Son zamanlarda uygulamaya koyduğu yaptırım kararlarıyla dünya siyasetine yön vermeye çalışan ABD –başta İran, Rusya ve Venezuela olmak üzere– birçok ülkeye yaptırım uygulamaya devam etmektedir. ABD’nin yaptırım kararlarında kendi iç hukuk kurallarını kullandığı ve uluslararası aktörlerin destek olmadığı görülmektedir. Bu kararlardan özellikle Rusya yaptırımları Türkiye enerji sektörünü yakından ilgilendirmektedir.
2014’teki ilk yaptırımlar büyük ölçüde sembolik nitelik taşımıştır. Doğrudan Kırım’ın ilhakında yer alan bir dizi siyasetçi ve generalin isimlerinin yer aldığı yaptırımlar listesinin yerini giderek daha kapsamlı ve etkili yaptırımlar almaya başlamıştır. Yaptırımlarla Amerika’nın Düşmanlarına Karşı Koyma Yasası (CAATSA) yaptırımların boyutu ve etkisini bir adım ileri taşımıştır. Amerikan Güvenliğini Kremlin’in Saldırısına Karşı Koruma Yasa (DASKAA) tasarısıyla ABD’nin Rusya yaptırımlarını daha ileri noktalara taşıma düşüncesinde olduğu görülmektedir.
Enerji Bağımlılığı
AB’nin Kırım’dan mal ithalatı yasağı, Rusya’ya yönelik belirli ekonomik sektörler ve altyapı projeleriyle ilgili ticaret ve yatırım kısıtlamaları, Kırım’a yönelik turizmle ilgili yasaklar, belirli ürün ve teknolojiler için ihracata yönelik başlıklara yaptırımlar uygulanmaktadır. Bazı Rus bankaları ve şirketleri için AB birincil ve ikincil sermaye piyasalarına erişim sınırlaması getirilmesi ve silah ticaretine ihracat ve ithalat yasağı şeklinde sıralanan yaptırımlara petrol üretimi ve keşfi için kullanılabilecek bazı hassas teknoloji ve hizmetlere erişim yasağı da eklenmiştir. Bu yaptırımlardan anlaşılacağı gibi AB, Rusya’nın enerji sektörüne yönelik daha fazla etkili ve daha geniş ölçekli bir yaptırım uygulamamakta/uygulayamamaktadır. Doğal gaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 40’ını Rusya’dan temin eden AB’nin yaptırımları ileri bir boyuta taşıması oldukça zor görünmektedir. Aynı şekilde Rus petrol ve doğal gaz arzına bağlı bazı AB ülkeleri yaptırımların sertleşmesinin Rusya’nın enerji ihracatını azaltarak misilleme yapmasına neden olacağından endişe duymaktadır.
Yaptırımların Şiddeti
Rusya’nın enerji sektörü başta olmak üzere diğer önemli sektörlerini hedef alan CAATSA Moskova’nın yapacağı enerji ortaklık ve iş birliklerini kapsamaktadır. Bununla birlikte Rus devlet firmalarına 10 milyon doların üzerinde yatırım yapanlar da aynı şekilde yaptırıma tabi olacaktır. Ayrıca Suriye hükümetine yapılan silah ve savunmayla ilgili her türlü teknik destek ve malzeme transferinin de yaptırımlara maruz kalacağı bu yasada belirtilmektedir.
Rusya’nın Kasım 2018’de Kerç Boğazı’ndaki üç Ukrayna donanma gemisine el koymasıyla ilgili şahıslara ve şirketlere yönelik yaptırım kararı alınmıştır. Olaydan sonra ABD ve AB tutuklu personelin serbest bırakılmasını istenmelerine rağmen yirmi dört Ukrayna denizcisi halen Rus makamları tarafından gözaltında tutulmaktadır. Hem ABD hem de AB’de Rusya’nın denizcileri iade etmemesi ve Kerç Boğazı’ndaki kontrolü sürdürmeye devam etmesi durumunda ne gibi önlemler alınması gerektiği tartışılıyor. Bu durum daha fazla yaptırımı beraberinde getireceğe benziyor. ABD’de şu an tasarı olarak sunulan DASKAA, Rusya yaptırımlarının daha fazla ağırlaşacağını göstermektedir.
Rusya’ya Etkileri
Düşük petrol fiyatları ve yaptırımlar 2014’te Rusya ekonomisinde şoklara neden oldu. ABD dolarına karşı ruble yaklaşık yüzde 45 değer kaybetti, Aralık 2014’teki faiz oranı 650 baz puan artırıldı ve enflasyon yüzde 17’ye yükseldi. Rus Merkez Bankası Ekim 2014’te 27,2 milyar ABD doları harcayarak rubleyi desteklemek zorunda kaldı. Rusya’nın karşı yaptırımlar uygulayarak ABD ve AB gıda ürünlerine getirdiği yasaklarla gıda fiyatları yaklaşık yüzde 23 oranında arttı.
Mevcut ve muhtemel yeni yaptırımlar sermaye çıkışlarını tetiklemektedir. Bu durum yatırımcıların Rus varlıklarına karşı güvenini azaltmasına rağmen ülkenin dış pozisyonu 2013’e göre dış borçluluk açısından daha iyi görünmektedir. Brüt dış borç Aralık 2013’te 668 milyar dolarken 2017 sonuna kadar 524 milyar dolara düşmüştür. Dış borcun GSYİH’nin yüzde 33’ünde olduğu görülmektedir.
Kasım 2014’te Rusya Maliye Bakanı Anton Siluanov Rusya ekonomisine yıllık yaptırım maliyetinin 40 milyar dolar olarak tahmin edildiğini ve petrol fiyatlarının düşmesi nedeniyle ülkenin 90-100 milyar dolar arasında kaybının olduğunu ifade etmiştir. Ocak 2016’da Ekonomi Kalkınma Bakanı Alexei Likhachev Rusya’nın, 2015 AB yaptırımlarından kaynaklanan zararının 25 milyar avroya düştüğünü söylemiştir. Bununla birlikte IMF “yaptırımların kalıcı etkisi” üzerine 2017’de yayımladığı raporunda yaptırımların Rusya’daki ekonomik büyümenin önündeki en büyük engellerden biri olduğunu belirtmektedir.
Ukrayna Devlet İstatistik Servisi tarafından yayımlanan 2018 verilerine göre bütün bu gelişmelere rağmen Rus ürünlerinin Ukrayna’ya satışı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 12,3 artışla 8,1 milyar dolar olmuştur. Bu, Rusya’yı en büyük Ukrayna tedarikçilerden biri haline getirerek birçok ülkeyi geride bırakmasını sağlamıştır. Aynı zamanda Rusya da Ukrayna ihracatı için önemli pazar olmaya devam etmiştir. Ukrayna bir önceki yıla göre yüzde 7,1 artışla Rusya’ya 3,7 milyar dolarlık mal sattığını açıklamıştır.
Türkiye’ye Etkileri
Rusya’nın enerji ihracat boru hatları kapasitesinin artırılmasına yönelik 10 milyon dolar doğrudan yatırımda bulunan firma veya kişiler CAATSA yaptırımları kapsamında değerlendirilmektedir. Ayrıca enerji ihracat boru hatlarının yapım, modernizasyon ve onarımının genişletilmesini kolaylaştırabilecek mal, hizmet, teknoloji, bilgi ve destekler de bu yaptırımın kapsamına girmektedir. Bu durum gelecekte Türkiye-Rusya enerji projelerinin de hedef alınması, Türk firmalarının Rusya’daki enerjiye yönelik altyapı faaliyetleri ve inşaat sektöründeki çalışmalarının da kısıtlanma potansiyelinin olduğunu göstermektedir.
Türkiye ile Rusya’nın Akkuyu Nükleer Güç Santrali ve TürkAkım gibi enerji alanında önemli projeleri bulunmaktadır. Türkiye’nin enerji alanında ortaklık yaptığı Rusya’ya uygulanan ABD yaptırımları Ankara’yı da etkileyecek niteliktedir. Özellikle yaptırımların hedef aldığı Rusya ile enerji projelerinde iş birliği yapılması oldukça sıkıntılı bir hal almıştır. Türkiye’nin enerjide dışa bağımlı olması enerji güvenliği konusunu daha hassas hale getirmektedir. Bu yüzden Türkiye’nin enerji ihracatçılarıyla yeni proje ve iş birlikleri yapması gerekmektedir. Yaptırımlar Türkiye’nin enerjide bu ülkelerle yapacağı iş birliklerini kısıtlama ve mevcut ortaklıklarını da zayıflatma potansiyeline sahiptir.