Kriter > Dosya > Dosya / Küresel Ekonomideki Dönüşüm |

Yeşil Dönüşümden Kara Gerçeklere, Dünyada Enerjinin Yakın Geleceği…


Enerji gündeminin bir anda değişmesinin en önemli nedeni Rusya’nın Ukrayna’yı işgali. İşgalin ardından tüm dünyanın enerji alanındaki öncelikleri değişiverdi. Enerji sektöründeki değişim ve dönüşümün zaman içerisindeki gelişimini takip edenlerin yakından bileceği üzere önceliklerin bu denli hızlı değiştiği başka bir dönem yok. Buna 1970 Petrol Krizi de dahil.

Yeşil Dönüşümden Kara Gerçeklere Dünyada Enerjinin Yakın Geleceği
Almanya'nın başkenti karanlığa gömüldü. Berlin'de gaz ve elektrik fiyatlarının artmasının ardından enerji tasarrufu için kamuya ait birçok bina gece ışıklandırılmayacak. Berlin Dom Kilisesi görülüyor. (Ömer Sercan Karakuş/AA, 29 Temmuz 2022)

“Dünya, derinliği ve karmaşıklığı açısından bu kadar büyük bir enerji krizine hiç tanık olmamıştı.” Alıntı yaptığım bu tespit, Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol’a ait. Peki bu noktaya nasıl geldik?

Enerji gündeminin bir anda değişmesinin en önemli nedeni Rusya’nın Ukrayna’yı işgali. İşgalin ardından tüm dünyanın enerji alanındaki öncelikleri değişiverdi. Enerji sektöründeki değişim ve dönüşümün zaman içerisindeki gelişimini takip edenlerin yakından bileceği üzere önceliklerin bu denli hızlı değiştiği başka bir dönem yok. Buna 1970 Petrol Krizi de dahil.

 

Kaos Öncesi Yeşil Enerji Söylemleri

Rusya-Ukrayna Savaşı ve Covid-19 pandemisi öncesi dönemde enerji sektörünün karşı karşıya kaldığı en büyük risklerin başında çevre ve iklim değişikliği gösteriliyordu. Bu bakımdan sektöre ilişkin yazılan hemen hemen her raporda ana fikir “enerji verimliliği ve yeşil dönüşüm” etrafında şekilleniyordu.

Başta Avrupa Birliği olmak üzere dünya genelinde yeni trend yeşil enerji üzerine kurgulanıyor, küresel sıcaklık artışının sınırlandırılması için atılması gereken adımlar sıralanıyor, sıfır karbon, zero net emisyon gibi isimlendirmelerle planlar yapılıyor ve nihayet bu konularda gerekli özeni göstermeyen ülkelerin “karbon vergisi” ile hizaya getirilmesi düşünülüyordu. Ancak bugün o noktadan çok uzağız.

Pandemi döneminde ekonomilerin kapanması ile azalan enerji ihtiyacının, dönüşümü hızlandırmak için önemli bir fırsat olduğu değerlendirilmişti. Basit bir medya taramasıyla bile bu konudaki söylemlerin ne oranda arttığını görmek mümkün. Özellikle Avrupa Birliği’nin “Yeşil Mutabakat” olarak adlandırdığı sürece hız vermesi başta Birlik ile yoğun ticareti olan Türkiye gibi ülkelerin de konuya daha yakın ilgi göstermesinin önünü açmıştı.

Yeşil Mutabakat ile bir ürünün ilk üretim sürecinden son kullanıcıya ulaştırılıncaya kadar ortaya çıkan karbon salımının hesaplanması konuşuluyor, karbon salımı yüksek olanların da karbon vergisi ile cezalandırılacağı ifade ediliyordu. Bu bakımdan her bir üreticinin karbon ayak izinin hesaplanması ve bunu belgelemesine yönelik süreçler konusunda takvim işletilmeye başlanmıştı. AB üyesi ülkeler kömür çevrim santrallerini çoktan durdurmuş, nükleer santrallerinin ve hatta doğal gaz çevrim santrallerinin bile sakıncaları konusunda fikir birliğine varmıştı.

 

Yeşil Dönüşümde U Dönüşü

Ancak savaş her şeyi alt üst etti. Enerjinin geleceği başlığı ile bir yıl önce konuşulanların hiçbirisi artık gündem dahi olmuyor. Hatta şu an Avrupa Parlamentosu’ndaki son tasarıya göre doğal gaz ve nükleer “yeşil enerji” olarak tanımlanmak üzere. Bu tasarının önlenmesine yönelik sunulan bir önergenin de Avrupa Parlamentosu’nda ezici bir çoğunlukla reddedilmesi ile artık tasarının kabulünün önünde de hiçbir engel kalmamış oldu.

Bu kararın finansal yönü de oldukça önemli. Zira karar öncesi dönemde doğal gaz çevrim santralleri ile ilgili proje geliştirmek isteyenlerin finansmana erişimi mümkün görünmezken artık sadece doğal gaz değil aynı zamanda nükleer santral projelerinin de finansmana erişiminin önü açılıyor. Yani önceden “yeşil dönüşüm” ve “yenilenebilir enerji” için planlanan maddi programlardan artık nükleer ve doğal gaz da pay alabilecek.

Bu adım belki de enerjinin geleceği ile ilgili projeksiyonlardaki değişim için gösterilebilecek en önemli örnek olarak ifade edilebilir. Ancak bu konuda bir örnek daha var. Geçtiğimiz Haziran’da Almanya Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanı Robert Habeck, ülkesinin gelecek kışa yönelik doğal gaz depolama tesislerini doldurmaya yardımcı olmak için gaz tüketimini azaltması ve elektrik üretimi için kömür santrallerinin daha fazla kullanılması gerekeceğini açıkladı. Yanlış okumadınız. Tüm bir ekosistemi sıfır karbon politikası üzerine inşa etmeye çalışan Avrupa Birliği’nin lokomotifi Almanya elektrik üretebilmek için daha fazla kömür yakıyor.

Habeck, “Kanunla alternatif bir gaz rezervi oluşturuyoruz. Dürüst olmak gerekirse bu durum bir geçiş dönemi için daha fazla kömürle çalışan elektrik santrali anlamına geliyor" dedi. Yani yakın gelecekte Almanya’nın yeşil dönüşüm hayali, daha fazla kara kömür gerçeğine dönüşüyor.

Elbette içinden geçilen dönemde yaşanan krizlerin geçici olduğunu değerlendiriyoruz. Ancak söz konusu krizlerin ne kadar süreceğini öngörmek için de krizi ortaya çıkaran faktörleri bilmek gerekiyor. Halihazırda yaşanılan, teknik unsurlardan kaynaklanan bir kriz değil. Yaşanan kriz Avrupa’nın göbeğinde baş gösteren bir savaşın sonucu. Hatta bu savaşın taraflarından birisi de dünyanın en önemli petrol ve doğal gaz ihracatçılarından birisi olan bir ülke. Hal böyle olunca da krizin ne zaman ve nasıl sonuçlanacağını öngörmek oldukça zor hale geliyor. Örneğin Belçika Başbakanı Alexander De Croo, artan enerji fiyatları nedeniyle gelecek 5-10 kışın zorlu geçeceği uyarısında bulunuyor. Dikkat ederseniz verdiği takvim çok belirsiz.

Ancak bir gün bu krizin biteceği de aşikar. Peki o zaman enerjinin geleceği için hangi konuları ele alacağız?

Avrupa Enerjide Kaya Gazına Yönelebilir, İNFO

Kriz Biterse

İklim değişikliği, kuraklık, küresel ısınma gündemi ile yeniden karbon salımının en aza indirilmesi meselesi ana gündem maddesi olacak. Özellikle yenilenebilir kaynaklardan enerji üretimine yönelik daha büyük ve kalıcı adımlar göreceğiz. Ulaşımda benzin, motorin ve LPG gibi karbon salımı yüksek kaynakların yerini elektrik gücü ile çalışan motorlar alacak. Bu durum enerji depolama teknolojilerine yönelik daha fazla adım anlamına geliyor. Halihazırda kullanılan enerji depolama sistemlerinin boyutuna göre yeterlilik oranları oldukça verimsiz olarak değerlendiriliyor. Yani enerji depolamada daha verimli piller konusu yakın geleceğin en önemli gündem maddelerinden birisi olacak. Bugün bile elektrikli otomobillerde en önemli sorun menzil.

Dijitalleşme, blokzinciri ve buna bağlı olarak siber güvenlik konuları daha fazla konuşulacak. Otomasyon teknolojilerinin bu denli sık kullanıldığı ve hatta tüm bir ülkenin enerji üretim ve iletim altyapısının yazılımlar marifetiyle yönetildiği bir dönemde siber güvenlik enerji arz güvenliğinin en önemli unsurlarından birisi olacak.

 

Kaçınılmaz Bağımlılık

Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre yenilenebilir enerji kaynaklarına ait kurulu güç kapasitesi, toplam enerji üretim kapasitesinin yüzde 30’u civarında. Ajans 2030’a gelindiğinde bu kapasitenin yüzde 50’ye yaklaşacağını tahmin ediyor.

Ancak bu konunun da kendine has riskleri var. Zira yenilenebilir enerji üretimine ve depolanmasına yönelik teknolojilerde kullanılan materyaller da başka bir kaynak bağımlılığı konusunu gündeme getiriyor. Örneğin halihazırda dünyanın en rekabetçi güneş panellerini (PV) Çin üretiyor. Bugün bile bu konuda ciddi problemler var. Benzeri durum pillerde kullanılan hammaddeler için de geçerli. Özetle enerjinin dönüşümünden bahsederken aynı zamanda kaynak bağımlılığının dönüşümünden de bahsediyoruz.

Enerjide yakın gelecek ve orta vadeli projeksiyonlar bu şekilde gelişirken en önemli konu olarak karşımıza verimlilik ve tasarruf çıkıyor. Enerji, üretimi, iletimi, depolanması ve nihayet tüketimi oldukça pahalı bir kaynak. Bu bakımdan üretimdeki verimlilik konusu yakın gelecekte çok daha kritik bir hale gelecek. Özellikle yenilenebilir enerji santrallerindeki verimlilik hususu aynı zamanda ilk kurulum maliyetlerinin geri dönüşü açısından da önemli. Ancak enerji konusunda en büyük sorumluluk en nihayetinde son kullanıcıların oluyor. Zira üretilen, depolanan ve iletilen enerjinin bu süreçleri ne kadar verimli olursa olsun son kullanıcıların tasarruf konusunda gerekli özeni göstermemesi büyük kayıplara yol açıyor. O halde enerjinin geleceğinde son kullanıcıların tasarruf konusunda bilgilendirilmeleri ve eğitimi de en önemli gündem maddelerinden birisi oluyor.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası