Kriter > Kitaplık |

Kitap Derlemenin Püf Noktaları


Türkiye’de kurgu-dışı eserler çok fazla talep görmüyor. Derleme kitaplar ise hiç satmıyor. Bunun yanına derleme kitapların tanıtımına soğuk bakan yayın camiasını da eklediğinizde yazarların arasına bir “celebrity” almanızda fayda var.

Kitap Derlemenin Püf Noktaları

Son zamanlarda derleme kitapların sayısı arttı ya da daha fazla görünür oldu. Akademik kıstasların etkisi ve uluslararası siyasetteki hareketliliğin şüphesiz bunda payı var. Tek başına bir yazar senelerce çalışarak elde ettiği birikimi en iyi ihtimalle aylarca mesai harcayarak bir kitaba dönüştürebiliyor. Ama derleme kitaplar öyle değil. Derleme bir eseri iyi bir derleyen ya da editör uyumlu bir yazar, ekibiyle disiplinli bir şekilde emek vererek birkaç ay içerisinde çalışmayı iki kapağın arasına girecek seviyeye getirebilir.

Açıkçası merak ettiğim bir konuda derleme kitapları incelemeyi daha çok seviyorum. Birden fazla uzmanın farklı bakış açılarını kısa metinlerde keşfetmek, konuya farklı yönleriyle vakıf olmak daha kısa sürede mümkün oluyor. Bazen derleme bir kitabı okuyarak ulaştığınız noktaya birçok kitap, dergi, makale ve tez inceledikten yani neredeyse bir literatür taramasından sonra ancak erişebiliyorsunuz.

Son dönemde sıkça rastladığımız bu tür eserlerin bazı avantajları ve dezavantajları mevcut. Daha çok derleme kitap ya da edisyon kitap -sadece bu tabirler dahi bir yazı konusu- şeklinde ifade edilen bu çalışmaların hazırlık döneminde alınacak bazı tedbirlerle daha nitelikli hale getirilebilir:

 

  • Öncelikle kitap bölümleri benzer sayfa uzunluklarında olmalı. Makalelerin 15-25 sayfa aralığı uygun olabilir. Bazı bölümlerin 8-10 sayfa bazılarının ise 35-40 sayfa olması kitabın özenli çalışılmadığı izlenimi verir. Ayrıca kitaba katkıda bulunan yazarlar arasında eşit seviyede emek verilmediğiyle ilgili huzursuzluk ortaya çıkabilir.
  • Derleme kitaplarda karşımıza çıkan bir diğer mesele bölümlendirme hususudur. Bazı kitaplar onlarca makalenin peş peşe bir araya getirilmesinden oluşuyor. Halbuki makaleler de kendi aralarında bölümlendirilse daha derli toplu bir çalışma okurlara sunulur. Örneğin 12 makalenin art arda “dolmuş usulü” dizilmesinden oluşan bir kitap yerine 3 ya da 4’er makaleden oluşan 3-4 bölümlük kitap daha derli toplu görünecektir.
  • Evet, derleme kitapların genellikle tamamı okunmaz ama tamamı okunmayacak diye kitap 500-bin sayfayı bulmamalıdır. Kitabın içinden bir makaleyi okumak gerektiğinde kocaman ciltli kitabı kitaplıktan indirmek ya da kitabı açık tutmak için yardıma ihtiyaç duyulmamalıdır.
  • İhmal edilen bir diğer husus derleme kitabın girişidir. Derleyenlerin böyle bir esere neden ihtiyaç duyulduğu, makale konularının ve yazarlarının neye göre seçildiği hatta hangi boşluğu doldurduklarının anlatılacağı giriş bölümü her gün onlarca yayın çıkan bilim dünyasında eserin yerini gösterecektir.
  • Derleme kitaplarda yazıların teslim tarihleri, varsa eğer telif ödemeleri, kitap çıktıktan sonra müelliflere kitap gönderimi gibi hususları takip etmek kolay değildir. Öte yandan istediğiniz yazardan katkı alabilmek de büyük bir imkandır. Derleyenin kitaba dahil edeceği alanın önde gelenlerinden birkaç isim ya da meşhur bir gazeteci kitabın duyurulmasına çok faydalı olacaktır. Türkiye’de kurgu-dışı eserler çok fazla talep görmüyor. Derleme kitaplar ise hiç satmıyor. Bunun yanına derleme kitapların tanıtımına soğuk bakan yayın camiasını da eklediğinizde yazarların arasına bir “celebrity” (ünlü bir kişi) almanızda fayda var.
  • Kitapta konuyla alakalı kronoloji, önemli belge, eğer bir anlaşma ya da mutabakat varsa bunların tam metni gibi unsurların yer alması derleme kitapların raf ömrünü uzatacak, kaynak kitap olarak görüleceğinden kolayca gözden çıkarılmayacaktır.
  • Yazar bilgilerinin tek tip olması, dipnotlarda her makalede aynı unsurların kullanılması, eğer kaynakça varsa burada aynı şekilde çalışılması kitabın bütünlüğünün hissedilmesine vesile olacaktır. Bütün kitap göz önünde bulundurulduğunda bu ciddi bir emektir ve en baştan bir kılavuz hazırlanıp yazarlarla paylaşılması derleyenin yükünü hafifletecektir.
  • Yayınevi seçimi önemlidir. Genellikle editörler ya da derleyenler biraz da doçentlik ya da akademik farklı kriterleri karşılamak için yayınevi seçimi konusunda aceleci davranıyorlar. Halbuki içerik hazırlanırken kazanılan zaman yayın sürecinde değerlendirilmeli. Yazar seçerken gösterilen titizlik yayınevi konusunda da aynı şekilde gösterilmelidir. Diğer türlü kimsenin haberi olmadan basılan kitapları doçentlik dosyalarını değerlendiren profesörler dışında gören olmuyor.

Dünyayı Durduran 60 Gün

Markar Esayan Da Ayrıldı Aramızdan

Markar Esayan’la Gezi Parkı Şiddet Eylemleri döneminde tanışmıştık. Dikkatlice olup biteni anlamaya çalışıyordu. Özellikle Çözüm Süreci’nin zarar görmesinden endişeliydi. Sonrasında Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) müdahaleleriyle fotoğraf netleşti. Bir aydın bilinciyle ülkemizdeki gelişmeleri takip edip, bununla yetinmeyip doğru bildiğini anlatmaya çalıştı. Bunun en somut örneklerinden biri Cemil Ertem’le birlikte kaleme aldıkları Dünyayı Durduran 60 Gün’dü.

Bu duraklamanın geçici olduğunu düşünüyorduk ama o günden beri Türkiye’nin yürüyüşünü durdurmaya çalışanlar hiç bitmedi. Kah terör örgütleri devreye girdi kah dış güçler... Esayan da bütün mahalle baskısına rağmen bildiğinden taviz vermeden her ortamda “biz”i savunmayı sürdürdü. Esayan’ı bahsettiğimiz kitabından bir pasajla analım:

“Olay sanki eleştirinin daha ötesine geçmiş gibidir. Erdoğan, akıl sağlığını yitirmiş bir meczup gibi gösterilmeye çalışılır. “Türkiye’nin bir AK Parti sorunu yoktur, bir Erdoğan krizi vardır” kampanyası başlatılır... Barışın aktörü Erdoğan’a gerçeklik ve olguları aşan bir karşı kampanya başlatmanın nedenleri, gerçekten incelemeye değerdir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası