Kriter > Dosya > Dosya / Küresel Sistem ve Türkiye |

Birleşmiş Milletler Sisteminde UNESCO


Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, beş daimi üyenin bütün süreçleri kontrol etme yetkisi nedeniyle, dünyadaki insani krizlere yetişemediği, politik veya askeri krizleri önleyemediği nedeniyle eleştiriler alıyor. BM’nin kurumlarından biri olan UNESCO’da yönetim veya yönetişim de böyle midir? UNESCO hangi amaçlara hizmet eder; kurucu devletler burada da tüm süreçleri kontrol ederek diğerlerini etkisiz bırakabilirler mi?

Birleşmiş Milletler Sisteminde UNESCO
(Mustafa Yalçın/AA)

Dünyadaki büyük krizleri çözme konusundaki yetenek ve yeterliliğini sık sık tartıştığımız Birleşmiş Milletler’in (BM) UNDP, UNICEF, IMF, World Bank, FAO, WHO gibi onlarca yan kuruluşu bulunuyor. Bu kuruluşlardan bir tanesi de kısaltmasının Türkçe versiyonunu pek kimsenin bilmediği, UNESCO’dur ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü olarak 1946’dan beri Fransa’nın başşehri Paris’te faaliyetlerini sürdürmektedir. İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanya’sına karşı bir araya gelen devletler arasında eğitime ortak bir bakış açısı geliştirme, tabir yerindeyse savaşları bu yolla önleme hedefiyle oluşturulan bu kurumun yasası Kasım 1945’te Londra’da imzalanmış, savaş bittikten sonra da kuruluşu hayata geçmişti. Türkiye bu kuruluş yasasını imzalayan ilk 20 devlet arasında 10’uncu devlet olarak kurucu ülkeler arasında bulunuyor. (UNESCO Sözleşmesi ülkemizde 20 Mayıs 1946 tarih ve 4895 sayılı kanunla onaylanmıştır). SSCB’nin ancak 1954’te UNESCO’ya üye olduğunu da not etmek gerekir.

BM Güvenlik Konseyi, beş daimi üyenin bütün süreçleri kontrol etme yetkisi, dünyadaki insani krizlere yetişememesi, politik veya askeri krizleri önleyememesi nedeniyle eleştiriler alıyor. BM’nin kurumlarından biri olan UNESCO’da yönetim veya yönetişim de böyle midir? UNESCO hangi amaçlara hizmet eder; kurucu devletler burada da tüm süreçleri kontrol ederek diğerlerini etkisiz bırakabilirler mi?

Yönetim veya yönetişim sistemine değinmeden önce, UNESCO’nun hedeflerini açıklamak yerinde olacak. İkinci Dünya Savaşı’nın Avrupa’da neden olduğu maddi ve manevi yıkımın boyutları, Batılı entelektüel ve yöneticileri, barışı insanların zihninde tesis edecek mekanizmalar aramaya itmişti. “Barışı öncelikle insanların zihninde inşa etmek” fikriyle ortaya çıkan UNESCO, devletler arasında iş birliği ve diyalog programlarına aracılık ederek, öncelikle eğitim ve kültürel faaliyetleri yoluyla, insan haklarını ve sürdürülebilir kalkınmayı önceleyerek barışı tesis etmeyi ve sürekli kılmayı hedefliyor; bu idealleri hayata geçirmek için de beş temel program etrafında faaliyet yürütüyor. Bu programlar eğitim, temel bilimler, sosyal ve beşeri bilimler, kültür ve iletişim alanlarında. UNESCO bu alanlardaki amaçlarını, kendisine üye devletlerde kurulan Milli Komisyonlarla gerçekleştirmeye çalışıyor.

UNESCO’nun yönetişimi üç temel birim üzerinden gerçekleşir: Genel Konferans, Yürütme Kurulu ve Sekretarya. Aslında bu yapısıyla UNESCO Genel Konferansı BM Genel Kuruluna, Yürütme Kurulu ise BM Güvenlik Konseyine benzetilebilir. UNESCO mekanizması, muhtemelen kültür, eğitim ve bilim konuları ile haşır neşir olduğu için, daha demokratik ilkelerle işlemektedir. Örneğin ödemelerini düzenli yapan her ülke, eğer yeterli uzmanlığa sahipse ilgili programların yönetim süreçlerine seçilerek dahil olabilir. Yürütme Kurulu ve ilgili programların yönetim süreçleri, BM’nin küresel coğrafi sınıflandırmaları üzerinden gerçekleşen seçimlerle hayata geçer.

UNESCO Genel Konferansı, üye devletlerin temsilcilerinden oluşur ve UNESCO’nun en yetkili organıdır. Yürütme Konseyi üyelerini ve Genel Direktörü UNESCO Genel Konferansı seçer, çalışma programlarını kabul eder ve kurumun bütçesini belirler.

 

BM’nin En Çok Üyeye Sahip Kurumu

UNESCO Genel Konferansı 193 üyesiyle BM sistemi içerisinde en çok üyeye sahip olan kurumdur. Filistin’in üyeliğinin kabul edilmesiyle birlikte İsrail’in teşvikleriyle Donald Trump başkanlığındaki ABD yönetiminin İsrail’i takip ederek üyelikten çekilmesi ve aidatlarını ödememesi, UNESCO’da büyük bütçe sorunları ortaya çıkardı. 2020/2021 dönemi için onaylanmış 1,3 milyar dolarlık bütçenin yüzde 40’a yakını üye ülkelerin katkılarından, diğer yüzde 23’lük dilimi gönüllü katkılardan gelirken geriye kalan kısmın büyük çoğunluğu dışardan fon oluşturma faaliyetlerinden bekleniyor. Filistin’in üye olarak kabul edilmesinin ardından ABD ödeneğinin kesilmesi nedeniyle UNESCO, programlarında ve harcamalarda büyük kısıtlamalara gitmek durumunda kaldı.

Bazı büyük veya zengin devletler, ortaya çıkan finansal açığı genel bütçeye katkı sağlayarak kapatmak yerine program odaklı özel faaliyetlere fon sağlayarak kendi hedefleri doğrultusunda kurumda etki üretmeyi başardılar. Ancak bu tür özel fonlar, doğrudan UNESCO’nun hedeflerine hizmet ediyor görünse de zaman zaman diğer bazı üyelerin tepkisine neden olabiliyor. Biden’ın ABD’yi tekrar UNESCO üyeliğine döndürmesi ve finansal katkılarını sağlamaya başlaması, sistemin mali yönünü rehabilite edecek en önemli adım olarak görülüyor; ancak şu ana kadar ABD tarafından bu yönde somut bir adım gerçekleşmedi.

UNESCO Giriş
(Loic Venance-AFP/Getty Images)

 

Yürütme Kurulu

UNESCO sisteminde Yürütme Kurulu 58 üyeden oluşur. Genel Konferans tarafından seçilen üye devletler 4 yıllığına görev yaparlar. Daha önceki uygulamalarda, hükümetleri tarafından aday gösterilen şahıslar Yürütme Kurulunu oluştururken, 2000’lerden itibaren devletler aday olmakta ve seçilmektedirler. Yürütme Kurulunun şahıslardan oluştuğu dönemlerde Türkiye’yi 1946–1949 arasında Reşat Nuri Güntekin; 1949-1951 arasında Ahmet Kutsi Tecer; 1958-1966 arasında Prof. Dr. Bedrettin Tuncel; 1978-1983 arasında Prof. Dr. Erdal İnönü ve Prof. Talat S. Halman; 2001-2005 arasında da Prof. Dr. Orhan Güvenen temsil etmiştir. Prof. Dr. Bedrettin Tuncel’in 1964’te UNESCO Yürütme Kurulu Başkan Vekili, 1966-1968 arasında da UNESCO Genel Konferansı Başkanı olarak ülkemizi temsil ettiğini hatırlatmak yerinde olacaktır.

UNESCO Yürütme Kurulu üyelikleri BM Güvenlik Konseyi daimi üyelikleri gibi sürekli değildir; 4 yılla sınırlandırılmıştır. Bazı ülkelerin Yürütme Kurulunda varlıkları neredeyse sürekli gibi görünse de bu üyelikler yenilenen seçimlerle mümkündür. Tekrarlanan seçimler dolaysıyla sistem diğer üyelerle pazarlıklar yoluyla anlaşmalar yapmaya, etki üretmeye ve destek istemeye müsaade etmektedir.

Türkiye birçok defa Yürütme Kurulu üyeliğine seçilerek, tabir yerindeyse UNESCO’nun amiral gemisinde karar alma mekanizmalarında etkin rol oynamıştır. 2001-2005 arasındaki üyeliğin ardından, son adaylığını da 2017’deki seçimlerden önce açıklamıştır. Ülkemizde yaşanan 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminin akabinde Avrupa’da Türkiye aleyhine yürütülen olumsuz dezenformasyon kampanyalarının gölgesinde geçen adaylık yarışında Türkiye, oy kullanma hakkı olan 184 üye devletin 134’ünün oyunu alarak Yürütme Kurulu’na seçilmiştir. UNESCO’nun 39. Genel Konferansı sırasında 8 Kasım 2017 tarihli oturumda gerçekleşen bu seçim, Kasım 2021’de yapılacak seçimlere kadar Türkiye’ye Yürütme Kurulu üyeliğini getirmiştir. Ülkemizdeki ilgili bütün bakanlık ve kurumların aktif ve rasyonel koordinasyonu, üyelik için yapılan lobi faaliyetlerinin zaferle sonuçlanmasını sağlamıştır.

 

Yürütme Kurulunun Görevleri

Yetkilerini Genel Konferanstan alan Yürütme Kurulu’nun Genel Konferansın gündemini hazırlamak, UNESCO sekretaryası tarafından oluşturulan programları incelemek ve onaylamak, UNESCO bütçesini inceleme ve Genel Konferansın onayına sunmak, UNESCO’ya kabul edilecek yeni devletlerin üyelik teklif ve süreçlerini hazırlama gibi görevleri vardır.

