Kriter > Dosya > Dosya / Uluslararası Eğitim |

Türkiye’de ve Dünyada Yükseköğrenimde Uluslararasılaşma


Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı verilerine göre, 2023 itibariyle Türkiye’deki üniversitelerde 198 farklı ülkeden 300 binden fazla öğrenci yükseköğrenimlerini sürdürüyor. Türkiye’deki uluslararası öğrenci nüfusu dikkate alındığında, Türkiye’nin dünya genelinde uluslararası eğitim alanında ilk on ülkeden birisi olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Türkiye de ve Dünyada Yükseköğrenimde Uluslararasılaşma
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar'ın (YTB) ev sahipliğinde, Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde 12. Uluslararası Öğrenci Mezuniyet Töreni düzenlendi. (Berke Bayur/AA, 27 Temmuz 2023)

Uluslararası sistem içerisinde devletler, dış politikalarını başarılı bir şekilde yürütebilmek adına birçok araç kullanırlar. Şüphesiz bir devletin uluslararası sistem içerisinde dış politikasının meşruiyetini güçlendirecek en önemli araçlardan birinin, kamu diplomasisi araçları olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu bağlamda günümüzde uluslararası eğitim, devletler adına önemli yumuşak güç araçlarından biri olarak öne çıkmaktadır. Zira ülkeler, bilhassa yükseköğrenim alanında misafir ettikleri uluslararası öğrenciler üzerinden pozitif imajlarını uluslararası sisteme ihraç ederek, uluslararası alandaki etkilerini ve dış politikalarının meşruiyetini güçlendirebilme potansiyeline sahip olmaktadırlar. Aynı zamanda, misafir edilen öğrencilerin ülke ekonomisine sağladıkları girdiler temelinde de kendi ekonomilerine ciddi katkılar elde edebilmektedirler. Öyle ki, UNESCO’nun uluslararası eğitimin ekonomi boyutuna dair istatistiklerin yer aldığı raporlarda, bir uluslararası öğrencinin, ev sahibi ülke ekonomisine yıllık ortalama 10 bin ABD doları civarında katkı sağladığı belirtilmektedir. Bir diğer deyişle bir ülkenin misafir ettiği uluslararası öğrenciler, ev sahibi ülkenin uluslararası sistemde olumlu anlamda imajının güçlenmesine vesile olduğu gibi o ülkenin ekonomisine de somut katkılar sağlamaktadır. Bu çerçevede uluslararası sistemde öne çıkan devletlerin, her geçen yıl, uluslararası eğitime giderek daha fazla önem atfettiği, kendi ulusal yükseköğrenim sistemlerinde başarı ölçütlerini uluslararasılaşma ilkesi temelinde tanımladığı görülmektedir. Nitekim uluslararası sistemin önemli aktörlerinden biri olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin de uluslararası eğitim çeperinde giderek bir cazibe merkezine dönüştüğü görülmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti, geçen 22 yıl içerisinde savunma sanayiinden sağlık hizmetlerine, turizm ve altyapı çalışmalarından yerli ve milli “kritik teknolojilerin” inşa edilmesine kadar birçok alanda önemli kazanımlar elde etmiştir. Elden edilen bu önemli kazanımlardan bir tanesi de şüphesiz Türkiye’nin uluslararası eğitim alanında giderek bir çekim merkezi haline dönüşüyor olmasıdır. 2023 itibariyle Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı (YÖK) verilerine göre Türkiye’deki üniversitelerde 198 farklı ülkeden 300 binden fazla öğrenci yükseköğrenimlerini sürdürmektedir. Türkiye’deki uluslararası öğrenci nüfusu dikkate alındığında, Türkiye’nin dünya genelinde uluslararası eğitim alanında ilk on ülkeden birisi olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu yazımızda, uluslararası eğitimin ve uluslararası öğrencilerin durumuna değindikten sonra, Türkiye Cumhuriyeti’ndeki uluslararası eğitim politikalarının tarihçesine ve günümüzdeki duruma ışık tutularak, yazı tamamlanacaktır.

 

Dünden Bugüne Uluslararası Öğrenciler

Eğitim için insanların kendi yaşadıkları sınırların dışına, yabancı memleketlere seyahat etmesi belki de yazının keşfi kadar eskidir. Yazılı tarihin birçok döneminde, seyyah ya da talebe, farklı isimlerle de olsa bireylerin öğrenme arzusuyla, doğdukları topraklardan ayrılarak yola revan oldukları, yabancı bir ülkede eğitim almak, yerel dili ve kültürü öğrenmek için o ülkede misafir kaldıkları genel tarih yazınından bilinmektedir. Osmanlı Devleti’nden günümüze, iki dünya savaşı, Soğuk Savaş dönemi ve nihayetinde küreselleşen dünya düzeni içerisinde uluslararası eğitim ve uluslararası öğrencilik kavramlarının da bir takım değişime gittiği görülmektedir.

Günümüzdeki anlayış temelinde, uluslararası eğitimin zemin kazanmasının ise hassaten ulus-devlet anlayışının ortaya çıkmasıyla da ilintili olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Diğer taraftan 1648’de kıta Avrupa’sında doğan ulus-devlet anlayışının Birinci Dünya Savaşı’nın ardından uluslararası sistemde hakim unsur olmasına kadar geçen süre içerisinde bilhassa yükseköğrenim kürsülerinin kurulduğu ve üniversitelerin yaygınlaşmaya başladığı 1800’lerin de önemli bir dönüm noktası olduğu aşikardır.

Yukarıdaki satırlarda da vurgulandığı üzere, Birinci Dünya Savaşı ile ulus-devlet anlayışının uluslararası sistemde hakim unsur haline gelmesi, uluslararası hareketlilik, sınır aşan seyahatler, vize uygulaması gibi bir takım diplomatik unsurların da tamamlayıcı olmasıyla, bugünkü anlayışa yakın bir şekilde uluslararası eğitimin artık uluslararası sistem içerisinde devletler arasında bir iletişim aracı olarak zemin kazandığı görülmektedir. Elbette bu ivmelenmenin temelinde bilhassa İkinci Dünya Savaşı’nın ardından kurulan uluslararası örgütlerin, uluslararası sisteme dair tahayyüllerinin de etkisi bulunmaktadır. Nitekim İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki dünya düzeninde barışın teminatı olarak düşünülen Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı UNESCO’nun inşa edilmesi, eğitimin uluslararasılaşmasında önemli bir unsur olmuştur. UNESCO uluslararası eğitimi “uluslararası anlayış, iş birliği ve barıştan kaynaklanan bir süreç” olarak ifade etmektedir. Zira uluslar birbirlerini anlamayı öğrenebilirlerse, bunun bir sonucu olarak uluslararası ortaklıklar kurulabilecektir. Bu durum aynı zamanda uluslararası eğitim aracılığıyla tesis edilen karşılıklı güveni ifade etmektedir.

uluslararası öğrenciler uygulamaları
Yükseköğretim Kurulu, uluslararası öğrenciler için düzenlenecek kabul mektuplarına ilişkin işlemlerin dijital ortamda yürütülmesini sağlayacak uygulama başlattı. (YÖK/AA, 15 Ağustos 2023)

 

UNESCO’nun 1975’te yayınladığı istatistiklere göre, dünyadaki uluslararası öğrenci sayısının 800 bin civarında olduğu ifade edilmiştir. OECD raporlarına göre 2025’te ise bu sayının 8 milyona ulaşacağı öngörülmektedir. Yani geçen 50 yıl içerisinde dünya genelinde uluslararası öğrenci sayısı 10 kat artmıştır. Uluslararası sistem içerisinde artan bu öğrenci trafiğinin, devletler ve sürecin paydaşı olan üniversiteler tarafından başarılı bir şekilde yürütülmesi, eğitim süresinin başarıya ulaşması adına büyük önem arz etmektedir. Peki uluslararası öğrenci kime denir?

UNESCO’nun tanımına göre uluslararası öğrenci, “eğitim amacıyla ulusal ya da bölgesel sınırların dışına çıkan ve uyruğu, bulunduğu ülke dışında olan öğrenci” olarak tanımlamaktadır. OECD ve EUROSTAT’ın ortak tanımında uluslararası öğrenciler, “eğitim aldığı ülkede yerleşik olmayan ya da daha önceki eğitimini bir başka ülkede almış olan öğrenci” olarak ifade edilmektedir. Tanımlardan farklı olarak uluslararası eğitimin öğrencilere sağlayacağı faydalar şu şekilde sıralanmaktadır:

  • Yabancı memleketler ve kültürler hakkında bilgi sahibi olma
  • Küresel meseleler hakkında fikir sahibi olma
  • Birden fazla dilde iletişim kurabilme
  • Diğer kültürler ve halklara dair empati sahibi olabilme

Toparlanacak olursa uluslararası eğitim, dünya genelinde farklı ülkelerden ve kültürlerden insanlarla ve bakış açılarıyla etkileşimi içeren eğitim faaliyetleri yoluyla bilgi, beceri ve deneyim kazanma sürecini ifade etmektedir. Zira bu sayede öğrenci, anavatanındaki geleneksel eğitimin ötesine geçerek, kültürler arası anlayış ve küresel farkındalığa kavuşabilmektedir. Yukarıdaki satırlarda da vurgulandığı gibi devletler uluslararası eğitim sürecini başarı ile yürütülebilirse, ev sahibi devlete dair dost nesillerin yetiştirilme potansiyeli bulunmaktadır.

 

Türkiye’de Uluslararası Eğitim Politikaları

Yukarıdaki satırlarda ifade edildiği üzere OECD istatistiklerine göre dünya genelindeki uluslararası öğrenci sayısının 2025’te 8 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir. 1970’lerin ortasında 800 bin civarında olan uluslararası öğrenci sayısının, 2025’te 8 milyona ulaşacağı öngörüsü, uluslararası sistem içerisinde birey temelinde geçişkenliğin ne derece derinleştiğinin de bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Bilhassa Sovyetlerin çözülmesinin ardından oluşan dünya düzeni içerisinde sınırların daha silikleştiği, iki kutuplu dünya düzeninin alametifarikası olan “demirperde”nin doğu ile batı arasında aşılmaz bir heyula olmadığı 1990’lardan günümüze uluslararası eğitim, üniversiteler temelinde devletlerin önemli kamu diplomasisi araçlarından biri haline gelmiştir. Elbette Türkiye’nin uluslararası eğitim alanında çekim merkezlerinden biri haline gelmesi, hassaten son 22 yıldır büyük fedakarlıklarla atılan adımların bir sonucudur.

1990’ların başında dünyadaki konjonktüre bakıldığında, Sovyetler Birliği’nin çözüldüğü ve uluslararası sistemde yeni dış politika alanlarının ortaya çıktığı görülmektedir. İşte bu yeni dünya düzeni içerisinde Türkiye Cumhuriyeti için de SSCB’nin dağılması, yeni dış politika destinasyonlarını beraberinde getirmiştir. Hassaten, bağımsızlığını yeni kazanan ve Türkiye’nin tarihsel, dilsel, dinsel ve kültürel yakınlığı bulunan kardeş Türk Cumhuriyetleri ile ikili ilişkilerin kalıcı ve güçlü bir biçimde yeniden inşası büyük önem arz etmiştir. Bu bağlamda Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan’a yönelik birçok politika ve projeler geliştirilmiş; Türkiye’nin önderliğinde Türk dünyasının bütünleşmesi adına önemli adımlar atılmıştır.

Bu adımların başında merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın teşvik ve girişimleriyle 1992-1993 eğitim öğretim yılında hayata geçen “Büyük Öğrenci Projesi” yer almaktadır. Türkiye’nin ilk uluslararası öğrenci politikasının tezahürü olma özelliğini de taşıyan proje, Türkçe ve Türk kültürü öğretilerek kalıcı bir kardeşlik köprüsü ve kültürel birlikteliği tesis etmek için başlatılmıştır. Büyük Öğrenci Projesi sayesinde şu amaçlara ulaşılması hedeflenmiştir:

  • Türk Cumhuriyetleri ve topluluklarının eğitim düzeyini artırmak
  • Bahse konu ülkelerdeki yetişmiş insan gücü gereksinimini karşılamak
  • Türkiye dostu genç bir nesil yetiştirmek
  • Türk dünyasıyla kalıcı bir kardeşlik ve dostluk kurmak
  • Türkçe dilini ve Türk kültürünü öğretmek
  • Türk dünyasında birlik hedefinin temelini atmak

1992-1993 eğitim öğretim yılında başlayan projeden ilk yıl 10 bin öğrenci (3 bin orta öğrenim, 7 bin yüksek öğrenim) faydalanmış ve 2011’de YTB tarafından Türkiye Bursları yürürlüğe girene kadar 40 binden fazla öğrenci Büyük Öğrenci Projesi’nden istifade etmiştir. 2011’den itibaren ise YTB tarafından yürütülen “Türkiye Bursları”, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından fonlanan, yabancı öğrencilere yönelik burs programıdır. Türkiye Bursları, lisans, yüksek lisans ve doktora/araştırma seviyelerine verilmektedir. 2021’de dünyanın 178 ülkesinden 165 bin 511 başvuru ile Türkiye Burslarına rekor başvuru gerçekleşmiştir.

Büyük devlet olmanın gereği olarak Türkiye Cumhuriyeti, dünyadaki uluslararası eğitim alanında da giderek adından söz ettirebilmeyi başarmış, uluslararası öğrenci trafiği açısından bir cazibe merkezi haline gelmiştir. Yukarıdaki satırlarda da vurgulandığı üzere 2023 itibariyle Türkiye Cumhuriyeti, 208 yükseköğrenim kurumu bünyesinde 300 binden fazla uluslararası öğrenciyi misafir etmektedir. Medeniyetlerin beşiği olan ve İslam ile yoğrulan kadim Anadolu topraklarında misafir edilen öğrencilerin Türkiye dostu nesiller olarak yetiştirilmeleri, uluslararası sistem içerisinde Türkiye’nin geleceğine dair yapılacak en kıymetli yatırımlardan biri olacaktır.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası