Kriter > Siyaset |

Türkiye’nin PKK ile Mücadelesi


Haziran 2015’ten bu yana Türkiye’de artan PKK terörü farklı boyutlarıyla ele alınmalıdır. Herkesin de bildiği üzere Türkiye ne zaman istikrara yönelse veya bu yönde bir adım atsa terör yeniden boy gösterme çabalarına giriyor.

Türkiye nin PKK ile Mücadelesi

Haziran 2015’ten bu yana Türkiye’de artan PKK terörü farklı boyutlarıyla ele alınmalıdır. Herkesin de bildiği üzere Türkiye ne zaman istikrara yönelse veya bu yönde bir adım atsa terör yeniden boy gösterme çabalarına giriyor. 2015’ten bu yana Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgedeki dengelerin değişmesi terörün şekil ve yöntemlerini etkilemiş görünüyor. Birbirleriyle adeta danışıklı bir şekilde Türkiye’yi hedef alan terör örgütleri, 2017 yılı içerisinde farklı meydan okumalara yol açabilir ancak buna mukabil de devletin terörle mücadelesindeki kararlılığını hissedecektir.

2016 yılının 15 Temmuz öncesi ve sonrasında karar alıcılar ve güvenlik güçlerinin istikrarlı mücadeleleri sonucunda birçok PKK unsuru hem kendi topraklarımızda hem de sınır ötesinde etkisiz hale getirildi. Sadece Diyarbakır incelendiğinde yürütülen operasyonların başarısı ortaya çıkıyor. Diyarbakır Valiliği tarafından yapılan açıklamaya göre bölgede etkili olan 100’ün üzerinde terör örgütü mensubu etkisiz hale getirilmiştir. Buna ek olarak birçok doküman ve eylemlerde kullanılmak üzere bulundurulan materyaller de ele geçirilmiştir. Diyarbakır’daki başarı örneği temel alınarak ülke geneline bakıldığında da aslında farklı bir resim ortaya çıkmıyor.

Ayrıca teröre karşı yürütülen mücadeleye yönelik toplumdaki farkındalığın da kapsamlı bir araştırmaya konu olması gerekiyor. Nitekim başta Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi olmak üzere diğer tüm terör saldırılarına karşı halkın büyük bir çoğunluğunun sergilediği dayanışma ve farkındalık dikkat çekicidir.

Bölgesel Krizlerin Etkileri

Yaklaşık bin kilometre ortak sınırımız olan Irak ve Suriye’deki iç çatışmalar ve krizler PKK için fırsata dönüşen bir zemin teşkil ediyor. Yıllardır Kuzey Irak’a düzenlenen operasyonlar elbette etkisiz değil. Ancak DEAŞ’ın ortaya çıkmasından sonra bölgede faaliyetlerini artıran PKK ve alt yapılanmaları böylelikle meşruiyet kazanma peşinde. Sincar bölgesinde bulunan PKK’nın Irak kollarından Şengal Direniş Birlikleri (YBŞ) özellikle Musul operasyonu kapsamında sıklıkla gündeme geldi.

Musul operasyonu hakkındaki endişeleri bilinen Türkiye’nin önceliği bölgenin demografik yapısının değişmemesi. Ancak Şii milis örgütü Haşdi Şabi’nin Irak merkezi hükümeti tarafından sahada desteklenmesi ve hatta geçtiğimiz Kasım ayında Irak Temsilciler Meclisinde çıkarılan yasa ile meşrulaştırılmasının PKK’nın varlığını da dolaylı bir şekilde olumlu olarak etkilediği söylenebilir. Nitekim hem Iraklı yetkililer hem de YBŞ’li teröristlerce yapılan açıklamalara göre YBŞ unsurlarının Haşdi Şabi çatısı altında Sincar ve çevresinde etkili olma yollarını aradığı anlaşılıyor. Türkiye ise bu konuda hem Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) hem de Irak merkezi hükümeti ile yürüttüğü temaslarda böyle bir durumun kabul edilemez olduğunu vurguladı. Bu konuda IKBY tarafında olumlu bir yaklaşım gözlense de Bağdat yönetiminin çelişkili açıklamaları inandırıcı gelmiyor. Iraklı yetkililer bir taraftan Türkiye’nin başta PKK olmak üzere terörle mücadelesine destek olacaklarını ifade ederken diğer taraftan Başika gibi konularda katı görüşlerini sürdürüyor. Irak yönetimi ile ortak diyalog zemini arayan Türkiye, bu noktada karşı taraftan hala ciddi ve gerçekçi bir adım görmedi.

Suriye krizine baktığımızda ise karşımıza çıkan PYD’nin KCK yapısı altında PKK’nın bu ülkedeki kolu olduğu artık gizli bir şey değil. Sayısız belge ve sahadaki gelişmelerle kanıtlanan bu birliktelik hala Batı tarafından inkar ediliyor. Obama yönetimi zamanında ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, “ABD’nin NATO müttefiki Türkiye, Afrin’de PYD-YPG mevzilerini vuruyor. Aynı PYDYPG’ye ABD silah ve mühimmat yardımı yapıyor. Bu nasıl açıklanır?” sorusuna, “Bizim desteklediğimiz YPG başka bir YPG. Afrin bölgesindeki YPG sanırım başka bir yapılanma” şeklinde cevap vermiştir. Her ortamda böyle bir sorunsal ile karşı karşıya gelen ABD her zaman “kaçamak” yanıtlarla yetinmektedir. Ocak 2017’de SETA Araştırmacılarından Can Acun ile birlikte genişletilmiş ikinci baskısını yayımladığımız PKK’nın Kuzey Suriye Örgütlenmesi: PYD-YPG raporunda da görüleceği üzere, PYD’ye yapılan birçok silah ve mühimmat yardımı farklı yollardan teröristlerce Türkiye’ye sokuldu ve burada PKK’lılarca kullanıldı. Fırat Kalkanı Harekatı ile DEAŞ sınırımızdan temizlendiği gibi bundan sonra Türkiye’nin ulusal güvenliğini tehdit eden PYD’ye yönelik de adımlar atılmalıdır.

AB ve üye ülkelerine baktığımızda ise yine akılları zorlayan ikiyüzlü bir tutuma şahit oluyoruz. Açık bir şekilde terör örgütü mensuplarının ülkelerinde barınması ve örgütsel faaliyetlerini sürdürmesine müsaade eden AB ülkeleri, terörle mücadele konusunda Türkiye’ye destekten ziyade köstek olmayı tercih ediyor. Avrupa Komisyonu’nun geçen Kasım ayında yayımladığı Türkiye 2016 raporundaki “Güneydoğu’daki güvenlik güçlerinin PKK’ya karşı insan hakları ihlalleri ve orantısız güç kullandığına dair ciddi iddialar söz konusu” ifadelerini hatırlayalım. 1990’lı yıllarda Srebrenitsa katliamına ev sahipliği yapan Avrupa ülkeleri veya “Almanya’nın güvenliğini Hindukuş Dağları'nda da savunmalıyız” diyen Almanya’nın lokomotif görevi üstlendiği AB’nin Türkiye’yi teröriste karşı “orantısız” güç kullanımı konusunda uyarmasında mizah aranmamalı. Bu ifadeler ne yazık ki gerçek. Srebrenitsa veya Afganistan örneklerinden yola çıkarak nasıl “orantılı” güç kullanılacağı tavsiyelerine Türkiye’nin ihtiyacı yok. Bu minvalde İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan en son açıklamalarda yer alan, “Türkiye’nin terörle mücadele operasyonları çerçevesinde aldığı tedbirler, vatandaşlarını PKK’dan korumaya yönelik meşru, gerekli ve orantılı tedbirlerdir” ifadeleri AB tarafından ciddiye alınmalıdır.

Bundan Sonra Ne Yapılacak?

2017 yılında terörle mücadele yeni bir boyut kazanacaktır. Hem içeride hem de dışarıda bu mücadeleye geniş yer verilecektir. Gerek güvenlik güçlerinin istikrarlı mücadelesi gerekse siyasetteki yeni düzenlemeler çerçevesinde atılacak adımlar terörü bitirme konusundaki kararlılığı gösteriyor. Sadece silahlı mücadele ile sınırlandırmayıp başka ülkelerden örneklendirerek radikalleşmeyi engelleyici hamleler yapılabilir. Bunun için radikalleşmeyi önleyici ve geri çevirici farklı uygulamalar hayata geçirilebilir. Türkiye dışında ise özellikle AB ülkelerinde kamu diplomasisi elzem bir araç olarak önümüze çıkıyor. Avrupa ülkelerinde faaliyet gösteren başta Türk sivil toplum kuruluşları üzerinden Türkiye’nin terörle mücadelesi anlatılmalıdır. Oluşturulan ortaklıklar yoluyla da ses getirecek etkinlikler düzenlenebilir. Bunun en yakın örneğini Ocak 2017’de SETA gösterdi. Avrupa merkezli bir STK ile ortak düzenlenen bir etkinlik kanalıyla Avrupa Konseyi’nde PKK terörü anlatıldı. Bu gibi önemli çalışmalara devam edilmeli.

Sonuç itibarıyla Türkiye belki dünyada başka bir ülkenin tasavvur edemeyeceği bir biçimde çok sayıda terör örgütüyle aynı anda mücadele ediyor. Otuz yılı aşkın süren PKK terörü, dini istismar ederek bölgede zulmün projeksiyonu haline gelen DEAŞ, devletin savcısı ve polisine kurşun sıkan DHKP-C ve son olarak kendi halkına tankların namlularını çeviren FETÖ gibi örgütlerin varlıkları Türkiye’nin ulusal güvenliğine ciddi bir tehdit oluşturuyor. Ancak biliniyor ki simbiyotik bir ilişki içerisinde olan bu örgütlere karşı yürütülen mücadelede kararlılık esas haline geldi. Türkiye bir bütün olarak bu tehditleri ortadan kaldırmak için gereken adımları atıyor ve buna devam edecektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kasım 2016’da Polis Akademisi tarafından düzenlenen “Türkiye’nin Yeni Güvenlik Konsepti” başlıklı konferansta da dediği gibi, “Artık tehditlerin kapımıza dayanmasını, canımızı acıtmasını beklemeyeceğiz.” Dolayısıyla yeni dönemde hem içeride hem dışarıda farklı yöntemlerle terörle sıkı bir biçimde mücadele edilecektir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası