Kriter > Siyaset |

AK Parti, Milli İrade, Ahenk


AK Parti gençlerden başlayarak değişen sosyolojiyi tanıyıp zamanın ruhuna uygun yönetici ve misyon adamı yetiştirme işine girişmelidir. Aksi takdirde bir zümrenin alınıp başka bir zümrenin göreve getirilmesi partide köklü bir değişim oluşturmaz.

AK Parti Milli İrade Ahenk

Çok partili hayata geçildiği günden bugüne Türkiye’de yapılan seçimler sonrasında seçmenin siyasi partilere çok ince ve sofistike mesajlar ve ödevler verdiği söylenegelmiştir. Sosyologlar, siyaset bilimciler ve siyasi partiler seçim sonuçlarında verilen mesaja göre yorum ve anlam çıkarmaya çalışmıştır. Bu bağlamda 31 Mart seçimleri önceki seçimler gibi kendi içinde oldukça önemli mesajlar içermektedir. Bütün siyasi partilerin bu seçimden çıkaracağı dersler vardır. Seçim sonrasında mevcut durumu siyasi muhasebeyi bir siyasi tutum olarak benimseyen AK Parti için yorumlamaya çalışalım.

 

Sistem Değişikliği

Bir ülkede sistem değişikliği başlı başına önemli bir iştir ve kendi içinde zorlukları vardır. Türk bürokrasisinin Tanzimat Fermanı’ndan başlayıp bugüne kadar pekişerek gelen ve iki yüz yıllık bir geleneğe sahip olan Osmanlı ve Cumhuriyet bürokrasisi olduğu düşünülürse, bu sert çekirdek üzerinde reform ve yenilik yapmanın ne denli zor bir iş olduğu daha iyi anlaşılır. Çok partili hayata geçildiği günden yakın siyasi döneme kadar siyaset ve bürokrasi ilişkisinde bürokratlar siyasilere yolcu, kendilerine hancı diye bakmıştır. AK Parti öncesi iktidarların ortalama ömürleri çoğunlukla bir iki yıl olduğuna göre bir yönüyle merkezi vesayeti temsil edenleri haklı çıkaracak bir durum yaşanmıştır.

AK Parti iktidara geldiği ilk günden itibaren problem çözme yeteneğini çok etkin olarak kullandı. Devletin tıkanmış bürokrasisini siyasetin dinamik etkisiyle aşmaya çalıştı. Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne kadar hantal devlet sistemi ile vatandaşlar arasında oluşan tıkanıklığı vatandaş lehine çözmeyi başardı ve AK Parti bu problemleri çözdükçe halkın partiye olan ilgisi de arttı.

Konu devlet sisteminin reforme edilmesine gelince bir önceki probleme göre daha zor, daha çok entelektüel çaba ve sabır isteyen bir konuyla karşılaşıldı. Halk ile devlet bürokrasisinin arasındaki tıkanıklığı kolayca çözen AK Parti’nin Türkiye Cumhuriyeti’ni vesayet sisteminden kurtarıp siyasete bağlı ve saat gibi işleyen bir sistem kurma girişimi yüksek oranda dirençle karşılaştı.

Cumhurbaşkanlığı (başkanlık) sistemine geçiş Türkiye’nin değişimi için çok önemli bir şanstır ve AK Parti bu sistemi dönüştürme sorumluluğunu üstlenmiş durumdadır. Türkiye’nin başkanlık sistemine geçmesi uzun vadede siyaset hayatımızda çok köklü değişikliklere kapı aralayacaktır. İlk etapta yeni sistemin siyasette oluşturduğu etkileri iktidar partisi olması hasebiyle önce AK Parti yaşamakta ve uzun vadede bu etki diğer partilerde de görülecektir.

Başkanlık sisteminin siyasi nüfuzu büyük oranda başkanlık bürokrasisini güçlendirdi. AK Parti genel merkezi ve bakanlıklar halihazırda yeni sistemde siyasi pozisyonlarının neye karşılık geldiğini anlamlandırmaya çalışıyorlar. Ancak şunu da ifade etmek lazım: Ankara bürokrasisi ve siyasetinin yeni duruma henüz uyum sağlayamaması AK Parti siyasetini kökünden etkilediği söylenebilir. Bir yönüyle sistem değişikliği kısa vadede AK Parti’yi ziyadesiyle etkilemiş gözükmektedir.

 

Sosyolojinin Değişimi

AK Parti’nin hükümete geldiği 2002’de ülke genelinde büyük yatırım açıkları vardı. Aynı şekilde kentlerde de büyük hizmet sorunları söz konusuydu. AK Parti, iktidarları süresince yatırım ve hizmete dönük problemlerin çoğunu çözmeyi başardı. Ülke genelinde yatırımların ve kentlerdeki hizmetlerin büyük oranda tamamlanması seçmeni yeni arayışlara itti. Seçmen gün geçtikçe bireysel taleplere yöneldi ve bu yönelişe rağmen AK Parti hizmet ve yatırım vurgusunu önde tutmaya devam etti. Bir yönüyle AK Parti’nin hizmet siyaseti kendi içinde bir açmaza dönüştü.

Türkiye kapitalizme Özal zamanında geçmiş fakat bu ete kemiğe AK Parti zamanında bürünmüştür. Daha çok zenginlik ve daha zengin vatandaş bir yönüyle bireyselleşmiş seçmen anlamına gelir. AK Parti uzun iktidar döneminde ülke sosyolojisini değiştirmiş ve ilginç bir şekilde şimdi kendi eliyle değiştirdiği sosyolojiyi anlamaya çalışıyor. Yeni sosyolojinin talepleri eğitime destek, yoksullukla mücadele, katılımcılık, kültür ve kent ekonomisinin kendi dünyasını nasıl etkileyeceği vb. konulardan oluşmaktadır. Son yıllarda CHP’li yerel yöneticilerin kentte bir çivi çakmadan, sadece halkla ilişkiler ve sosyoloji yönetimiyle kamuoyu desteğini ve oy artışını sağlamaları dikkatle takip edilmelidir.

 

Parti İçi Meseleler

AK Parti iktidarı yirminci yılına yaklaşmaktadır. Türkiye’de iktidar olan bir parti normalde birinci dönemin sonunda yavaş yavaş siyasi etkinliğini kaybederdi. AK Parti, Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi dehasıyla kendisini sürekli yeniledi ve iktidar ömrünü uzatmayı başardı. AK Parti ilk krizini genel başkanını cumhurbaşkanlığına seçtirmesiyle yaşadı. Akabinde genel başkan olan Ahmet Davutoğlu ve arkadaşlarının siyasi bir geleneğe sahip olmayışı AK Parti teşkilatlarının atıl kalmasına neden oldu. Partili cumhurbaşkanı olarak partisinin başına dönen Recep Tayyip Erdoğan partinin içerisine düştüğü durumu düzeltmek için önemli bir çaba içerisine girdi. “Mental yorgunluk” ve “atalet” sık kullanılan iki kavramdı. AK Parti üst yönetimi bu iki kavramı tefsir ederken –tabiri caizse– işin içine İsrailiyat katıp süreç içerisinde suçlu arama haline girdi. Türkiye’nin en büyük örgütlü yapısının atalet içerisinde olması fikriyatın diriltilmesinden teşkilat eğitimine, misyon oluşturmaktan siyasi uygulamalara kadar bir dizi faaliyet zincirine dönüştürülebilirdi. Fakat bunlar yapılmadı, onların yerine iki yol denendi:

Birincisi tarif edilen problemlerin belediye başkanlarıyla özdeşleştirilmesi oldu. Partinin faaliyetleri muhalefet partileri tarafından eleştiriye tabi tutulurken AK Parti kendi yerel yöneticilerini zemmetti; “Halk değişim istiyor”, “Mevcutların yüzde doksanı değişecek” fikri kulaktan kulağa yayıldı. Bu durum belediye başkanlarının toplum üzerindeki nüfuzunu zayıflatırken rakiplerini cesaretlendiren bir etkiye dönüştü. Mesela Sultanbeyli ilçesinde yirmi beş aday adayının çıkmasını bu söylemden bağımsız düşünmemek lazım gelir.

İkinci olarak AK Parti’nin toplumun değişim talebine uygun davranarak kongrelerde genç temsilcilere görev vermesi önemlidir. Fakat bu konuda denge iyi ayarlanamadığı için partinin gelenekle bağını koparmış, yeterince siyasi altyapısı ve siyasi networkü olmayan deneyimsiz bir kadrolaşmaya zemin hazırlamıştır.

Bununla bağlantılı olarak AK Parti’de son dönemlerinde ortaya çıkan bir durum da bazı il başkanlarının parti öncelikleri yerine kendi yakın çevresinden kadro oluşturma yaklaşımı birçok kesimi siyasi yelpazenin dışına itmiştir.

Bütün bunların üzerine önceki seçimlerin çoğunun lider etkisiyle kazanıldığını varsayarsak bu gidişat partinin içini boşaltmıştır. Bazı seçimler zor seçimlerdir. Lider, parti örgütü, sivil alandaki müttefikler, medya, entelektüel müttefikler; topyekun bir mücadele ihtiyacı ortaya çıktığında lider hariç diğer unsurlar ve onlarla olan ilişkilerin zayıflamış olduğu görülür.

Bir dava ve misyon partisi olarak siyasi hayatına başlayan AK Parti’nin gerek toplumun kapitalizme geçmesi gerekse bir kısım yöneticilerin dava yerine kişisel siyasetlerini önceleme çabaları kendisini yeniden anlamlandırmasını zorlaştırmaktadır. Bütün bu problemlerin ilacı gençlik örgütlerinden gelen idealist gençlerin sürece katılmasıdır. Bu bağlamda AK Parti gençliğinden, oluşan açığı kapatacak düzeyde sadra şifa bir misyon çıkmamıştır. Bu bağlamda AK Parti gençlerden başlayarak değişen sosyolojiyi tanıyıp zamanın ruhuna uygun yönetici ve misyon adamı yetiştirme işine girişmelidir. Aksi takdirde bir zümrenin alınıp başka bir zümrenin göreve getirilmesi partide köklü bir değişim oluşturmaz.

 

Gençlerin Beklentisi

AK Parti’nin kuruluş yıllarında gençler üzerine yaptığımız bir araştırmada gençlere AK Parti’yi tercih etme nedenlerini sorduğumuzda “bizleri dünyayla buluşturacak parti” diye ilginç bir cevap vermişlerdi. Küresel çağda gençler dünyayla bütünleşmeyi gerek eğitim gerekse iş imkanları açısından vizyonlarının bir parçası olarak görmekteler. Türkiye’de üniversiteleşme oranı dünyada en üst sıralara yükseldi. Ortaöğretimde ve üniversitede mekansal problemler, kaynak ve kadro problemleri çözüldü. Fakat eğitim sistemi henüz rotasını ve kimliğini bulmuş değil. Siyasi açıdan 2000’lerde her alanı sabote eden FETÖ kendi şakirtlerinin ülkeye yeteceğini iddia ederek AK Parti çevresinde gençlik hareketlerinin yeşermesini engellemiştir. Ancak bu casus şebekesinin niyeti belli olduktan sonra AK Parti gençlik çalışmalarına yoğunlaşmıştır. Siyasette rol alacak gençlerin daha çok toplumun değişim ihtiyacı olan kesimlerinden seçilmesi gerekmektedir. Bu süreçte bir davaya inanan genç kimlik oluşturma, çevre edinme, kendini gerçekleştirme ihtiyacını bu ortamda sağlayabilecektir. AK Parti’de daha çok siyaset yapan insanların çocukları rol aldığı için gençlik çalışmalarında ciddi bir sinerji oluşmamıştır. Ana kademe diye adlandırılan parti yönetimlerinde önemli başarılar ortaya koyan AK Parti gençlik çalışmalarında gerekli başarıyı sağlayamamıştır. Tüm bunlardan başka elbette gençlik meselesinin gelecek vizyonundan gençlerin beklentilerinin değişimine kadar birçok farklı sebep-sonuç ilişkileri vardır.

 

Müttefiklik İlişkisi

İdeolojik partiler başta parti örgütleri olmak üzere kendi içlerinde birbirlerine sıkı sıkıya bağlı üyelerden oluşur. Ayrıca siyasi partiyle görüş birliği içerisinde olan dini ve/veya seküler cemaatler, dernekler, cemiyetler, irili ufaklı sosyal gruplar amaç birliği çerçevesinde birlikte hareket ederler ve siyasetin halk içerisindeki kılcal damarlarını bu yapılar oluşturur. İktidarların ömrü uzadıkça birçok farklı sebepten dolayı siyasi partilerin müttefikleriyle ilişkileri zayıflar. Bu seçimde AK Parti’nin müttefiklerinin tamamını harekete geçirmekte zorlanması, parti örgütünün zayıflaması ve güçlü lider Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimlerin kaderini lider olarak etkilemesi gibi faktörler sivil toplum örgütlerinin siyasi tarafını zayıflatmıştır. Mesela sadece İstanbul’da AK Parti çevresinde üç yüzden fazla etkin sivil toplum kuruluşu olduğu düşünüldüğünde seçimlerde ne denli bir ittifak ilişkisi ve sinerji ortaya çıktığı ibretle gözlenebilir. Çünkü seçimler müttefiklerle kazanılır veya kaybedilir.

 

Gelecek Vizyonu

AK Parti kuruluşundan bugüne kadar Türkiye’nin geleceğiyle özdeşleşmiş bir partidir. Milletin kaderi ile kendi kaderini ve ülkenin milli meseleleri ile kendini özdeşleştirmiş bir partidir. 2002’den bugüne ülkenin büyümesi, gelişmesi ve Türkiye’nin dünya sahnesine çıkmasını temsil eden partidir. Diğer taraftan bir lider olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın kaderi ile ülkenin kaderi de özdeş hale gelmiştir. Siyaset bilimi literatürüne girecek uygulamaları olan AK Parti, siyaseti vatandaş önceliklerine göre yapan, efkar-ı umumiyede konuşulan her şeyi hisseden ve bu hissiyatı siyaset okuma biçimine yansıtan bir parti olmuştur. Parti liderinin cumhurbaşkanı olmasıyla AK Parti ile toplum arasında var olan ve Recep Tayyip Erdoğan eliyle yönetilen bu sistem hasar görmüş ve son seçim süreci şartlarında eski kıvamına gelememiştir.

AK Parti yüzde 40’a yakın oyu parti bağlılığı ve hizmetleriyle kontrol etmiş, bunun üzerindeki oylar ekonomi çarkının iyi işlemesiyle artış göstermiştir. Buradan anlaşılıyor ki hükümetlerin halkın desteğini sürdürmesi ekonominin iyi yönetilmesiyle ilgilidir. Bunu akılda tutmak gerekir ama bütün bu hadiselerin ötesinde AK Parti ne zaman yüzünü geleceğe dönmüşse halk partinin arkasına takılmış ve ne zaman geriye dönük siyaset yapmışsa halk daha çekingen bir tutum takınmıştır. Netice olarak bunu da unutmamak lazımdır.

 

Erdoğan Toplumun Umudu

Sonuç olarak AK Parti seçimlerden ve toplumsal söylemlerden ders çıkarmayı bilen bir partidir. 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri arasında AK Parti yeni kurulmuş bir parti gibi çalışarak oyunu yüzde 50 bandına çıkarmayı başarmıştır.

Rahmetli Necmettin Erbakan hocamız “Bir liderin başarısı, danışmanlarının ve etrafındakilerin şeffaflığı ile doğru orantılıdır” demişti. Başarılı bir bakanın “Ben bugüne kadar müsteşar ve yardımcılarından aldığım bilgilerin siyasallaşmış olduğunu gördüm. Gerçek ve halk yararına bilgileri daha çok alt kademelerden aldım. Başarılarımda bunun katkısı çok olmuştur” sözleri akla gelmektedir.

Türk toplumu ve dünya mazlumları Recep Tayyip Erdoğan’a güveniyor, olan bitenlerle ilgili herkes şu soruyu sıklıkla soruyor: “Cumhurbaşkanımızın bu durumdan haberi var mı?” Bu sorunun sorulma amacı eğer onun haberi varsa mutlaka müdahil olur ve düzeltir anlamındadır.

AK Parti bugüne kadar politikalarını halka açık yürüttü dolayısıyla parti politikalarının en yetkin uzmanı halkın kendisidir. Bugün halk arasında konuşulanlar dikkate alındığında AK Parti’yi reforme edecek düzeyde oldukça sağduyulu değerlendirmeler yapılmaktadır. 2002’den 17-25 Aralık günlerine kadar nasıl ki AK Parti sokakta konuşulan en ince serzenişi grup toplantılarında dile getirmiş ise aynı şekilde olan biteni yeniden değerlendirerek temel ilkelerinden vazgeçmeden kendisini yeniden var edebilir. Hala lider olarak Recep Tayyip Erdoğan, parti olarak AK Parti toplumun umudu olmaya devam etmektedir. AK Parti’nin toplum nezdinde çok tartışılması kendisine olan ümit ve güvenle ilgilidir. AK Parti bu süreci sağlıklı bir şekilde değerlendirdiği takdirde kendisine olan güveni sürdürebilir. AK Parti’de sorumluluğu taşıyan herkes şunu bilmelidir ki Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye siyasetinden bağımsız olarak Batı sömürge imparatorluğunun gadrine uğrayan bütün mazlumların sözcüsü haline gelmiştir. Bu umudun muhafazası için dahi olsa üst düzey yetkililerin kendi siyaset ve çıkar önceliğini bir kenara bırakıp bu sorumluluk muvacehesinde meselelere yaklaşması gerekir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası