmak önemlidir fakat mesele bu kadar basit değildir.

Psikolojik Harekat

Demokrat (insanlardan oluşan) bir toplumda darbe geldiğinde medyanın karşısında iki seçenek bulunması gerekir. Bunlar: Darbecilerin ya aracı ya da hedefi haline gelmektir. Ya darbe yanlısı yayın yaparsınız ya da yayın yapamazsınız.

Pek tabii Türkiye gibi ülkelerde bu şablon geçerli değildir. Çünkü medya halkın haber alma ihtiyacını karşılamaktan ziyade marjinal, kapalı ve militarist ideolojik yapıların iktidara ortak olma arzusunu yansıtır. Son 15 yılda toplumun merkezi ile medyanın merkezi birbirine yaklaşmış olsa da bu tehlike halen geçerlidir.

Sözünü ettiğimiz rejimci, korumacı, tepeden bakmacı ve modernleştirmeci tavır hayalindeki toplum düzenini askeri bir müdahale ile tesis etmek dahil her türlü çılgınlığa açıktır. Yapamasa dahi yıkma yanlısıdır.

Bir İhtimal Daha Var

Dolayısıyla Türkiye gibi ülkelerde bir ihtimal daha vardır. O da darbe kışkırtıcılığıdır. Medya bazen bilinçli bir şekilde bazen de farkında olmadan toplumu darbelere hazırlayıcı bir işlev üstlenebilir. Darbenin alt yapısını hazırlar. Okur ve izleyicilerini ülkenin iç savaş ve bölünme dahil korkunç tehlikelerle karşı karşıya olduğuna ikna etmeye çalışır. Dehşet duyguları pompalar. Sürekli kutuplaşmadan, yalnızlaşmadan dem vurur. Yalan haberlerle, ağır ve mesnetsiz eleştirilerle demokratik kurumlara duyulan güveni sarsmaya çalışır. Amaç “Bunlar gitsin de kim gelirse gelsin” ya da “Biri bizi kurtarsın” duygusu oluşturmaktır.

Böyle dönemlerde medya bir psikolojik harekat üssüne dönüşür. Kaç kez yaşadık, gördük. Çoğu zaman bu sinsiliğe ve hinliğe uyanmadık bile.

O Eski Halinden Eser Yok Şimdi

Geliyoruz medyanın darbe sırasındaki ve sonrasındaki rollerine. 1960, 1971, 1980 ve 1997 askeri darbelerinden sonraki gazeteleri açıp bakarsanız bu rollerin temsiline dair mebzul miktarda örnek görebilirsiniz.

Medyanın ilk görevi darbecileri coşkuyla selamlamak ve darbenin haklılığını vatandaşa anlatmak olmuştur. Anlı şanlı demokrasi savunucuları, amansız insan hakları aktivistleri bir gecede postal tozuna dönüşürler. Seçilmiş hükümete karşı sergiledikleri gözü peklikten ve cevvallikten eser kalmaz. Anında esas duruşa geçerler.

Meslek ilkeleri, özgürlük söylevlerinin makyajı dökülür; altından vampirler çıkar. Devrik iktidarı daha da derinlere gömme yarışı başlar. Gazeteler darbecilerin basın bültenlerine dönüşür. Amaç, “İyi ki de yapmışlar, bizi kurtarmışlar” duygusu uyandırmaktır.

Üstelik bu duyguyu uyandırmak epey karlıdır. Çünkü darbecilerin bir mahareti de para dağıtmaktır. Darbeler sırasında köşeyi dönen medya patronlarını, hortumlanan bankaları ve kaybolan paraları hatırlayın.

Bozuk Siciller

15 Temmuz darbe girişimini bu üç perspektiften incelediğimizde şunları söyleyebiliriz:

Hazırlık sürecinde medyada darbecilerin hayalini kurduğu geniş konsorsiyum teşekkül etmemiştir. 17-25 Aralık girişimlerinin bastırılması ve hükümetin Paralel Devlet Yapılanması’na karşı gerçekleştirdiği etkin mücadele darbecilerin hem yayın organlarını büyük ölçüde kaybetmelerine hem de toplum nezdinde itibarsızlaşmalarına yol açmıştır.

Elbette darbe kışkırtıcıları da boş durmamıştır. Terörle mücadeleyi devletin halkına karşı açtığı bir savaş olarak göstermeye çalışmış, Türkiye’nin Ortadoğu’daki terör örgütlerine yardım ettiği iftirasını yaymışlardır. Bütün enerjilerini kimi zaman komik duruma düşmek pahasına da olsa yalan haberler yapmaya ve demokratik kurumlara karşı nefret uyandırmaya harcamışlardır.

Darbeciler bu dönemde toplumsal farklılıkları çatışma alanlarına dönüştürmek için özel bir çaba ortaya koymuşlardır. Öyle ya! Birliğin ve kardeşliğin sağlanması için bir müdahale lazımdır.

Psikolojik harekatın bir unsuru da “paralel”in “kurgulanmış bir tehdit” olduğu algısını yaymak, terör örgütü iddialarını karikatürleştirmeye çalışmak olmuştur. Bu dönemde ayrıca muhalefetin yerini düşmanlık, eleştirinin yerini hakaret almıştır.

15 Temmuz gecesi darbecilere destek vermemiş olsalar da medyamızın bir kısmının bu mevzudaki sicilinin tertemiz olduğunu söylemek zordur.

Gazi Medya

15 Temmuz gecesi işin rengi bütünüyle değişmiştir. Türk medyası birkaç önemsiz istisna hariç işgalcilere karşı topyekun direnmiştir. Bu süreçte halkın medya kuruluşlarına ayrım yapmaksızın sahip çıkması da oyunu bozan önemli bir gelişmedir.

Darbeciler yayınları kesememiştir. İşgal ettikleri medya kuruluşlarını ellerinde tutamamışlardır. TRT ve CNN Türk halk tarafından teröristlerden geri alınmıştır. ATV’ye, A Haber’e ve Sabah gazetesine yapılan saldırılar halk tarafından püskürtülmüştür. Yayınlar yıkılarak darbe girişimin tersine çevrilmesini sağlayan programlar yapılmıştır. Başbakan’ın ve özellikle Cumhurbaşkanı’nın bu yayınlara bağlanarak vatandaşları hem bilgilendirmesi hem de yönlendirmesi gecenin dönüm noktaları arasındadır.

Kanaatimce darbe girişimi haberlerinde terör haberlerinde uyulması gereken ilkeler geçerli olmalıdır. Darbecilerin propaganda metinleri kesinlikle yayınlanmamalı, haberler insanlarda korku ve paniğe yol açacak şekilde verilmemelidir. Bu açıdan baktığımızda medyamız çok iyi olmasa da iyi bir sınav vermiştir.

Tehlike Geçmedi

Darbe başarısız olmuştur ama darbecilerin işine yarayacak gazetecilik tarzlarının bütünüyle ortadan kalktığını söyleyemeyiz. Maalesef darbe girişimi sonrasında bir kısım medyada darbeci alışkanlıklara dönüşün emareleri görülmeye başlamıştır.

Vatanına, namusuna ve demokrasisine sahip çıkan geniş halk kitleleri, masum insanları linç eden vahşet çeteleri olarak etiketlenmeye çalışılmıştır. Sergilenen sağduyulu ve kahramanca mukavemet Mehmetçik düşmanlığı olarak yansıtılmak istenmiştir.

Yüzlerce insanın öldüğü, binlerce insanın yaralandığı, Cumhurbaşkanı’na suikast girişiminde bulunulduğu, Meclis’in bombalandığı bu kanlı terörist eylemi “tiyatro” olarak niteleyenler çıkmıştır. Bu medya kuruluşları bir yandan darbecilerin ihanetini önemsizleştirmeye diğer yandan halkın darbeye karşı sergilediği birliği bozmaya çalışmaktadırlar.

Bunların da ötesinde ciddi bir dezenformasyon sorunu ile karşı karşıyayız. Çarşaf çarşaf yayınlanan manipülatif ifadeler, isimsiz kaynaklara dayandırılan iddialar, somut bilgilere istinat etmeyen yorumlar darbe planlarının bütünüyle ortaya çıkmasını engelleyen bir karmaşaya yol açar. Bu da en çok darbecilerin işine yarar.

Yani medya açısından bakarsak tehlike henüz geçmiş değil.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası