Kriter > Dış Politika |

Suudi Arabistan’ın Yemen’deki İnsan Hakları İhlalleri


Bir taraftan İran destekli milislerin saldırıları ve diğer taraftan Suudi Arabistan’ın Yemen müdahalesi açlık, çocuk ölümleri ve kolera gibi hastalıklar olmak üzere birçok insan hakları ihlallerini getirmiştir.

Suudi Arabistan ın Yemen deki İnsan Hakları İhlalleri
Yemenli çocuklar hava saldırıları sonucu tahrip olan yeraltı su tünelinde oyun oynuyor, 29 Nisan 2015.

16 Ocak 2011’de Değişim Meydanı’nda başlayan protestolar “Arap Kübası” olarak bilinen Yemen’i de Arap ayaklanmaları literatürüne dahil etmişti. Otuz dört yıllık iktidarı elinde tutan Ali Abdullah Salih’in 23 Şubat 2011’de istifa etmesiyle Yemen’de devrimin ilk aşaması gerçekleşmiş görülüyordu. 23 Kasım 2011’de Körfez iş birliği inisiyatifiyle başlatılan siyasi geçiş sürecinin gerek yerel gerek bölgesel gerekse uluslararası gelişmelere bağlı olarak başarıya ulaşamaması Riyad’ın agresif pozisyon almasına neden oldu. Bu dış politikanın ilk çıktısı olan Kararlılık Fırtınası operasyonu Yemen’de insani bir krize yol açtı. Bu noktada ABD’nin genel olarak Ortadoğu özelde ise Körfez politikası aslında Kral Selman yönetimine Yemen operasyonu için yeşil ışık yaktı. Mısır’da Mübarek’in, Tunus’ta Zeynel Abidin bin Ali’nin devrilmesi gibi bölgedeki güç dengesini değiştirebilecek potansiyele sahip gelişmeler Tahran’ın yayılmacı politikalarını hayata geçirmesi için bir fırsat olarak görülürken Riyad için “güvenlik tehdidi” olarak algılandı. Bu noktada ABD’nin güvenlik şemsiyesinden faydalanamayan Riyad kendi inisiyatifiyle Yemen’e askeri müdahalede bulundu.

İran’a Karşı Duruş ve Kişisel İhtiraslar

2015’te Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyonun başlattığı askeri operasyon yerel ve bölgesel ölçekte dengeleri değiştirmiştir. Suudi Arabistan’ı Yemen’de politik çözümden uzaklaştırarak askeri müdahaleye götüren nedir? İran’ın Yemen’deki Husiler üzerinden kurmaya çalıştığı bölgesel etkinlik, Yemen ile varolan sınır sorunları ve iç savaşın sonucu ortaya çıkan göç dalgası Riyad yönetimini askeri operasyona götüren üç önemli gerekçe olarak görülmektedir.

İran’ın mezhepçi politika takip ederek Yemen’deki Şiiliğin bir kolu olan Zeydi mezhebine bağlı Husiler üzerinden bölgesel etkinliğini artırma çabası Riyad’ın birincil önceliğidir. Bilindiği gibi 1979 sonrası bölgesel düzenin en önemli dinamiklerinden birisi Suudi Arabistan-İran rekabetidir. Ekonomik ve askeri alanlar başta olmak üzere iki ülkenin güç mücadelesinin yansıdığı birçok ülke bulunmaktadır. Bu anlamda Yemen iç savaşı Riyad-Tahran rekabetinin en pratik yansımasıdır.

Öte yandan operasyonun başladığı tarihten kısa bir süre önce Muhammed bin Selman’ın (MbS) Savunma Bakanlığına atanmış olması Yemen müdahalesinin kişisel bir ihtiras sonucu başladığını akıllara getirmektedir. MbS’nin birinci veliaht olması sonrası Yemen meselesi başta olmak üzere eleştirel tutum sergileyen ve/ veya sergileyebilecek potansiyele sahip olan ülke içindeki muhalif gazeteci ve iş adamlarına yönelik tutuklamalar gerçekleşti. Ayrıca ülkedeki baskıdan korkan ve Yemen müdahalesinin bir an önce bitmesi için yönetime telkinlerde bulunan gazeteci Cemal Kaşıkçı da vahşice katledildi. Böylelikle MbS her ne kadar ülke içinde ve dışında “göstermelik reformlar” gerçekleştirse de “dehşet hükümdarlığı” kurma amacına bir adım daha yaklaştı. Yemen müdahalesiyle İran’ı bölgede sınırlandıracak ve Tahran’ı tehdit olarak gören Trump’ın desteğini alacaktı. Fakat MbS için işler pek istediği gibi gitmedi. Halihazırda üç yıldır süren savaşta Suudiler istediğini alamadı. Dahası işlenen insan hakları ihlalleri bazı Batılı devletlerin Riyad’a “tepki” göstermesine neden oldu. Norveç, Almanya gibi bazı ülkeler Suudi Arabistan’a silah satışını durdururken Kanada gibi ülkeler de insan hakları ihlalleri meselesinde Riyad yönetimine karşı pozisyon aldılar.

Ölüm, Açlık, Kolera

Operasyon öncesi istatistikler incelendiğinde işsizlik ve enflasyonun yüksek seviyelerde seyrettiği Yemen’de petrolden elde edilen gelirin eşit dağıtılmamasından kaynaklı fakirliğin var olduğu görülmektedir. Bu bağlamda Yemen Ortadoğu’nun en yoksul ülkelerinden birisi olarak göze çarpmaktadır. 2015’ten bugüne kadar Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyonun Yemen’in çeşitli bölgelerine hava saldırıları düzenlemesi var olan fakirliği ve insani krizi daha da derinleştirmiştir. İnsan hakları örgütleri Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun klinik, pazar, okul ve fabrikaları vurduğunu ve bunların savaş suçu sayılabileceğini söylemektedir. Bu bağlamda koalisyon uçakları Yemen’e toplamda 16 bin 305 hava saldırısı yapmıştır. Saldırıların en az bin 491’i askeri olmayan hedeflere yöneliktir. Riyad’ın Yemen’deki üç yıllık yıkımına bakılacak olursa 212 saldırı okulları hedef alırken bin 600 okul harap edilmiş ve bu nedenle 4 milyon Yemenli çocuk okula devam edememiştir. Birçok alanda faaliyet gösteren 57 fabrika vurulurken 44 tarihi yapı yerle bir edilmiştir. 1.200 yıl önce inşa edilmiş ünlü Hadi Camii dahil 44 cami hedef alınmıştır.

Yemen, operasyonun başladığı Mart 2015 öncesi BM İnsani Gelişme İndeksi’ne göre 160. sıradayken operasyonun getirdiği insani yıkım, hak ihlalleri, açlık, çocuk ölümleri ve kolera gibi hastalıkların sonucu 2018’de 178. sıraya gerilemiştir. Bu bağlamda Suudi Arabistan öncülüğünde yapılan operasyonların Yemen’deki insani durumu olumsuz etkilediği söylenebilir. Her ne kadar Husiler ile Hadi yanlısı gruplar arası çatışmalar özellikle Taiz şehrinde insan hakları ihlallerine sebep olsa da BM raporları ve BM İnsan Hakları Komiseri Zeid Ra’ad Hüseyin’in açıklamalarına göre Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon çatışmalardaki sivil kayıplarının en önemli sorumlusu olarak göze çarpmaktadır.

Nitekim koalisyon Sana, Taiz, Haccah, Hudeyde ve Sada gibi noktalara hava saldırıları gerçekleştirirken birçok sivilin ölümüne sebep olmuştur. Hastane, ev, market, okul, cami gibi yerlere yapılan saldırıların insan hakları ihlalleri sayılması sivillerin de hedef alındıklarını ortaya koyar niteliktedir.

Suudi Arabistan'ın Yemen'deki İnsan Hakları İhlalleri-Mehmet RakipoğluSuudi Arabistan’a ait savaş uçaklarının vurduğu otobüsteki çocukların mezarlarını kazan Yemenliler, Ağustos 2018

Operasyonun başlamasının ilk saatlerinden itibaren koalisyon güçleri yoğun saldırılar gerçekleştirmiştir. Bu ilk dalga saldırılarda en az 39 sivil hayatını kaybetmiştir. Operasyonun altıncı gününde ülkenin kuzeyindeki Mezrak bölgesinde yer alan Hacce kenti sınırları içindeki mülteci kampının vurulmasıyla en az 40 kişi ölürken 250’den fazla kişi yaralanmıştır. Nisan 2015’te Sana’da bulunan Oxfam yardım kuruluşuna ait yardım deposuna yapılan saldırıda en az 25 sivil hayatını kaybetmiştir. Mart 2016’da Suudi Arabistan’ın, Yemen’de bir pazar yerine lazer güdümlü MK-84 Amerikan bombasıyla saldırması sonucu 87 kişi yaşamını yitirmiş, Ekim 2016’da cenaze törenine yine aynı tip bombayla düzenlenilen saldırıda da 155 kişi can vermiştir. Aralık 2016’da bir yerel okul, Şubat 2017’de bir çiftlik misket bombalarıyla vurulmuştur. Mart 2017’de Yemen’den Sudan’a kaçmaya çalışan mültecileri taşıyan bot helikopterle vurulmuş, en az 42 sivil hayatını kaybetmiştir. BM raporlarına göre Mart 2015-Ağustos 2017 arası bin 184’ü çocuk olmak üzere 5 bin 144 Yemenli sivil yaşamını yitirirken 8 bin 749 sivil de yaralanmıştır.

Saldırılar 2018’de de devam etmiştir. Nisan 2018’de Suudi Arabistan savaş uçakları ülkenin kuzeyinde yer alan Beni Kais bölgesinde bir düğün merasimini hedef almıştır. Saldırıda 33 sivil hayatını kaybetmiştir. Ağustos 2018’de ise Suudi Arabistan’a ait savaş uçakları bu kez çocukları taşıyan bir otobüsü vurmuştur. Saldırıda 40 çocuğun yaşamını yitirmesi uluslararası düzeyde tepkiye neden olmuştur. Operasyonun üçüncü yılındaki tabloda en az 9 bin kişinin öldüğü, 3 milyon sivilin de göç etmek zorunda kaldığı görülmektedir. Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü’nün raporlarına göre 500 binden fazla insan temiz suyun olmaması ve sağlık hizmetlerine erişememesi gibi sebeplerden ötürü kolera hastalığına yakalanmıştır. Sadece 2016 içerisinde koleradan ölen kişi sayısının 2 bin civarı olduğu tahmin edilirken toplamda 1,1 milyon kişinin koleraya yakalandığı açıklanmıştır.

Suudi Arabistan ve koalisyon güçlerinin saldırıları ve Yemen’deki ablukaları nedeniyle ülkeye gıda ve ilaç girişinde de sorunlar yaşanmaktadır. Bununla bağlantılı nedenlerden dolayı 8 milyon kişinin açlık ve hastalıkla boğuşmasında Suudi Arabistan ve koalisyon içerisinde aktif olarak yer alan ülke yönetimlerinin rolü olduğunun altı çizilmelidir.

Koalisyon Ağustos 2016’dan beri birçok bölgeye insani yardımın ulaşmasını ve İnsan Hakları İzleme Örgütü de dahil olmak üzere birçok uluslararası örgütün ülkeye girişini engellemektedir. BM İnsani İşler ve Acil Yardım Koordinatörlüğü Genel Sekreteri Mark Lowcock sahadaki durum değişmezse insani krizin daha da derinleşeceğini ve 14 milyon kişinin açlıkla mücadele edeceğini belirtmiştir.

Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyonun Yemen müdahalesi sadece askeri bir savaş olarak görülmemelidir. MbS’nin kişisel ihtiraslarıyla birlikte Riyad yönetiminin mimarı olduğu operasyon ekonomik, sosyolojik, psikolojik bir savaştır. Dünya kamuoyunun Suriye krizine odaklanmasından, BM ve Batılı ülkelerin “işlevsizliğinden” faydalanan Riyad yönetimi özellikle Husilerin kontrol ettiği bölgelerde yaşayanları açlığa mahkum etmiştir. Sonuç olarak bir taraftan İran destekli milislerin saldırıları ve diğer taraftan Suudi Arabistan’ın Yemen müdahalesi açlık, çocuk ölümleri ve kolera gibi hastalıklar olmak üzere birçok insan hakları ihlallerini beraberinde getirmiştir. Dolayısıyla bir zamanlar “Arabia Felix” yani “Mutlu Arabistan” olarak anılan Yemen yüzyılın en ölümcül açlık krizine maruz kalmaktadır.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası