Prof. Dr. Mehmet Yüce tarafından kaleme alınan “Sosyo-Ekonomik Yönüyle Kırgızistan ve Kırgız Türkleri” adlı kitap Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı tarafından yayımlandı. Mehmet Yüce, beş yıl kaldığı Kırgızistan’daki deneyimlerini ve ülkeye ilişkin analizlerini akademik bir disiplin içerisinde okuyucularına aktardığı bu çalışmanın amacını, kitabın giriş kısmında şöyle ifade ediyor:
“Bu çalışmayı yapmamdaki temel amaç, Orta Asya’nın en stratejik yerinde konumlanmış olan ve bu nedenle küresel güçlerin mücadele sahasına dönüşen ve bu mücadele sonucu siyasi istikrarsızlık yaşayan Kırgızistan’ın önemini vurgulamak ve dikkatleri bölgeye çekmektir. Ayrıca Kırgızistan’da beş yıldan fazla yaşamış birisi olarak eski Türk geleneklerinin önemli bir kısmını günümüze taşıyabilen Kırgızların geleneklerini kayıt altına alarak, gelecek nesillerin dikkatine arz etmeyi vicdani bir görev olarak kabul ettim.”
Kırgızistan ve Kırgız Türklerinin birçok yönüyle ele alındığı, sade ve akıcı bir dil ile anlatıldığı kitap, içerik itibarıyla da oldukça zengin. Hoca, literatür araştırmasını ülkede yaşamasının da verdiği tecrübeyle sentezleyerek, kendine özgü bir bakış açısıyla sunarken; yer yer alanında tecrübeli Kırgızlarla görüşerek onların bakış şeklini de yansıtıyor. Bu şekliyle kitap kendine özgü bir yapı arz ederken, okuyucuyu sıkmadan Kırgızistan ve Kırgız Türkleri hakkında bilgi sahibi yapıyor.
Çok Yönlü İçerik
Kitabın birinci bölümünde, Kırgızistan’ın tarihi, milli kimlik gelişimi, kültürel yapısı, din ve ahlak anlayışı, dil ve edebiyatı ele alınıyor. Mehmet Yüce hoca, Kırgızistan’a aşina olmasının avantajını da kullanarak, konuları Sovyet öncesi, SSCB ve bağımsızlık sonrası dönemlerin özelliklerini de yansıtmayı ihmal etmeyerek aktarıyor. Dahası toplumsal yapı ve inanışların nasıl şekillendiğini de örnekleriyle okuyucunun dikkatine sunuyor. Bu bölümde dikkat çeken bir husus ise Kırgız kimliğinin nasıl biçimlendiğinin dönemsel olarak ele alınmış olmasıdır. Kitapta, bağımsızlık sonrası ülkede gerçekleşen darbelerin arka planları da gösteriliyor. Kırgız kültürel yapısının zenginliklerinin ve kırılmalarının da ilgi çekici bir şekilde anlatıldığı kitapta, Kırgızların dine bakışı ile doğa olaylarının algılanışı arasında ilişki ve bu ilişkinin gündelik pratiklerine yansıması konusunda ilginç analizler de var. Aslında bu bölüm sahada yapılan antropolojik bir çalışma niteliğindedir, denilebilir.
İkinci bölümde Kırgızistan’ın siyasi ve idari yapısı anlatılıyor. Bu bölümde ülkenin siyasi yapısının oluşmasında, SSCB ve Rusya’nın etkisinin yanında, iç dinamiklerin tesiri de ele alınıyor. Özellikle siyasi yapının biçimlendirilmesinde önem arz eden küresel güçler, etnik yapı, bölgecilik, aşiretçilik, seçkin sınıf, organize suç örgütleri ve sınır güvenliği gibi unsurlar, birçok disiplin yönünden analiz ediliyor. İlaveten Kırgızistan’ın idari yapısı da kapsamlı olarak aktarılıyor.
Üçüncü bölümde Kırgızistan’ın ekonomik yapısı, SSCB dönemi ve sonrası dönem itibariyle inceleniyor. Sosyalist ekonomiden serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecinin doğurduğu sıkıntılar resmedilirken, aynı zamanda ülkede devam edegelen ekonomik sorunların kaynağına da gidiliyor.
Kırgızistan’ın dış politikası ve Türkiye ile ilişkileri etraflı bir şekilde, gerekçeleri ile birlikte dördüncü bölümü oluşturuyor. Bölgenin kendine has sorunları ve bu sorunların çözümünün ülkeyi Rusya’ya bağımlı hale getirmesi, söz konusu sorunların çözümünde uluslararası kurumların etkin olamayışı da bu bölümde ele alınan önemli başlıklardan. Yine bu bölümde özellikle kurucu Cumhurbaşkanı Askar Akayev tarafında inşa edinilen “denge politikası”nın ülkeye sağladığı avantaj ve dezavantajların da muhasebesi yapılarak etkilerine değiniliyor, coğrafi konumunu nedeniyle ABD-Çin ve Rusya arasında sıkışan Kırgızistan’ın ilişkilerinde nasıl bir denge kurduğu sorusuna cevap arıyor.
“Türkistan Mektupları” adlı beşinci bölüm ise hocanın Kırgızistan’da bulunduğu dönemde kaleme aldığı ve çeşitli medya organlarında çıkan farklı motifli yazılarından oluşuyor.
Sonuç olarak ansiklopedik bir yapı arz eden, birçok alanı ilgilendiren konuları sade ve akıcı bir dil ile ifade eden bu çalışmanın, Kırgızistan ve Kırgız Türkleri hakkında araştırma yapacaklar için temel bir kaynak olduğu kanaatindeyim.