Tarihten bugüne bütün terör örgütleri, propaganda çalışmalarına özel bir önem atfetmiştir. Örgütler eleman devşirmek, ideoloji ve kimlik üretmek, üyelerini mobilize etmek ve eyleme katılmalarını temin etmek, saldırılarına meşruiyet kazandırmak için propagandaya başvurmuşlardır. Günümüzde FETÖ yurt içinde etkisini yitirmesine rağmen propaganda faaliyetlerine ülke sınırları dışında halen devam etmektedir. Koruma altında oldukları Batı ülkelerinde, gazeteci ya da aktivist kimlikleri altında faaliyetlerine devam eden FETÖ üyeleri Türkiye’deki süreçleri etkilemek üzere propaganda yöntemlerine başvurmaktadırlar. Bunun en son örneği cumhurbaşkanlığı seçimlerinde karşımıza çıkmıştır. Bu yazıda seçim sürecinde FETÖ’nün propaganda makinesinin stratejisi, kullandığı taktikler ve eylem örnekleri ele alınmıştır.
“Erdoğan Yaşlandı” Manipülasyonu
FETÖ propaganda makinesi, Erdoğan’ı “hasta olmakla” ve “yürüyememekle” itham etmiştir. Özellikle sosyal medyada yayılan sahte içeriklerde buna ilişkin kanıtlar üretilmeye çalışılmıştır. Dijital olarak oynanmış fotoğraflar ve görseller, kullanıcılar açısından ikna edici olmasa da bu konunun belirli bir süre gündemde tutulmasına ve bu argüman üzerinden başka siyasi söylemlerin oluşturulmasına imkan tanımıştır. Bu taktikle FETÖ, özellikle gençler arasında Erdoğan’a karşı antipati üretme amacı taşıyan bir kampanyanın yürütücüsü haline gelmiştir. Diğer yöntemlerde olduğu gibi bu kampanyada da FETÖ arka planda çalışmış, ön planda ise muhalefet görünümlü isimleri ve hesapları kullanmıştır. Dolayısıyla bu argüman, bir kısım gerçek muhalif tarafından da sahiplenilmiş, yeniden üretilmiş ve yaygınlaştırmıştır.
“Herkese Karşı Erdoğan Tek Başına”
Altılı masanın seçimlere giden süreçte bazı krizlere rağmen Kılıçdaroğlu’nun koordinatörlüğünde yoluna devam edebilmesi ve daha önce bir araya gelmesi düşünülemeyecek siyasilerin Erdoğan’a karşı aynı ittifak çatısı altında buluşması, muhalefetin seçimleri kazanacak geniş bir toplumsal desteğe ulaştığına ilişkin bir algı üretmişti. FETÖ’cü isimler bu rüzgarı beslemiş ve altılı masanın karşılaştığı krizleri önemsiz göstererek, “ne olursa olsun bu iktidar değişmeli” söylemini desteklemiştir. FETÖ propaganda makinesi, Türkiye’nin uluslararası alanda yalnızlaştığı argümanını uzun süredir kullanmaktaydı ancak şimdi buna ek olarak iktidarın ülke içinde de halk desteğini kaybettiğine ilişkin argümanlar üretmiştir. Böylece hem iç kamuoyuna hem de Batı’daki paydaşlarına gerçeklikten uzak bir Türkiye tablosu çizmiştir.
Komplo Teorilerinden Medet Ummak
Sosyal medya kullanıcılarının belli bir bölümü komplo teorilerine ilgi göstermekte ve bu tür içerikleri takip etmektedir. Kamera karşısında iktidarı zedeleyecek sözde itiraflarda bulunan kişilerin videoları, bu kategori altında değerlendirilebilir. FETÖ daha önce de hem montaj ses ve görüntü kayıtlarıyla hem de üretilmiş bilgi ve belgelerle kişiler ve kurumlar hakkında gerçek olmayan hikayeler kurgulayarak, komplo teorileri üretme ve kamuoyunu manipüle etme yöntemlerine sıkça başvurmuştur. 2023 seçimleri döneminde de üretilmiş hikayeler serisi yoluyla komplo teorilerine ilgi duyan ve siyasi gerçeklikleri bunun üzerinden anlamlandırmaya çalışan kullanıcıları hedeflemiştir. Bu videolarda genellikle suç örgütü lideri ya da suça bulaşmış kişiler yer almaktadır ve kamuoyunun bilmediği bazı bilgilere sahip oldukları iddiasında bulunmaktadır. Bu hikayeler, bazen gazeteciler tarafından da haberleştirilerek gündemde tutulmaya çalışılmıştır. Bu içeriklerde üretilen bazı bilgilerin ve materyallerin zaman zaman muhalefet partilerinin temsilcileri tarafından dillendirildiğine rastlanmıştır ancak bu argümanlar resmi olarak sahiplenilmemiştir. Dolayısıyla manipülasyonun seçmen nezdindeki etkisi de kısıtlı olmuştur.
“Kılıçdaroğlu Kaybetmez, Seçimlerde Hile Var”
Seçim sürecinde FETÖ propagandasının temel argümanlarından biri, bütün anketlerin Kılıçdaroğlu’nu önde gösterdiği, seçimleri Kılıçdaroğlu kazanamazsa bunun ancak seçimlere hile karıştırılması nedeniyle olduğu şeklindeydi. Bu aslında sadece FETÖ tarafından üretilen bir argüman değil ancak hem üretilmesine hem de dolaşıma sokulmasına katkı sunduğu bir argüman olmuştur. Yurt dışındaki FETÖ’cü isimler yazdıkları yazılarda ve yaptıkları yayınlarda Kılıçdaroğlu’nun bu seçimlerden ancak hile nedeniyle mağlup olabileceğini vurgulamışlardır. Bu argüman aynı zamanda FETÖ’nün bu seçimlerde Erdoğan’ın kaybetmesine yönelik stratejisinin temel inancını yansıtmaktadır. Bu inanç, örgüt üyeleri ve sempatizanları açısından bir motivasyon kaynağı olarak kullanılmış ve onların seçim sürecinde aktif bir şekilde mobilize olmalarını sağlamıştır. Bu motivasyon seçim gününe kadar “kazanmak” için çalışmayı daha sonra ise seçimlerdeki hileye karşı mücadele etme eylemini gerektirmektedir. Ne var ki hile argümanı Türkiye’deki muhalefet partileri tarafından da sahiplenilmemiş ve FETÖ açısından başarısız bir kampanya olarak kalmıştır.
FETÖ’nün Karanlık Yüzü: Montaj Kasetler
Altılı masanın kurulmasından itibaren bu ittifaka hangi partilerin dahil olacağı ya da destek sunacağı her zaman merak konusu olmuştur. HDP, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde altılı masanın adayı olan Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini açıklamıştır. Destek kararı merak edilen diğer bir parti ise Memleket Partisi olmuştur. Partinin genel başkanı Muharrem İnce, 2018 cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhuriyet Halk Partisi tarafından cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmiş, seçimi kaybetmesinin ardından CHP’nin genel başkanlığına aday olmuş ancak başarılı olamamış ve kendi partisini kurmuştu. Dolayısıyla İnce’nin Kılıçdaroğlu’na destek sunması sadece getireceği oy oranı açısından değil, iktidarın değişmesine yönelik inancı pekiştirmesi açısından psikolojik bir faktör olarak da değerlendirilmiştir. Ancak Kılıçdaroğlu ile İnce arasında yapılan yüz yüze görüşme olumlu sonuçlanmamış ve İnce, cumhurbaşkanlığı seçiminde kendi adaylığını koymuştur. Bu tarihten itibaren Muharrem İnce hakkında medyada yoğun bir linç kampanyası başlatılmıştır. Bu linç kampanyasına direnen İnce’ye karşı son operasyon FETÖ tarafından gelmiş ve montaj bir kaset dolaşıma sokularak direnci kırılmıştır. İnce adaylıktan çekilme konuşmasında FETÖ'nün sahte dekontlarla ve belgelerle hakkında algı operasyonu yaptığını belirterek ''Bu aşağılık teröristlerle ömrümün sonuna kadar mücadele edeceğim.'' ifadesini kullanmıştır.
İnce 11 Mayıs 2023 tarihinde hakkında yayınlanan sahte içerikler nedeniyle adaylıktan çekildiğini açıklarken aynı günün akşam saatlerinde Kemal Kılıçdaroğlu Rusya’yı Türkiye’deki seçimlere müdahale etmekle suçlamıştır. Kılıçdaroğlu tweetinde şu ifadeleri kullanmıştır: "Dün bu ülkede ortaya saçılan montajlar, kumpaslar, deepfake içerikler, kasetlerin arkasında siz varsınız. Eğer 15 Mayıs sonrası dostluğumuzun devamını istiyorsanız, elinizi Türk’ün devletinden çekin. Biz hala iş birlikten ve dostluktan yanayız." Dolayısıyla Muharrem İnce kumpas kaset konusunda FETÖ’yü suçlarken Kılıçdaroğlu aynı gün içerisinde dikkatleri Rusya’ya çekmiştir. Rusya tarafından gelen cevapta, böyle bir müdahalenin söz konusu olamayacağı vurgulanırken, Kılıçdaroğlu, “somut veri olmasa böyle bir tweet atmayız” diyerek elinde delil olduğu ifade etmişti. Ne var ki, bu deliller hiçbir zaman kamuoyuyla paylaşılmadı. Dolayısıyla İnce’yi hedef alan kaset kumpası, FETÖ’nün seçim sürecinde sonuç aldığı operasyonlardan biri olmuştur. Kılıçdaroğlu bu süreçte başarılı bir sınav verememiştir.
Temel Hedef: Türkiye’nin Zayıflatılması
Seçim sürecinde uygulanan propaganda yöntemlerine genel olarak bakıldığında FETÖ’nün propaganda makinesinin stratejisi Türkiye’nin zayıflatılması hedefine dayanmaktadır ve bütün çalışmalar, bu temel hedefe hizmet edecek şekilde tasarlanmaktadır. Örgütün seçim sürecinde muhalefeti desteklemesi, ikisi arasında bir irtibat bulunduğu anlamına gelmemekte, sadece örgütün kendisi açısından daha yönetilebilir bulduğu bir siyasi konjonktürün inşasını hedeflediğini göstermektedir. Türkiye’nin ürettiği silahlı insansız hava araçlarını hedef alan FETÖ propagandası ile muhalefetin ürettiği “SİHA’lara dokunacağız” söylemi birbiriyle çatışan söylemler değildir. Seçim gecesi sandıklardan gelen sonuçları yıllardır başarılı şekilde aktaran Anadolu Ajansı’nı hedef alan FETÖ söylemi, bazı muhalifler tarafından yeniden üretilebilmektedir. Bu ve benzeri dolaylı söylemsel bağlantılar, halen FETÖ’nün Türkiye’deki siyasi tartışmalarda söylem ve argüman üretimi açısından etkili olduğu göstermektedir.
FETÖ’nün diğer bir etkinlik ayağını ise Batı ülkelerindeki Türkiye karşıtı faaliyetleri oluşturmaktadır. Seçim sürecinde Türkiye’de FETÖ’yü reddeden ve karşı duran siyasileri ve gazetecileri hedef alan kampanyalar düzenleyen örgüt, yurt dışındaki Türk gazetecileri ve Türk vatandaşlarını da hedef almıştır. Kendileriyle iş birliği yapmayan ya da farklı düşünen kişileri “Türk gizli servisi adına” çalışmakla suçlamış, onları yaftalamış ve hedef göstermiştir. Bunun sonucunda, Almanya’da FETÖ kaçağı bir ismin şikayeti üzerine Turkuvaz Grubu’ndan iki Türk gazetecinin evleri polis tarafından basılmış ve gözaltına alınmışlardır. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı olayı kınamış ve gazeteciler serbest bırakılmıştır. Ancak Alman polisinin ülkede Türkiye karşıtı terör örgütü mensuplarının eylemlerine müdahale etmemesi, bunun yerine gazetecileri hedef alması dikkat çekmiştir. FETÖ’nün özellikle Batı ülkelerinde koruma bulması, onları Türkiye’ye karşı propaganda faaliyetlerinde daha da cesaretlendirmektedir. Aynı zamanda bulundukları ülkelerin Türkiye’ye karşı faaliyetlerinde de kullanışlı bir araca dönüştürmektedir. FETÖ gibi terör örgütleriyle mücadele için bundan sonra propagandayla mücadeleye odaklanmak zorunlu bir durum haline gelmiştir.