Yazının başlığını, “21 yıldır kesintisiz olarak ve aynı liderle 15 farklı seçimi kazanan bir parti, dünyanın en önemli seçimlerinden biri olarak gösterilen 2023 seçimlerinde neyi vaat ediyor?” diye de belirleyebilirdim. Ama uzun olurdu. 21 yıldır 15 farklı seçimi kazanan bir parti için bu soru, farklı bakış açıları ile cevaplanabilir. Gerçekten de bu kadar uzun süre iktidarda kalan bir parti, hala seçmenin dikkatini çekecek vaatleri verebilir mi? Yeni bir şey söyleyebilir mi?
Geçmişten bugüne her seçim öncesinde özellikle muhalif çevreler, “bakalım Erdoğan bu seçimde şapkadan hangi tavşanı çıkaracak” diyerek seçimlere gittiler. Son yıllarda bu soru, “Erdoğan şapkadan tavşan çıkarabilecek mi”ye dönüştü. Önce bir hususun altını çizmek gerekir. Seçmenler bir partiye oy verirken, şapkadan bir anda çıkan tavşana bakmazlar. Çünkü, şapkadan tavşanın çıkarılması bir illüzyona dayanır. Gerçeklik perdelenir. Gösterilmek istenen öne çıkarılır. Seçmen şapkadan bir anda çıkan tavşana oy verecek olsa, bir parti en fazla bir dönem iktidara gelir.
Uzun dönemli iktidarda kalan bir parti için seçimlere hazırlanmak, sadece seçimlere giderken birtakım vaatlerde bulunmak, ortaya bir seçim beyannamesi koymak, kalabalık meydan mitingleri yapmak ve medya mecralarına reklam vermekle sınırlı değildir. Hiç kuşkusuz bunları yapmak gerekir. Bunlar yapılmadan seçmenler motive ve konsolide dilemez. Ancak sadece seçim dönemlerinde bunları yapmakla da seçim kazanılmaz.
AK Parti’nin uzun dönemdir seçimleri kazanması, Erdoğan’ın 1994 seçimlerinden itibaren inşa ettiği siyasi sermaye, siyaset tarzı, parti politikası, hizmet, icraat ve kalkınma siyaseti ile doğrudan ilgilidir. Seçmenler, siyasi partilerin ve liderlerin geçmişten bugüne ortaya koydukları pratiklere bakarlar. Örneğin, CHP’nin demokrasiye geçilmesinden bugüne tek başına iktidara gelememesinin en önemli nedenlerinden biri, erken cumhuriyet dönemindeki iktidar pratikleri ve toplumun geniş kesimlerine yönelik oluşturduğu olumsuz siyasal mirasla alakalıdır.
Siyasi partiler ister iktidarda olsunlar ister muhalefette, zaman zaman hatalı politikalar izleyebilirler. Seçmenin bir kesimini gücendirebilirler. Memnun olmayan seçmen partisine mesafe koyabilir. Hatta bazen öfke duyar. Bir seçmen gurubunun partisine kızması, diğer bir anlamda o parti ile gönül bağı olduğu içindir. Kamuoyu araştırmalarında, “kararsızım” diyen seçmenler üzerine yapılan analizlerde ortaya çıkan sonuçlardan biri şudur: Kendi partisinin politikalarına eleştirel yaklaştığı ya da öfkelendiği için bazı seçmenler “kararsız” olduğunu söylemektedir.
Uzun dönem bir partiye aidiyet duymuş, oy vermiş ve hatta o partinin dünya görüşünü kendi kimliğinin bir parçası olarak görmüş seçmenler, partisinin bazı politikalarına ve politik aktörlerine karşı öfke duysa ya da eleştirse bile sandığa kadar, kendisinin bu memnuniyetsizliğini partisinin gidermesini bekler. Sandığa gittiğinde gönül rahatlığıyla partisine oy vermek ister. Bu tür kendi partisine öfke duyan seçmenlerin, karşısında durdukları partiyi, liderini ve politikalarını daha sert ve hatta neredeyse nefret söylemine varacak şekilde eleştirdiği yapılan araştırmalardan çıkan sonuçtur. Böyle davranmalarının başka bir nedeni, eleştirse bile verdiği oyu kendi partisi açısından meşrulaştırmak, vicdanını ve zihnini rahatlatmak içindir.
Seçim dönemlerinde partilerin beyanname açıklaması, siyasetini güncellemesi ve vaatlerini ortaya koyması aynı zamanda, mevcut seçmenlerini motive etmek, partisine mesafelenmiş olanları yeniden kazanmak, yeni seçmen kümelerini partisine çekmek içindir. Değişen şartlara ve sosyolojinin yenilenmesine bağlı olarak seçmenlerin siyasetten beklentisi ve talepleri değişir. Siyasi partiler, politikalarını değişen şartlara adapte etmek zorundadır. AK Parti’nin iktidara geldiği 2002’nin Türkiye ve dünyasının şartları değişmiştir. Ne Türkiye ne dünya 2002’nin koşullarında değildir. 2002’deki sosyolojinin beklentisi ile bugünkü aynı değildir.
Seçim Beyannamelerinde Süreklilik ve Değişim
AK Parti’nin ilk seçim beyannamesinin teması “her şey Türkiye için” olarak belirlenmişti. 1990’ların “hayal siyaseti” üzerinden pazarlanan seçim vaatleri yerine getirilmediği için seçmenler mevcut partilere yönelik güvensizlik içindeydi. Siyaset kurumuna güven azalmıştı. Ülkenin birikmiş sorunları, yeni krizlerle derinleşmekteydi. O dönemin iktidarları ne sorunları çözebiliyor ne de toplumun önüne gelecek vizyonu koyabiliyordu. Bu bağlamda, AK Parti’nin ilk beyannamesi, acil eylem planlarını merkeze alan, siyaset kurumu ile toplum arasındaki güven ilişkisini onarmayı hedefleyen, siyasi alanı demokratik hamlelerle genişletmeyi vadeden, özgürlüklerin önündeki engelleri kaldırma sözü veren bir bakış açısıyla hazırlanmıştı.
2007 seçimlerine gidildiği dönemde, iktidar partisi olan AK Parti üzerinden demokratik siyasetin kurumlarına ve temsilcilerine karşı koordineli ve örgütlü bir şekilde vesayetçi müdahaleler yoğunlaşmıştı. Vesayet odaklarının direnci sürüyordu. AK Parti bir taraftan yaklaşan seçimleri direnç siyasetlerini etkisizleştirmek bir taraftan da o güne kadar başlattığı yapısal dönüşümleri devam ettirmek, demokratik siyasetin alanını genişletmek ve değişim ve dönüşüm reformlarını yeni bir anayasa ile sürdürme amacına matuf bir seçim beyannamesi hazırlamıştı. Seçim beyannamesinin odağını da bu bağlamda, “güven ve istikrar içerisinde, durmak yok, yola devam” olarak belirlemişti.
2011 seçimlerine gidildiği dönemde Türkiye, kritik bir eşikteydi. Vesayetle mücadelede epeyce yol alınmış, siyasi alanın normalleştirilmesine dönük yapısal, yasal ve kurumsal düzenlemeler yapılmış, özgürlüklerin önündeki engelleri kaldıran yasalar çıkarılmış, uzun süredir ötelenen sorunların çözümü ile ilgili “milli birlik ve beraberlik” açılımı başlatılmıştı. Dolayısıyla, yeni dönemin yol haritası bağlamında 2011 seçim beyannamesi “Yeni Türkiye Sözleşmesi: 2023” vizyonu olarak ortaya konmuştu. Söz konusu beyanname, sadece bir seçim dönemini değil, 2023’e kadar uzanan siyasetin temel paradigma ve parametrelerini belirlemişti. Sonraki dönemde açıklanacak her seçim beyannamesi ya da vizyonu 2011’de ortaya konan beyannameye göre güncellenecek ve yeni vaatlerle güçlendirilecektir.
2011 sonrası dönem, aynı zamanda eski düzenin devamından yana olan çevreler için de kritik bir eşikti. Bu bağlamda, eski düzenin devamından yana olan farklı çevreler organize bir şekilde direnç siyasetini devreye soktular. AK Parti 2002’den itibaren zorlu bir mücadele ile özgürlükleri genişletirken, ekonomik kalkınma ve refahı artırmak için çalışırken, uzun yıllardır birikmiş, ertelenmiş hatta kangren haline dönmüş sorunları çözmek için; çözüm süreci, Alevi açılımı, gayrimüslim azınlıkların haklarının verilmesi vb. konularda, daha fazla demokrasi ve daha fazla insan hakları söylemi ile hareket ederek, siyasi risk alırken; 2013’ten itibaren demokrasi dışı yollarla, içeriden ve dışarıdan koordineli olarak hareket eden yapılar harekete geçti. Gezi Parkı şiddet eylemleri ile başlayan süreç, MİT tırları kumpası, 17-25 Aralık FETÖ’cü yargı ve emniyet darbe girişimi, 6-7 Ekim Olayları, çözüm sürecini bitiren hendek ve çukur terörü ve en nihayetinde 15 Temmuz FETÖ’cü darbe ve işgal girişimi ile devam etti.
AK Parti 2015 seçimlerinden itibaren yayınladığı seçim beyannamelerinde, 2013’ten itibaren devreye sokulan saldırılarla devletin kurumsal kapasitesini çökertmeye ve o güne kadar “dönüştürücü reformlarla” elde edilen kazanımları geri döndürmeye dönük girişimleri etkisiz hale getirecek “koruyucu reform” başlıklarını öne çıkardı. Bu bağlamda, sistem değişimini önceleyen ve değişimin ardından devleti yeniden yapılandırmaya dönük atılan adımlar öne çıkarıldı. Hem 2015 hem de 2018 seçim beyannamelerinin bu odak üzerinden şekillendiğini söylemek mümkün.
Yeni Bir Kritik Eşik
AK Parti, 2023 seçimlerine giderken, bir taraftan 2013’ten itibaren devreye sokulan istikrarsızlaştırıcı hamleleri koruyucu reformlarla etkisiz hale getirmiş diğer taraftan 2011 seçimlerinden itibaren vaat edilen kalkınma, hizmet ve yatırım hamlelerinin büyük çoğunluğunu hayata geçirmiştir. Devleti yeniden yapılandırmaya dönük yapılan reformlarda başarı sağlamıştır. Dolayısıyla Cumhuriyetin yüzüncü yılına tekabül eden seçimler, AK Parti için yeni bir kritik eşik anlamına gelmektedir. 21 yıldır iktidarda olan bir parti için yeni dönem, tamamlanamamış, eksik kalmış projelerin başarıya ulaştırılması ve pekiştirilmeye ihtiyaç duyulan yeni reformların devreye sokulacağı bir döneme işaret etmektedir. Bu bağlamda, her alanda tamamlayıcı politikalara ihtiyaç duyulduğundan hareketle bir seçim beyannamesinin hazırlandığı anlaşılmaktadır.
Tüm seçim beyannamelerinde AK Parti’nin Türkiye siyasetindeki yeri ve anlamının, değişen şartlara göre güncellendiği görülür. Aynı zamanda toplumsal talep ve beklentilerle şekillenen ihtiyaçlara göre her seçim beyannamesinde bazı konular öne çıkarılmıştır. Diğer taraftan, beyannamelerde seçmenin dikkatini çekecek büyük projelere yer verilmiştir. Ayrıca, yapılanlar ve yapılacaklar da geniş listeler halinde seçmenin önüne konulmuştur.
AK Parti’nin 2023 seçim beyannamesi oldukça geniş içerikle hazırlanmış. 6 bölüm, 23 başlık ve 481 sayfadan oluşan beyannamede, her bir konu başlığı için bir vizyon çerçevesi ortaya konmuş. Bütün başlıklarda geçmişten bugüne AK Parti’nin yaptıklarının bir envanteri çıkarılmış ve ardından yapılacaklar sıralanmış. 21 yıldır iktidarda olan bir partinin hazırladığı ile uzun süredir iktidara gelemeyen partilerin hazırladıkları beyanname arasında önemli farklar vardır. İktidar olan partilerin bir önceki seçim dönemindeki vaatlerini ne düzeyde yerine getirdikleri seçmen tarafından sorgulanır. Muhalefet partilerinin vaatleri ise bir sonraki seçime kadar unutulduğu için her seçim döneminde bu tip partiler, popülist vaatlerle içeriklendirilmiş hayal siyasetini öncelerler. AK Parti bu gerçekliğin farkında olduğu için son dönem seçim beyannamelerinde “yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatı” söylemi üzerinden beyannamelerinde yaptıklarını geniş listeler olarak seçmene hatırlatıyor. Bu hatırlatma aynı zamanda yeni vaatlerinin de yapılacağına yönelik seçmeni ikna etmeye dönük somut bir çerçeve oluşturuyor.
Seçim beyannamelerinin içeriğinde yer alan hususların tümünün seçmen tarafından bilinmesi beklenmez. Zaten 481 sayfalık bir seçim beyannamesini de baştan sona seçmenler okumaz. Seçim beyannamelerinin geniş tutulması daha çok medyaya, uluslararası çevrelere ve partinin teşkilatlarına yöneliktir. AK Parti’nin 2023 seçim beyannamesi, Cumhuriyetin yüzüncü yılına yönelik bir perspektifle hazırlandığı için sadece bir seçim dönemi ile sınırlandırılmamıştır. Nasıl 2011 seçim beyannamesinde 2023 vizyonu ortaya konduysa, bu beyannamede de uzun dönemli hedeflere yer verilmiştir.
Sonuç olarak, seçim beyannamelerine şapkadan hangi tavşanın çıkacağı mantalitesi ile yaklaşılmaz. Beyannamede ortaya konan vizyon, vaatler ve gelecek perspektifinin, seçmenin beklentilerini ne düzeyde yansıttığı, ülkenin ve dünyanın içinden geçtiği konjonktürün ne derece farkında olunduğu ve en nihayetinde somut ve gerçekleştirilebilir vaatlerin neler olduğuna bakılır. AK Parti’nin 15 farklı seçimi kazandığı gerçeği üzerinden hareket edildiğinde, değişimi ve dönüşümü iyi yönettiği, toplumun taleplerini karşılayabildiği ve dünyanın içinden geçtiği krizlere cevap üretebildiği için 21 yıldır iktidarda olduğu daha kolay anlaşılır. Yani meselenin şapkadan çıkan tavşanla bir ilgisi yoktur. “AK Parti seçmene ne vaat ediyor” sorusunun cevabı ise 21 yıldır iktidarda olan bir partinin siyasal sermayesinde ve hayata geçirdiği politikalarında mündemiçtir.