UNESCO’nun Genel Konferans tarafından onaylanan çalışma programın yürütülmesinden Yürütme Kurulu sorumludur. Genel Direktörün kurumun faaliyetlerine ilişkin raporlamalarını değerlendirme yetkisi de Yürütme Kurulundadır. Yine aynı şekilde Genel Konferansın onayladığı formüller içerisinde eğitim, bilim, sosyal ve beşeri bilimler ve iletişim alanlarında uluslararası konferanslar düzenler.

 

Sekretarya

UNESCO sisteminin üçüncü temel unsuru olan Sekretarya, Genel Konferans tarafından 2009’a kadar 6, sonrasında ise 4 yıllığına seçilen bir Genel Direktörün yönetiminde çalışır. Kuşkusuz bu seçimlerde hem BM sisteminin küresel coğrafi bölümlemeleri arasındaki dengeler hem de üye devletler arasındaki pazarlıklar büyük rol oynar. Genel Sekreterlik pozisyonu için yeterli niteliklere sahip adayların bir taraftan bölgelerin temsil sıralamasıyla çelişmemesi, öte yandan güçlü ülkelerin desteğini almaları gerekmektedir. Genel Sekreterlik pozisyonuna aday göstermedikleri zamanlarda bile BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinin adaya rıza göstermeleri yazılı bir kural değildir ama her zaman çok değerli bir politik kazanımdır.

UNESCO’nun halihazırdaki 11. Genel Direktörü Audrey Azoulay Fransa vatandaşıdır ve 2017’den beri görev yapmaktadır. UNESCO bünyesinde 171 ülkeden 2 bin 200 kişi çalışmaktadır. Bunlardan bin 70’i Paris’teki UNESCO Genel Merkezinde çalışırken, 760’ı 53 farklı bölge ofisinde (Field Office), 370’i ise 9 ayrı kategori 1 merkezinde görev yapmaktadır.

Genel Direktör liderliğinde faaliyet gösteren Sekretarya, UNESCO programlarının hazırlanması, üye devletlerce kabule sunulması ve uygulanması için gerekli bütün teknik ve altyapı çalışmalarını yapmak ve programı hayata geçirmekten sorumludur.

Türkiye Cumhuriyeti devleti UNESCO nezdindeki faaliyetlerini Paris’teki UNESCO daimi temsilciliğimiz yoluyla gerçekleştirir. UNESCO nezdindeki daimi temsilciliğimiz tecrübeli bir büyükelçimiz liderliğinde Türkiye’nin antlaşmalarla taraf olduğu programlarda Türkiye’nin dosyalarını ilgili birimlere ulaştırarak takip eder.

 

UNESCO’nun Faaliyet Alanları

UNESCO, ideallerini hayata geçirmek için beş temel program etrafında faaliyetler yürütmektedir. Eğitim, Doğa Bilimleri, Sosyal ve Beşeri Bilimler, Kültür, Bilgi ve İletişim. Bu temel alanların altında da uzmanlaşmış sektörel kümelenmeler yoluyla faaliyetler yürütülür. Çoğunlukla milli bütçelerden elde edilen finansal desteklerle oluşturulan Milli Komisyonlar, UNESCO faaliyetlerini devlet kurumları, üniversiteler ve STK’lar arasında koordine ederler.

Zaman zaman üye ülkelerin onaylarıyla kararlaştırılan bazı öncelikli konulara faaliyetlerde öncelik tanınır, özel bütçeler tahsis edilebilir. Benzer şekilde zaman zaman yine üye ülkelerin ortak kararlarıyla sektörlerin öncelikleri değiştirilir. Örneğin üçüncü dünya ülkelerinde okuryazarlığın artırılması, basın özgürlüğü, toplumsal cinsiyet eşitliğinin kurumlar tarafından benimsenmesi, Afrika’nın eğitim ve kültürel altyapısının güçlendirilmesi, insan kaynağı yetiştiren mekanizmalara ilave destekler verilmesi, göç ve göçle ilgili sorunlar gibi konular son dönemlerde öne çıkarılmış konulardır. Sistem içerisinde faaliyet gösteren sektörlerin hükümetler arası konseyleri zaman zaman ilgili programların stratejik önceliklerini de değiştirebilir.

Bütün bu yönleriyle UNESCO BM sistemi içerisinde en demokratik mekanizmalarla işleyen kurum olarak kabul edilebilir. Önemli pozisyonlara seçilmek, o pozisyonlarda başarılı projeler üretmek ülkelerin güç, insan kaynağı ve finansal kapasiteleri ile doğrudan ilgilidir. UNESCO sistemi BM Güvenlik Konseyi daimi üyeliklerinin zıddına yönetişim süreçlerine katılabilme açısından çok daha demokratik imkanlar sunmaktadır.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası